21 Ekim 2016 08:48

Bir gecede okulsuz kalanlar

“Kurunun yanında yaş da yanabilir.” ,“At izi, it izine karışmış.” diyerek çıkarılan KHK’lar ile on binlerce suçsuz insan hak etmediği şeyler yaşadı.

Paylaş

Kapatılan İzmir Üniversitesi Öğrencisi

15 Temmuz gecesi yaşananlardan hemen sonra: “Kişi hak ve özgürlüklerine dokunulmayacak, kimse haksız yere mağdur edilmeyecek.” naralarıyla OHAL ilan edildi. Ardından da “Kurunun yanında yaş da yanabilir.” ,“At izi, it izine karışmış.” diyerek çıkarılan KHK’lar ile 10 binlerce suçsuz insan hak etmediği şeyler yaşadı.  Üniversiteler kapatıldı, Eğitim-Sen’li öğretmenler açığa alındı, akademisyenler ihraç edildi. 
Ben de bu kapatılan 15 üniversitenin mağdur edilen 65 bin öğrencisinden biriyim. Bir gecede okulsuz ve ne yapacağını bilemez bir halde ortada kaldım. Okullar kapandığında hiçbir öğrencimiz mağdur olmayacak, hiçbiri açıkta kalmayacak diyerek bizleri oyaladılar. YÖK onlarca kez karar değiştirdi. Önce herkes garantör üniversitesinde okumaya devam edecek dendi. Birçoğumuz en azından aynı şehirde kalacağız diye sevinirken bir anda karar değiştirip herkes yeniden tercih yapacak ve orda okuyacak dendi ve en sonunda bazı milletvekillerinin, özellikle Ceyhun İrgil’in desteğiyle “Tamam tercih yapacaksınız, diplomanızı yerleştiğiniz okuldan alacaksınız ama isterseniz okulunuzun kapandığı şehirdeki bir üniversitede özel öğrenci olarak okuyabilirsiniz.” dediler. Yani anlayacağınız bizleri süründürmek için ellerinden geleni yaptılar. En kötüsünü de derslerimize giren akademisyenler yaşadı. Birçoğu hak etmediği şekilde damgalandı ve işsiz kaldı. Hatta birçoğunun makaleleri bile dergilerde yayınlanmaz hale geldi. 

BU KOŞULLARDA EĞİTİM ALMAK ÇOK GÜÇ

Kendi okulum için söylemek gerekirse dersler başlayalı 3 hafta olmasına rağmen biz daha yeni okula başlayabildik. Şu an Yaşar Üniversitesi’nde özel öğrenci olarak okumaya çalışıyorum. Çalışıyorum diyorum çünkü gerçekten bu koşullarda okumak büyük bir çaba gerektiriyor. Ama şu an sadece bizler değil, Yaşar Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler de zor durumda. Amfiler tıklım tıklım, insanlar merdivenlerde ayakta ders dinlemeye çalışıyor. Bilim üretilmesi gereken üniversitelerde ders dinlemek bile zulüm haline gelmiş durumda. Peki, bu olanlardan devletin çıkarı ne? Sanırım biz öğrencilerin sorunlarıyla ilgilenmek yerine, hangi kanalı kapatırım, hangi hâkimin yerine kimi atarım ya da ülkenin sistemini değiştirip nasıl her istediğimi yaparım gibi şeylerin peşindeler. Yaşar Üniversitesi veya özel öğrenci kabul eden ama sınıfları yetersiz olan üniversitelerin çıkarları neler? Para mı? Yeterince paraları yokmuş gibi. Reklam mı? İhtiyaçları varmış gibi. Onlar her zaman hem parayı hem reklamı hem sistemi değiştirmeyi daha çok isteyecek, bizler ise geleceğimizi kazanmayı.


KAPATILAN ÜNİVERSİTELER KARARTILAN GELECEKLER

Muğla Genç Hayat Grubu 

15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası birçok üniversite kapatıldı. Binlerce üniversite öğrencisi, üniversite personeli ve suçsuz akademisyen bu durumun mağduriyetini yaşadı. FETÖ ile uzaktan yakından alakası olmayan binlerce öğrenci, yalnızca üniversite mezunu olabilmek için kayıt oldukları üniversiteler kapatılınca, alelacele yeni bir şehrin yolunu tutmak zorunda kaldı. Bu mağduriyeti yaşayan öğrenciler ülkenin dört bir yanına dağıtıldı. 
Bu öğrenciler arasında, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’ne yerleşenler de var. Konya Mevlana Üniversitesi’nden gelen Murat arkadaşımız da bu öğrencilerden biri. Yaşadığı sorunlardan ve gelecek kaygısından bahseden Murat’la kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Mevlana Üniversitesi’ne ilk başladığı dönemde üniversitenin FETÖ’ye bağlı olduğunun farkında olmadığını söylüyor Murat. Yıl içinde yaşadıkları ve gördükleriyle üniversite ile FETÖ arasında ancak bağlantı kurabilmiş. “Mesela kantinde kızlı erkekli otursak FETÖ’cü öğretmenlerin gözüne batıyor ve o hocalar bunu derslere, ders notlarına yansıtıyordu.” diyor Murat. Üniversite kadrolarının tepeden tırnağa FETÖ’cü olmadığını da ekliyor cümlelerine. Farklı görüşlü hocaların da olduğunu, bu hocaların da haksız yere işlerinden olduğunu ifade ediyor. 
Geleceğe dair kaygılar duyan Murat, orada yalnızca bir yıl okumuş olduğunu belirterek, bunun hayatının her aşamasında karşısına çıkacağı endişesinden bahsediyor. “Hadi diyelim ki ben birinci sınıftım pek farkında değildim durumun, son sınıfta olup da hasbelkader bir üniversite diploması için sabırla bekleyen on binlerce üniversite öğrencisi ne olacak? Tamamı FETÖ’cü damgası yiyecek, iş bulamayacak.” diyerek tepkilerini dile getiriyor. “Benim gibi üniversitenin FETÖ’cü olduğundan bihaber olan on binlerce öğrencinin fişlenmesi nasıl bir adalet anlayışıdır? Demokrasi dedikleri şey yüz binlerce insan hayatının haksız yere kararması mıdır?” diye soruyor. 
Adalet, demokrasi, hak ve özgürlüklerin, ilan edilen OHAL ile birlikte, elimizden alınmaya çalışıldığı bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçte yaşanılan mağduriyetlerin giderilmesi, taleplerimizin karşılanması, elbette ki 15 Temmuz’u “Allah’ın bir lütfü” olarak gören OHAL’in yıllarca sürmesini isteyenlerden beklenecek bir şey değildir.

ÖNCEKİ HABER

"Burda zıparsak orda deprem olur"

SONRAKİ HABER

Proje okullarda neler oluyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa