08 Kasım 2016 14:42

'Polisler ölümlere gülüp, benimle selfie çektirdiler'

10 Ekim Katliamı davası sanığı Yakup Şahin 'Polisler bana eline sağlık birkaç da çocuk ölmüş ama önemli değil deyip güldüler, selfie çektiler' dedi.

Paylaş

Tamer Arda ERŞİN
Damla YELTEKİN
Derya KAYA
Ankara 

10 Ekim Katliamı davasının ikinci oturumuna sanık Yakup Şahin’in ifadeleri damgasını vurdu. Katliamdan sonra emniyette polis ve savcıların baskı ve tehditleriyle yalan ifade verdiğini savunan Şahin, “Polisler bana eline sağlık birkaç da çocuk ölmüş ama önemli değil deyip güldüler. Benimle selfie çektirdiler” dedi. Şahin ifadesinde sık sık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gülen Cemaati için “Aldatıldık” sözlerine atıf yaparak “Beni de Halil İbrahim Durgun kandırdı” diye kendisini savundu. 

Ankara Garı önünde, 10 Ekim 2015’te Emek Barış Demokrasi mitinginde IŞİD tarafından gerçekleştirilen ve 101 kişinin ölümüne neden olan canlı bomba saldırısının önceki gün başlayan ilk duruşması dün de devam etti. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmanın 2. oturumunda jandarma ve çevik kuvvet ekipleri yine sanıkların önüne etten duvar ördü. 

İlk oturumda CMK ile zorunlu müdafi olarak atanan çok sayıda sanık avukatı davadan çekilmek istediğini söylemişti. Dün de sanık Yakup Şahin ile Mehmet Kadir Cabael’e atanan avukatlar çekildi. 

ERDOĞAN’I REFERANS ALDI

Mağdur avukatları, daha önce itirafçı olduğu belirtilen ancak ilk oturumda bunu inkar eden Yakup Şahin’in diğer sanıklardan ayrı dinlenmesini talep etti. Mahkeme Başkanı Şahin’in tek başına dinlenilmesi talebini kabul etti. 

Verilen aranın ardından duruşma Yakup Şahin’in savunmasıyla başladı. Daha önce itirafçı olduğu belirtilen ancak duruşmadaki ifadesinde polislerce kandırıldığını söyleyen Şahin, “3-5 ay yatıp çıkacaksın, dediler. O ifadeyi verdim. Verilen ifadenin hiçbir gerçekçi değeri yoktur. Koskoca Cumhurbaşkanı bile ‘Allah bizi affetsin, yıllarca bizi kandırdılar’ dedi. Ben de Halil’in (Halil İbrahim Durgun) yanında çalışırken beni de kandırmışlar” dedi. 

Halil İbrahim Durgun’un yanında işçi olarak çalıştığını, IŞİD veya Ankara Katliamı’yla bağlantısı olmadığını ileri süren Şahin, katliam günü önden kontrolcü olarak Ankara’ya geldiğini, yolda iki kere durdurulduğunu, GBT sorgusunun ardından ikinci araçla buluşup mola verdiklerini söyledi. Daha sonra yeğeniyle Antep’e döndüğünü söyleyen Şahin, evine gelen sivil polislerce gözaltına alındığını anlattı. 

Ancak nezarethaneye yerine polislerin çay içtikleri bir mekana götürüldüğünü belirten Şahin, şu şok iddialarda  bulundu: “Polisler bana eline sağlık birkaç da çocuk ölmüş ama önemli değil deyip güldüler. Benimle selfie çektirdiler. Emniyettekiler,  Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı’nın (IŞİD’in Türkiye emirleri) Türkiye’ye gelemeyeceğini söyledi. Emniyettekiler söylediği için bombacının Türkiye’ye gelme işini de onların üzerine attık.” 

‘DEVLET SURİYE’YE KİMİN GİTTİĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYOR'

Şahin’in Halil İbrahim Durgun’un yanında çalıştığını ve yapılacak bombalı saldırıdan haberdar olmadan patronu Durgun’un taleplerini yerine getirdiğini iddia etse de çelişkili ifadeleri dikkat çekti. Polislerin ifadesini kendisini kandırarak aldığını belirten Şahin, işin içinde olduğunu iddia ettiği polisleri 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kelepçeli olarak gördüğünü iddia etti. Yani üstü kapalı şekilde bu polislerin FETÖ’cü olduğunu iddia etti. 

Cumhurbaşkanı’nın Fettullah Gülen ile ilgili “kandırıldık” sözlerini sık sık hatırlatan Şahin, yazılı ifadesinin ardından başlayan çapraz sorguda da birbirinden kopuk ve çelişkili ifadeler verdi. İslami derneklere gidip geldiğini belirten Şahin’in diğer yandan uyuşturucu kullandığını söylemesi dikkat çekerken, avukatların “Tanımıyorum dediğin Mehmet Kadir Cabael (16 Ekim’de polis operasyonunda öldüğü belirtilen sanık) sana neden para yolladı” sorusuna “Bilemedim” diye yanıt verdi. Şahin, IŞİD’in kendisi adına hazırladığı kimlik belgesinden de haberdar olmadığını iddia etti. Şahin, kendisinin gittiği dini derneklere milletvekillerinin de gidip geldiğini söyledi.  

HAFTADA BİR DONDURMA ALMAYA MARAŞ’A GİTMİŞ (!)

Avukat Yıldız İmrek'in “Neden sık sık Maraş’a gidip geldiği” sorusu üzerine sanık Şahin, Maraş’a dondurma almaya gittiğini iddia etti. Şahin, “2 haftada bir dondurma almaya gidiyordum Ailecek yiyordum. Maraş'a gel git 35 lira. Dondurma 15 lira. Toplam 50 liraya mal oluyordu. Maliyetli değil” yanıtını verdi. Suriye’ye hiç gitmediğini savunan Şahin, “Ama devlet Suriye’ye kimin gittiğini çok iyi biliyor” dedi. IŞİD’le ilişkisi olmadığını iddia eden Şahin’in sorular üzerine bazı gelişmelerden “takvahaber” sitesi üzerinden haberdar olduğunu anlatması dikkat çekti. Şahin bazı sorulara ise “hatırlamıyorum” yanıtını verdi.

BU İDDİANAMEYLE ADALET BEKLENTİSİ KARŞILANAMAZ

Duruşmada müdahillik talepleri de alındı. DİSK, KESK, TMMOB, TTB, EMEP, CHP, HDP, Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) ile 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneğinin müdahillik talebi mahkemeye iletildi. Müdahillik talepleri üzerine söz alan KESK’in Avukatı Pınar Akkılıç, “Bu katliamın gerçekleşmesinde sorumluluğu olan MİT ve emniyeti defalarca dile getirdik. Bu iddianameyle adalet beklentisi karşılanamaz” dedi.  

CHP’nin davaya katılma talebi üzerine söz alan Avukat Ertuğrul Cem Cihan da, patlamanın 7 Haziran seçimleri sonrası gelişmelerle ilgili olduğunu belirterek, 1 Kasım seçimleri öncesi gerçekleşen saldırının CHP’yi de hedeflediğini dile getirdi. 

Emek Partisi (EMEP) adına müdahillik talebini ileten Avukat Eylem Sarıoğlu da, müştekiler belirlenirken sadece fiziki yaralamanın kriter alınmasını eleştirdi. Müşteki sıfatı verilirken patlamanın yarattığı etkinin de dikkate alınması gerektiğini belirtti.  DİSK’in katılma talebine ilişkin söz alan Avukat Oya Aydın da, 10 Ekim mitinginden bir hafta önce hükümet yetkililerinin de katılacağı bir miting için alınan önlemlerin 10 Ekim’de alınmadığını ifade etti.  HDP adına müdahillik talebini ileten Avukat Kenan Maçoğlu ise,  10 Ekim’de ana hedefin HDP olduğunu, 7 Haziran’dan bu yana bu sürecin devam ettiğini söyledi. İnşaat İşçileri Sendikası adına müdahillik talebini dile getiren Kazım Bayraktar da, yargılamanın ucunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kadar uzayacağını söyledi. 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Mehtap Sakinci Coşgun da, derneğin müdahillik talebini ileterek, “10 ekim saat 10.04’ten bu yana büyük bir mücadelemiz var. Biz bu davanın asli savunucusu ve takipçileriyiz” diye konuştu. 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

‘Toplumsal barış, eşitlik, özgürlük, adalet tek seçeneğimiZ'

SONRAKİ HABER

40 metreden düşen taşıma işçisi hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa