5 Kasım 2016 13:22

Yasemin AKPINAR

Her an kadına yönelik bir şiddet haberi ve eylemi ile karşı karşıyayız. Örneğin; bir kadın markette hiç tanımadığı bir adam tarafından “doğru yürü” denilerek darp ediliyor. Başka bir kadın şort giydiği için şiddete maruz kalıyor ve bunu yapan hiç bir ceza almıyor. OHAL sonrasında kadınların yaşadığı şiddet sadece vahşice yapılmışsa ya da katledilmişlerse haber olabiliyor. Biz de mahallemizde pazarda alışveriş yaparken pazarcının, sokakta hiç tanımadığı erkeklerin, işyerinde patronunun şiddetine maruz kalan kadınlarla yaşadıkları şiddeti ve sokakta artan şiddetin nedenlerini konuşmak için bir araya geldik.

Cihangül 55 yaşında, yaklaşık 35 senedir İstanbul’da yaşıyor. Bir kaç hafta önce Pendik’te gittiği semt pazarında yaşadığı olayı bizlere anlatırken bile sinirleniyor. Böyle bir olayı yaşayacağı hiç aklına gelmemiş: “Çevremdeki insanlar tarafından sevilirim. Mahallede bütün esnaf beni tanır. Bir kilo üzüm almak için gittiğim tezgahta fiyat etiketini değiştirdiğim için pazarcı ‘Bak bak etiketi aldı taktı oraya. Git anam git, kendini edepsizliğe verme, çık git burdan’ dedi. Adam yok yere bana bir sürü hakaret etti. Bu yaşadıklarım yüzümden çok öfkelendim. Ben pazarcı ile tartışırken başka bir kadın bana ‘Abla sen napıyorsun, erkektir, sinirine uyar seni döver’ dedi. Bunu duyan adam tezgahın arkasından kalkarak bana doğru gelmeye çalıştı. Ben ‘Gitmiyorum, bırakın gelsin, napacaksın beni mi döveceksin’ dedim. Adam hala bana hakaret etmeye devam ediyordu. ‘Bunu senin yanına bırakmayacağım’ dedim. Adamın bu kadar öfkelenmesinin sebebi, kendimi savunmam. Üzerinden o kadar zaman geçmesine rağmen hala yatağa yattığımda adamın yaptıkları geliyor aklıma. Çok öfkeliyim ve bu adama bir kadın olarak cezasını vermek istiyorum.”

Üç yıldır Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nde kadınlara yönelik şiddete karşı çalışma yürütüyor Cihangül. Bu mücadelenin içerisinde olmasının da cesaretini arttırdığını ve yaşadığı şiddete karşı tepki vermesine yardımcı olduğunu söylüyor.

KADINLARI KORKUTAN, ERKEKLERİ CESARETLENDİREN “MIRILDANMA”

Mizgin ise iki üç ay önce Sultanbeyli’ye amcasını ziyarete gittiğinde yaşadığı olayı paylaşıyor bizlerle: “Merkezden geçerken yaşları 20-25 arası değişen iki üç gencin bana laf attığını fark ettim. Ben türbanlıyım. Pantolon üzerine tunik giymiştim. Arkamdan bağırdıklarını duydum. ‘Kapalıların yüz karası, kapalıların adını kirletiyorsun’ diye laf attılar. Ortam bayağı bir kalabalıktı, ben de gençlerin yanına gittim. ‘Siz ahlak bekçisi misiniz? Sizi ne ilgilendirir? İstersem başımı açarım, istersem pantolon giyerim. Sizi ilgilendirmez bu durum’ dedim. Etrafın kalabalık olmasından ötürü onlar ‘Tamam abla, kusura bakma abla’ diyerek uzaklaştılar. Ama şöyle bir korku oluştu bende, ıssız bir sokakta ya da farklı bir yerde böyle bir olay yaşayabilirdim. O gençler toplumdan ötürü korktular ama farklı bir ortamda ne yaşayacağımı tahmin etmek bile istemiyorum. ‘Türbanlı bacılarımız’ diyorlar, ama ben de türbanlı olduğum halde erkeklerin psikolojik şiddetine uğradım.”

