Işık huzmesi, neredesin?
Tîroj dergisinin yazarlarından Barış Avşar, son yayınlanan KHK’lerle kapatılan Tîroj’u yazdı.

Barış AVŞAR
Fabrikalarda yan yana çalışıyoruz… Servise biniyor, tulumları giyiyor, eğilip kalkıyor, taşıyor, söküyor, çıkarıyor, döküyor, yıkıyor, boşaltıyor, yemeğe çıkıyor, dönüp yeniden sabah ve öğle arasında yaptıklarımızı yapıyor, zorunlu fazla mesaiye kalıyor, tulumu çıkarıyor, servise biniyor, koltukta uyuyakalıyor, sohbet ediyor, küfrediyor, durağımızda iniyoruz… Hep yan yana…
Okullara yan yana gidiyoruz… Koşa koşa sınıfa yetişiyor, uyur uyanık not tutmaya başlıyor, ‘sınavda hangisi çıkar’ı merak ediyor, ders bitince kantine koşuyor, tekrar derse giriyor, öğretmene soru soruyor, onun sorusuna yanıt veriyor, kalem düşürüyor, sınava giriyor, sınıfı geçiyor, tatile çıkıyoruz… Hep yan yana…
Mahallelerde yan yana oturuyoruz… Kapıdan çıkar çıkmaz birbirimizi görüyor, durağa birlikte yürüyor, pazardan birlikte dönüyor, halıları birlikte yıkıyor, sökükleri birlikte dikiyor, yemek tarifi alışverişi yapıyor, dertleşiyor, bazen birbirimize kızıyor, bazen can ciğer kuzu sarması oluyor, düğünde dernekte ‘toplaşıveriyoruz’, cenazelerimizde ağlıyor, namazı birlikte kılıyor, fatura ödemeye beraber gidiyor, yetmiyor gidip Facebook’ta birbirimiz ekliyoruz! Hep yan yana…
Yolculukta tanışıyor, hastanede birlikte yatıyor, askerde beraber gün sayıyor, doğumda birbirimize karışıyor, karda beraber mahsur kalıyor, büyük şehirde birlikte memleket hasreti çekiyor, köyde kasabadaysak birlikte büyük şehri hayal ediyor, kahvede okeye dönüyor, halı sahada sert giriyor, yağmura yakalanıyor, konsere bilet alıyor, otobüsü kaçırıyor, vapura atlıyor, bisikletten düşüyor, ya sabır çekiyor, günü gelince göçüp gidiyoruz bu dünyadan!
SAYISAL BİR DURUM
Bu ülkede yaşayanlar tüm bunları birlikte yapıyor. Her milliyetten insanlar… Ama asıl olarak ‘Türkler’ ve ‘Kürtler’… ‘Asıllık’ sayıyla ilgili tamamen… ‘Milliyet’ lafı da öyle… 1789’dan önce yoktu. 1-7-8-9 rakamlarından oluşan yıldan önce… Ama artık var ve mesele burada da tamamen sayısal… Türkler ve Kürtler’in sayıca çokluğu için bir rakam veremiyoruz ama bunun böyle olduğu biliyoruz. Bu bilgi, yenilerini sürükleyip getiriyor peşinden: Farklı milliyetlerden insanların bir arada yaşadığı bir memlekette ikisinin nüfusu diğerlerinden epeyce fazlaysa buna bağlı olarak da daha yaygınsa, bu söz konusu ülkede herkesin huzur ve barış içinde mutlu yaşayabilmesi için… Mutlu değilse bile yaşayabilmesi için… ‘Belki bir gün’ mutlu olabileceğini umut ederek yaşayabilmesi için… Bu iki ‘çok’ halkın/milletin birbirinin dilini, huyunu, adetini, geçmişini bilmesi ama doğru bilmesi hem kendileri için hem diğer halklar/milletler için iyidir. Onların birbirlerini anlaması, anlayarak yaşaması iyidir.
İyi midir?
O, TEKTİ!
Değil herhalde ki memlekette askeri darbe girişimi olup darbeciler yenilince ortaya çıkan ve bu anlamda ‘ilk anda’ halkların hayrına olması beklenen sonuç, geldi geldi de 14 yıldır bu iki halkın dilinde yayın yapabilen tek dergiyi vurdu! Kürtçe-Türkçe kültür, sanat, siyaset dergisi Tîroj’u! Diğer vurduklarıyla beraber elbette… Ama Tîroj bu anlamda tekti!
İyi yapıldı, kötü yapıldı, kötü dağıtıldı, iyi dağıtıldı, çok satıldı, az satıldı, çok okundu, az okundu ayrı… Ama bu ülkede bu iddiadaki tek dergiydi Tîroj! Bu koskoca medeniyetler yolunda… Bu bitmez tükenmez tarih ve kültür okyanusunda… Bu koskoca ve her gün her yerde her şeyi birlikte yapmak durumunda olan halklar sofrasında… ‘İki halkın dilinden de anlayan’ alanındaki tek dergi! Türkçesi, ‘ışık huzmesi’…
Bu ülkenin halklarının üzerine kendi dillerinde tutulan tek ‘ışık huzmesi’ kapatıldı!
Kapatıldı diye biter mi peki?
Halklar yan yana yaşadıkça?
Evrensel'i Takip Et