200 kişilik amfiye 300 kişi kaç farklı şekilde sığar?
“Bize niye sorulmuyor bilmiyorum. Zaten yaz okulu ve bütler kaldırılıyor, bize sorulmuyor. Ne soruluyor ki bize bu sorulsun!"
Çağıl ADIGÜZEL
Devrim SANCI
Kocaeli Üniversitesi
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrencilerin eğitim hayatını doğrudan yok edecek seviyede bir kalabalık var sınıflarda. Biz de bununla ilgili Hukuk Fakültesi öğrencilerinden sorunun kaynağını ve çözüm önerilerini dinledik.
İkinci sınıf öğrencisi Tuğrul Bayram, bu durumun en büyük sebebinin kontenjanların artması olduğunu söylüyor. “Biz amfinin ders saatleri uymadığı için Derslik-1’de derse giriyoruz, alttan alan öğrenciler de olunca zor durumda kalıyoruz. Tabure bile bulamayıp yerlerde oturmak zorunda kalıyoruz. Arkalara kalırsak zaten tahtayı hiç göremiyoruz.” diyor. Ders programının düzenlenmesi gerektiğini düşündüğünü söyleyen Tuğrul “Özellikle bazı temel dersler öyle bir planlanmalı ki biz özellikle bu derslerde mağdur olmamalıyız. Öğrencilerin dersten verim aldığı yerin amfi olduğunu düşünüyorum.” diyerek sözlerini bitiriyor.
SINIFLAR BELEDİYE OTOBÜSÜ MİSALİ
Emir’in okuldaki beşinci senesi. Geçmiş deneyimlerine de dayanarak başlıyor konuşmaya. İlk geldiği sene, fakültenin daha sakin olduğunu, bunun yanında hoca kadrosunun da daha iyi olduğu söylüyor. O günden bugüne birçok akademisyen okuldan gitmiş, bunun yanında ciddi bir altyapı eksikliği de varmış. En büyük amfi 200 kişiyken bu amfilere 300 kişiyi sığdırılmaya çalışırken yeni bina yapılmasından başka bir çözüm olmadığını söylüyor Emir. Emir’e göre bu durum, öğrencilerin derse olan isteğini de yok ediyor. Aynı zamanda arkadaşımız, YÖK’ün kontenjanlarını belirlediğini, bu nedenle imkânları da sağlaması gerektiğini düşünüyor.
3.sınıf öğrencisi Kenan Gümüş ile konuşmaya başlıyoruz. Fakülte sekreteriyle konuştuklarını söyleyerek başlıyor Kenan. Fakülte sekreterinin “YÖK bizi dinlemiyor sürekli kontenjanları arttırmaya devam ediyor.” dediğini belirten Kenan, ikinci sınıf öğrencilerinin ders dinlemek için camlara tünediklerini söylüyor. Yönetime bu konuyla ilgili zorlayabilecekleri bir kanal olup olmadığını sorduklarında ise “Zorlarsanız YÖK tarafından alel acele kampüs dışına yeni bir bina yapılır kampüsten çıkarılırsınız.” cevabını almışlar.
DEMOKRASİNİN SÖZDE KALDIĞI ÜNİVERSİTE
Kenan’a göre üniversite, demokrasinin anlatıldığı ama hiçbir şekilde uygulanmadığı bir yer. “Bize niye sorulmuyor bilmiyorum. Zaten yaz okulu ve bütler kaldırılıyor, bize sorulmuyor. Ne soruluyor ki bize bu sorulsun! Yadırgamıyorum artık.” Diyor. Öğrenciyi destekleyen öğretim üyelerinin de çok kalmadığını ifade eden Kenan, “Sosyal medyadan sesimizi duyurabiliriz, hocalarımızla görüşmeliyiz, dekanımız diyeceğim ama nedense hukukçu dekanımız yok.” diyerek sözlerini bitiriyor.
3. Sınıf öğrencisi Elif’le sohbet etmeye başlıyoruz aynı mesele üzerine. Elif, öğrenciler olarak bir araya gelmediğimiz, bu gidişata dur demedeğimiz sürece bu fakültede sağlıklı bir şekilde öğrenim görmenin yolunun kalmadığını söylüyor. Arkadaşlarımızla olan sohbetimizi bitirirken Elif konuşmasını şöyle noktalıyor: “Bu rahatsızlığın giderilmesi için bir an önce fakültedeki bütün öğrenciler olarak bir araya gelmemiz ve kendi sözümüzü duyurabildiğimiz, taleplerimizin karşılandığı bir çözüm için mücadele yollarını birlikte tartışmamız gerekiyor. Bütünlemeleri nasıl geri aldıysak bu sorunu da öyle çözmek durumundayız.”
HER BEĞENİ, BUNU YAPANLARA BİR TOKAT!
Mersin Üniversitesi
Tıp Fakültesi Öğrencileri
Evet, yine tıp fakültesi öğrencileri ve yine bizim sorunlarımız. Size bilimsel yazılar,araştırmalar sunmayı çok isterdik ancak kelin ilacı var mı sorusunu sormanızı da bekliyoruz açıkçası. Okulumuz açılalı 3 hafta oldu ancak fakültemiz, sorun yaratma konusunda pek bir iştahlı görünüyor. Öncelikle okulun ilk haftasında başımızdan geçen trajikomik bir olaydan bahsetmek istiyoruz. 250 kişinin sığmaya çalıştığı, ayakta kaldığı bir amfimiz (dümdüz bir sınıf demek daha doğru olur) var.Ve bu en arkadakinin tahtayı göremediği dümdüz sınıfta öğrenci arkadaşlarımızdan bazıları dersi daha iyi dinleyebilmek için sabah erken gelerek ön sıralardan kendilerine ve arkadaşlarına yer kapma telaşına düşüyorlar.Ve bundan rahatsız olan bir arkadaşımız ki facebook’tan bölüm sayfasında bu rahatsızlığını dile getiriyor.Bu gönderinin altına da bir asistan hocamız “Her beğeni,bunu yapanlara bir tokat!” yazıyor, şaka amaçlı. Olayın trajikomik yanı da burada başlıyor aslında.Şimdi biz ders dinleyemediğimiz için ön sıraları rezerve eden arkadaşlarımıza mı tokat atalım, sitem edelim? Yoksa bizi bu sıralarda okutanlara mı? Ağaca odaklanıp neden ormanı göremiyoruz? Neden bilim öğretmek yerine erken gelen kazanır diyen; kindar bir nesil yetiştirmeye çalışan koltuk sahiplerine karşı çıkmıyoruz.
BİLİMSEL EĞİTİM ALMAK İSTİYORUZ
Sorunumuz bir tane değil tabi ki, devam ediyoruz.Sınıftaki herkes birbirleriyle notlarını paylaşsın diye bir bulut hesabı açılıyor ilk hafta ve bu sayfaya bir arkadaşımız, bizim gibi hazır notlarla doktor olacaklardan iğrendiğini yazıyor.Arkadaşımızın üslubu tartışılır tabi ki; ancak doktor olmak, bilim öğrenmek, hazır nottan çalışmadan mı oluyor yoksa gerçekten bilimsel bir eğitimin verilmesiyle mi oluyor? Burayı tartışmak istiyoruz. Çünkü bize verilen eğitim doktor yetiştirmek için değil öğrenci yetiştirmek için. Açalım bu cümleyi isterseniz. Geçtiğimiz hafta derste fazla imza çıktığı için bizlere anlattığı mental retardasyon (zeka geriliği) konusu üstünden tam size uygun bir ders diyerek 2 ders boyunca hakaret eden hocamızdan haberdardır bu arkadaşımız. Hakaret ettiği yetmiyor olacak ki, notlarını vermemekle tehdit ederek, öğrencilerin maddi durumlarını ve kitap fiyatlarını önemsemeden “Bizim zamanımızda not mu vardı? Kitaptan çalışın.” diyerek savunmasını yapıyor. Şimdi bizden iğrenen arkadaşa soruyoruz. Bu mudur bilimsel eğitim? Bu mudur doktor olmak? Bu mudur bizi hazır not almaya zorlamayan sistem? Hocamız bizi mi tehdit ediyor notları vermeyerek, yoksa bizim hastalarımız olacak insanları mı?Aslında hazır not istemiyoruz, ayakta ders dinlemek istemiyoruz Bilim öğrenmek istiyoruz. Arkadaşlarımızın kafasına basarak yükselmek yerine, birlikte doktor olmak istiyoruz.