Mizgin; hükümetin kadını eve hapsetmeye çalışan politikalarının şiddete zemin hazırladığını, son dönemde kadınlara, çocuklara yönelik şiddet olaylarındaki artışta bu politikaların etkisi olduğunu düşünüyor. “Kadının iyi bir anne ve eş olması, erkeğe itaat etmesi gerektiğini sürekli tekrarlıyorlar. Ülkeyi yönetenlerin kullandığı dil ayrıştıran ağır bir dil. Başbakanın ‘mırıldanıp geçseydi’ sözü belki de bir çok erkeği daha da cesaretlendirdi.”

KADINI KADININ GARDİYANI  YAPAN ŞİDDET

Yeliz, işyerinde erkek arkadaşı ile şakalaştığı için patronu tarafından kötü bir şekilde rencide edildiğini aktarıyor: “Erkek olduğu için kendince yanında çalışan kadınları sahiplenme hakkı olduğunu düşünüyor. Sen genç bir kızsın yarın seni bıraktığında ne yapacaksın? Biz erkeğiz böyle şeyleri kaldıramıyoruz’ diyor. Toplumun algısına göre bir erkekle selamlaştığında, onunla konuştuğunda sanki evlenmek zorundasın. Bir kadın olarak seçme hakkın yok, ne isteniliyorsa onu yapmam gerekiyor. Karşı çıktığında ise bir sürü hakarete maruz kalıyorsun.”

Yeliz, son dönemde kadınların da birbirine karşı baskı uyguladığını, adeta denetlediğini söylüyor. Fatoş da bir kadının telefondaki arkadaşına ‘Kapalı giyin muhafazakar bir yere gidiyorsun. Aman dikkat et, başına bir şey gelmesin’ diye konuştuğuna şahit olduğunu anlatarak Yeliz’e destek veriyor.

BİZE HAZIRLANAN GELECEK İSTEDİĞİMİZ GELECEK DEĞİL

Adile ise mahallede aynı hafta içerisinde iki farklı kadının eşleri tarafından darp edildiğini hatta bir tanesine şahit olduğunu anlatıyor. “13 yaşında bir kız çocuğu ve annesini adam durakta sıkıştırmış. Kız çocuğu baba ne olur bir şey yapma diye ağlıyordu. Ben ve çevredekiler tepki gösterince bırakıp gitti.” Adile artan şiddetin toplumdaki kutuplaşmadan kaynaklandığını, başı açık-şortlu-mini etekli diyerek kadına şiddetin meşrulaştırıldığını söylüyor. “Kadınlara uygulanan şiddet çoğu zaman haber bile olamıyor. Hükümet tarafından yapılan açıklamalar ile şiddet besleniyor. Bize hazırlanmak istenen gelecekte ise kadınları dışlayan, güvencesiz bir yaşam var. Örneğin fabrikalarda artık çocuk sahibi kadınları istemiyorlar. Kadınları yaşamın dışına itmeye çalışıyorlar” diyor.

Bu yaşanılanlar sadece Esenyalı’da bir kaç gün içerisinde gerçekleşen olaylar. Ülkemizin geneline baktığımızda her gün belki yüzlerce kadın sokakta, okulda, evde erkekler tarafından şiddete maruz kalıyor. “Kadına yönelik artan şiddeti önlemek için ne yapmalıyız?” diye sorduğumuzda hepsi bir ağızdan “mücadele etmeliyiz” diyorlar. Biz Esenyalı’da açtığımız dernekle kadınların sesi olmaya çalışıyoruz. Kadınların yaşadıkları şiddeti susarak değil de bir araya gelerek aşacağını, şiddetin kadınların başının kapalı ya da açık olmasıyla, kendi kusurlarıyla, hareketleriyle, görünüşleriyle ilgili olmadığını görerek özgüvenle ve ortak hareket ederek çözeceğini biliyoruz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et