Gençlik ve gelecek kampanyası
"Ülkemizin içinden geçtiği yoğun gündemde gençler neler düşünüyor diye soracak olursak cevabını gelin birlikte arayalım.”
Yoldaş TAŞ
Denizli
"Ülkemizin içinden geçtiği yoğun gündemde gençler neler düşünüyor diye soracak olursak cevabını gelin birlikte arayalım.” diyen Pamukkale Üniversitesi öğrencileri geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde “Gençlik ve Gelecek” başlıklı bir kampanya başlatacağını duyurmuştu. Bir ay süreceği açıklanan kampanya boyunca ülkedeki güncel gelişmeler, politika, ekonomi ve idari bilimler ile birlikte demokratik üniversite mücadelesi İİBF öğrencilerinin işsizlik ve gelecek kaygısının da tartışılacağı kampanya ve diğer tartışmalar hakkında bilgi almak için kampanya koordinasyon üyesi Ozan Özgün ile konuştuk.
Öncelikle bu kampanyayı hangi koşullarda gerçekleştiriyorsunuz?
Kampanyayı gerçekleştirdiğimiz dönemin koşulları simsiyah bir duman gibi etrafımızı sarmış durumda. İçinde bulunduğumuz dönemin koşulları bizlerin yaşamını ve geleceğini doğrudan etkiliyor. Bizlerin etrafını kuşatan bu kara dumanın önemli bir kaynağı istikrarlı olarak sürdürülen savaş politikaları diyebiliriz. Bir bataklık olarak nitelendirilen orta doğuda hükümet tarafından uygulanan yanlış politikalar, bugün Orta Doğu’yu neden bataklık olarak tanımlandığının en büyük göstergesidir. Yürütülen savaş politikaları nedeniyle her geçen gün bu kanlı savaşın içine daha ileriden dahil olmaya başladık.
AKP hükümetinin, OHAL’i kendi siyasi çıkarları doğrultusunda kullandığını görmek mümkün. Ancak bununla birlikte, yaşadığımız toplumu başkalaştırıp farklı bir kalıba sokmak için AKP hükümeti çeşitli alanlarda muhafazakâr politikalar uyguluyor. Bu politikaların en acı kısmı ise her gün duyduğumuz ve karşılaştığımız taciz, tecavüz ve kadına yönelik şiddettir. Ayrıca yerli ve milli tiyatro oyunları, fizik, kimya ve biyoloji gibi bilimlerin okul müfredatında yer bulmaması; AKP’nin yeni yetişen gençlik üzerinde kendi politik tahakkümünü kurmasına ve sanatı, bilimi toplum nezdinde boşa çıkarmaya çalışmakta. Tüm bunlar AKP’nin kurguladığı topluma giden yolun en çarpıcı örnekleri.
“GÜLEREK YAŞADIĞIMIZ BİR GELECEK İSTİYORUZ”
Gençliğin bütün bu gelişmeler karşısındaki eğilimi nedir?
AKP’nin yeni muhafazakâr toplum kurma idealleri doğrultusunda, gittiğimiz tiyatrodan, okuduğumuz kitaba, izlediğimiz TV kanalından, popüler kültüre hayatımızın tüm sosyal mecraları baskı altında bırakılıyor. Bunun yanında işsizlik, sosyal güvence, eğitim, ekonomik durumlar ve gelecek kaygısı kafamızı meşgul etmeye devam ediyor. Yani gençlik kesimleri yaşanan tüm bu gelişmeler karşısında politika tartışmaya eğilimliler.
Ancak gençler kötüye giden bu şartları değiştirmek için değil, yalnızca kendi yaşam şartlarını iyileştirmek için bireysel çıkar yolları aramayı tercih ediyorlar. Bu durumun asıl kaynağı ise artık liselerde bile kendine yer edinen kariyerizm meselesidir. Saatler süren konferanslardan sonra size fıkralar ve hikâyeler anlatan CEO, “Siz de benim gibi olabilirsiniz.” diyerek salonu dolduran yaklaşık bin öğrencinin suratına karşı gülmeyi de ihmal etmiyor. Bu durum gençlerin kendini bireysel çıkarları doğrultusunda bir kurtuluş aramaya iten en büyük etkendir bence.
Kampanya neye cevap arıyor?
Yaşama garantisi olmayan bir ülke haline geldik neredeyse tesadüfen yaşıyoruz. Konuşmamızın ilk başında da değindiğimiz gibi bir kaos ortamında varlık mücadelesi içerisindeyiz. İşte kampanyamız tam bu noktada devreye giriyor, bir hayatta kalma simülasyonu yerine, sanatla, bilimle, eğitimle ve gülerek yaşadığımız bir gelecek istiyoruz. Bu geleceği kurmak ise yine bizlerin elinde.
Gençlerin karşılığı olmayan kariyerist hayallerin peşinden gitmesine ve hayatını yalnızca bu hayallere göre şekillendirmeleri, gençleri hayatın asıl gerçeklerinden koparıyor. 476 bin İİBF’li mezun işsiz var, bu sayıya birde giyim mağazalarında ya da marketlerde kasiyerlik yapanları, banka veznelerinde canı çıkan mezunları ekleyin. Asgari ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışan milyonlarca genç var. Hayatımız her alanı bizden bağımsız şekillenirken bizlerde; politikayı, sanatı, bilimi ve kültürü ortaklaştırıp tüm bu alanlarda neler yapabiliriz sorusunu bu kampanya ile tartışacağız. Akademisyenlerle söyleşiler ve paneller düzenleyip bu sorunlarımıza cevap arayacağız. Kampanyanın sonunda ise öğrenciler, akademisyenler ve üniversite toplulukları ile birlikte bir forum düzenleyeceğiz
Bizler öğrenciler olarak bu gidişata karşı kendimize sınırlar çekip bu sınırlara hapsolmak yerine, hayatın akışına hep birlikte müdahale ederek arzu ettiğimiz geleceği kurmalıyız. Bu gelecek bizim, bu hayat bizim ve şimdi güneşin batışını seyretmek yerine, tüm yüreğimiz ve azmimizle güneşi avuçlarımızın arasında tutmamız gerek.