‘Demokrasi artık sadece şölenlere başlık olan bir kavram’
Rektörlük seçimlerinin kaldırılmasını Pamukkale Üniversitesi Medya ve İletişim Topluluğu Başkanı Çağatay Türkdoğan’la konuştuk.
Hilmi MIYNAT
Denizli
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 3 ayı aşkın zaman geçti ancak, gündem sıcaklığını hâlâ koruyor. Darbe girişimi ve ardından ilan edilen OHAL ve uygulanan KHK’lerle, demokrasi tartışmaları da sürüyor. En son yayımlanan KHK’lerle gazeteler, dergiler kapatıldı. Avukatlara savunma sınırı getirildi, akademisyenler ve öğretmenler ihraç edildi ve rektörlük seçimleri kaldırıldı. Rektörlük seçimlerinin kaldırılmasını Pamukkale Üniversitesi Medya ve İletişim Topluluğu Başkanı Çağatay Türkdoğan’la konuşuyoruz.
Zaten mevcut sistemin yeterince antidemokratik olduğunu belirten Türkdoğan, “Darbe ve demokrasinin öğrenciler tarafından tartışılmasını istemiyorlar. Demokrasi konuşulacaksa onu da biz konuşuruz siz dinlersiniz demeye getiriyorlar” diyor.
Sohbetimize topluluğun kuruluşundan ve kuruluş amacından başlıyoruz. Topluluğa vermek istedikleri isim daha önce kapatılmış bir toplulukta kullanıldığı gerekçesiyle Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığı (SKS) kapısından dönmüş. Ama topluluğu kurmakta kararlı olan öğrenciler çabaları sonucu topluluğu kurabilmişler. Bir topluluğun senato yanlısı değil öğrenci yanlısı olması gerektiğini ifade eden Çağatay Türkdoğan, “Topluluk, öğrencilerin talepleri neyse buna kulak vermeli ve üniversitede ters giden bir durum fark ettiğinde bunu dile getirmeli. Bir yanlış varsa bu yanlışın karşısında olmalıdır” dedi.
Topluluğun amacını, öğrenciler arasında iletişimi geliştirmek, okul içinde öğrencilerin yaşadığı sıkıntıları tartışarak çözüm yolları aramak şeklinde özetleyen Türkdoğan, buna örnek olarak geçtiğimiz yıl gerçekleştirdikleri kütüphane çalışmasını anlatıyor: “Öğrenciler arasında yaptığımız bir anket çalışması ile kütüphanenin yetersiz olduğunu ve çoğunluğun daha nitelikli bir kütüphane istediğini ortaya çıkarmış ve ardından başlattığımız imza kampanyasıyla bunu rektörlüğe iletmiştik. Bu çalışma sonucunda rektörlükten daha nitelikli bir kütüphane sözü aldık.”
MEVCUT SİSTEM YETERİNCE ANTİDEMOKRATİK
Cumhurbaşkanının akademik açılış yılı etkinliklerinde rektörlük seçimlerine dair söylediklerine de değinen Türkdoğan, “Mevcut sistem de yeterince antidemokratik. Mesela İstanbul Üniversitesinde seçimi kazanan Raşit Tükel değil, Mahmut Ak atandı. Rektörlük seçimleri olmalı fakat halihazırdaki haliyle değil. Rektörlük seçimlerinde, akademisyenler, öğrenciler ve diğer çalışanlar da oy kullanabilmeli ve oy birliğiyle seçilen bir rektörün yerine tepeden bir başkası atanmamalı” diyor.
ÖĞRENCİYE DESTEK DEĞİL KÖSTEK
YÖK ve demokratik üniversite tartışmalarını kendi içlerinde de yaptıklarını ve bu tartışmayı üniversite içerisinde yapacakları bir etkinlikle öğrencilere taşımak istediklerini söyleyen Türkdoğan, “Bir akademisyenin de konuşmacı olacağı YÖK, darbe ve demokrasinin konuşulacağı bir etkinlik yapmak istedik fakat 1 ay öncesinden izin almamız gerektiğini söyleyerek bize izin vermediler. Oysa okul açıldı açılalı 15 Temmuz, demokrasi, darbe girişimi gibi birçok etkinliği üniversite kendi düzenledi. Yani darbe ve demokrasinin öğrenciler tarafından tartışılmasını istemiyorlar. Demokrasi konuşulacaksa onu da biz konuşuruz siz dinlersiniz demeye getiriyorlar. İşte onların demokrasi anlayışı bu” diyor. YÖK’ün iktidarın tüm üniversiteleri denetim altında tutmasını sağlayan bir aygıt konumunda olduğunu dile getiren Türkdoğan şunları söylüyor: “Öğrencilere destek değil köstek olan YÖK, Hükümetin üniversitelerdeki kolu, bir baskı aracı halini almıştır.”
‘HAYAL DEĞİL, BİR YOLU VAR’
Peki öğrencilerin talebi olan, sloganlarına yansıyan “demokratik üniversite” kavramı nedir ve nasıl olmalı? “Nasıl olmamalının cevabı PAÜ” yanıtını veren Çağatay Türkdoğan şunları anlatıyor: “Demokratik bir üniversite her şeyden önce öğrencileri ilgilendiren kararları öğrencilerle tartışmalı. Akademisyenlerin, çalışanların, toplulukların, ÖTK’ların ve diğer öğrencilerin söz hakkı olmalı. Fakat bizim üniversitede kararlar yukarıdan alınarak öğrencilere dayatılıyor. Toplulukların kapatılma korkusuyla hareket ettiği, otosansür mekanizmasının kurulduğu bir üniversitede demokrasi ancak şölenlerin konu başlığı olabilir. Talep ettiğimiz bir üniversite hayal değil. Öğrencilerin bir araya gelerek bu meseleyi dile getirmesi, tartışması ve demokratik bir üniversite için el ele vermesi gerekiyor.”