04 Kasım 2016 15:01

Doların rekor kırmasının faturası halka çıkacak

İktisatçılar ve akademisyenler, 3.1453 liraya çıkarak rekor kıran doların yükselişinin halka işsizlik ve yoksulluk olarak döneceğini söylüyor.

Paylaş

Bir süredir, başkanlık tartışmaları, Musul operasyonu, jeopolitik riskler nedeniyle üst üste rekorlar kıran dolar, HDP yöneticileri ve milletvekillerinin gözaltına alınması ve Diyarbakır’daki patlamanın etkisiyle yeni tarihi rekor kırdı. Bugün 3.1421 lirayı da aşan dolar yeni tarihi zirveye yükseldi. Borsada kayıplar ise yüzde 2.0’yi geçti. Yaşananları değerlendiren iktisatçılar ve akademisyenler, dolardaki yükselişin ve diğer ekonomik göstergelerin halka işsizlik ve yoksulluk olarak döneceği uyarısında bulundu. 

Günün ilk işlemlerinde 3.13 lira sınırını geçen dolar, daha sonra 3.14 lirayı da aşarak, saat 12:30’da 3.1453 liraya kadar çıkarken, euro da 3.49 lirayı aştı.

İlk işlemlerde yüzde 1.25 düşüşle 75 bin 727 puan düzeylerine kadar gerileyen Borsa İstanbul Endeksi de, aynı sıralarda yüzde 2.12 düşüşle 75 bin 59 puana indi.

TEK SEBEP POLİTİKA DEĞİL 

Doların sadece politik riskler nedeniyle yükselmediğine dikkat çeken İktisatçı Mustafa Sönmez, iç ve dış ekonomik kırılganlıkların, jeopolitik kırılganlıkların da doların yükselmesinde etkili olduğunu ifade etti.

Türkiye’de son yaşananlardan dolayı yabancı yatırımcıların yurt dışına çıkma eğiliminde olduğunu söyleyen Sönmez, içerideki para sahiplerinin de daha güvenli gördükleri limana olarak dolara doğru meyil ettiklerini dile getirdi. 8 Kasım’da yapılacak ABD’de seçimlerinin, ardından Amerika Merkez Bankası’nın faiz artırımına ilişkin sinyal vermesinin de doların yükselmesinde etkili olduğunu dile getiren Sönmez, Türkiye’de doları aşağı çekecek dinamiklerin çok zayıf olduğunu ifade etti. 

‘BANKALARI ZORLAYARAK OLMAZ’

Tüm bunlara rağmen hükümet yetkililerinin ekonomin iyiye gittiğine dair açıklamalarını “Karanlıkta ıslık çalmak gibi’ diye değerlendiren Sönmez, bankaları faiz indirmeye zorlayarak sonuç alınamayacağını söyledi. Sadece dolarda değil ihracattan, satın alma gücüne, imalata her alanda ekonomide küçülme yaşandığını belirten Sönmez, “Ekonomide ciddi bir uzun sonbahar hatta kış eğilim kendini gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.  

‘HALKI ETKİLEYECEK’

Tüm bu yaşananların halka yansıması olacağını vurgulayan Sönmez, işsizlik, ücretlerde azalma yaşanacağı uyarısında bulundu. Bunun sözleşme dönemlerinde işçilerin karşısına da çıkacağını söyleyen Sönmez, “İşverenler hem dolardaki artıyı hem de piyasadaki daralmayı bahane ederek sendikaların taleplerine olumlu yaklaşmayabilirler. Bu anlamda işyerlerinde gerilim yaşanabilir. Burada 2008’de olduğu gibi işten çıkarma tehdidi olabilir. Şartlar bir çok açıdan 2008’deki duruma doğru meyil ediyor” diye konuştu. 

'İŞSİZLİK VE YOKSULLUK ARTACAK'

Akademisyen Özgür Müftüoğlu: Dolar değerleniyor ama esas orada Türk parası değersizleşiyor. Bu da Türkiye’deki tüm ekonomik varlıkların, faaliyetlerin değer kaybetmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla bu toplumsal alana daha fazla yoksulluk ve işsizlik olarak dönecek. Türkiye’de 2008’i teğet geçti diyordu Cumhurbaşkanı, teğet geçmeden ziyade sorunları erteleme yoluna gidildi. Doğal ve toplumsal varlıkları piyasaya açarak metalaştırarak rant sağlayarak ekonomiyi sürdürmeye çalıştılar. Öbür yandan gerçek anlamda üretimde, teknolojik birikimde, sermaye birikiminde yerinde sayıldı hatta geriye gidildi. Ekonomi politikaları açısından hükümetin ciddi yanlışları var. Şunu göz ardı etmiyorum sadece Türkiye’de de değil kapitalist dünyada yaşanan bir sorun. Türkiye’de bu daha da kötü yönetildi diyebiliriz. Siyasi tarafı da var. Bir yandan içerideki gerilimin artması, 7 Haziran sonrası çözüm sürecinin sona ermesi bir belirsizliği getirdi. Patlamalar çatışmalar... Biz de Suriye ve Irak’taki operasyonlarla dış politikada Türkiye’deki belirsizlikleri artırdı. Türkiye’de bu olumsuz gidişi artırdı. Siyasi belirsizlik ve toplum içindeki gerilimi artıran yaklaşım sürdükçe siyasetin ekonomiye etkisi açısından olumsuz seyredecektir. Bunun emekçiler açısından sonucu daha önce de gördük. Sermaye üzerindeki yükü topluma atmaya çalışacaklar. İşsizlik ortaya çıkacaktır. Bunu engellemek için kamunun özel sektördeki yükünü almak adına işçi ücretleri dahi genel bütçeden ödendiği bir durumla karşı karşıyayız. Varlık Fonu uygulamasıyla da tamamen sermayeye gelin bu ülkenin emek gücünü yer altı yer üstü kaynaklarını sömürün, kâr alanına dönüştürün politikası izleniyor. Kamu hizmeti alanları piyasaya açıldı ama bunlar tükendi. Doğal varlıklar ve toplumun ortak kazanımlarına el konulan bir süreçten geçiliyor. Olumsuzluğa gittikçe hükümetin aldığı politikalar emek karşıtı olacaktır. Reel ücretler daha da aşağı düşecektir, satın alma gücü azalacaktır. Karşımızda siyasi kriz ve beraberinde ekonomik kriz ve belirsizliğin olduğunu söyleyebiliriz. (EKONOMİ SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Tutuklanan Demirtaş'ın ilk mesajı: Mücadelemizi sürdüreceğiz

SONRAKİ HABER

İzmir'de HDP gözaltıları eylemine coplu saldırı: 55 gözaltı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa