17 Kasım 2016 00:50

Barış sesi bastırıldı, savaş sınıra dayandı

"Türkiye’de ‘barışın sesi’ olan kesimleri ihraçlar ve tutuklamalarla bastıran hükümet, komşu ülkelerde savaş kışkırtıcılığını bu dönemde artırdı. "

Paylaş

İçeride OHAL kararnameleri ve darbe girişimi bahanesiyle, darbe ile ilişkisi olmayan ve aslında Türkiye’de ‘barışın sesi’ olan kesimleri ihraçlar ve tutuklamalarla bastıran hükümet, komşu ülkelerde savaş kışkırtıcılığını bu dönemde artırdı, ‘bölgesel savaş’ tartışması başlatacak noktaya getirdi.

FIRAT KALKAN OLAMADI

Darbe girişiminden ve 3 aylık ilk OHAL’in ilanından bir ay sonra Türk Silahlı Kuvvetleri, cihatçı kimi grupları birleştirerek oluşturduğu ve adına Özgür Suriye Ordusu dediği silahlı güçle 24 Ağustos 2016 sabahı saat 04.00’te, Suriye’ye girdi. Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin “IŞİD’ten temizlenmesi” iddiasıyla başlatıldığı açıklanan ve adına Fırat Kalkanı denilen operasyon kısa sürede bölgedeki Suriyeli Kürtlerin siyasi ve silahlı gücü olan YPG ve PYD bölgelerine yöneldi. AKP Hükümeti ÖSO ile birlikte IŞİD’in başkenti sayılan Rakka’ya da girmeyi planlıyordu ancak bu plan gerçekleşmedi. Operasyonun yine IŞİD’in elinde bulunan el Bab bölgesine doğru ilerlemesi hedefleniyor.

ADALARI GÖSTERİP MUSUL’U VURMAK

24 Temmuz günü, Lozan Antlaşmasının yıl dönümünde yayımladığı mesajda antlaşmanın mimarlarını ‘rahmetle anan’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki ay sonra, 29 Eylül günü bir muhtar toplantısında “Lozan’ın zafer olarak yutturulmaya çalışıldığını” söyledi Mevzuyu 27’inci muhtarlar toplantısında açan Erdoğan, asıl olarak Ege’deki Yunan adaları konusuna değinerek “Ege’de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan’da Yunan’a verdik. Zafer mi bu?” dedi. Ancak kısa zamanda meselenin Ege denizi değil Ortadoğu toprakları olduğu anlaşıldı. Bu arada Erdoğan aynı konuşmasında, OHAL için “Belki 12 ay bile yetmez” ifadelerini kullandı.

MUSUL İÇİN MİSAKIMİLLİ HATIRLATMASI

Bu arada 1 Ekim’de sınır ötesi operasyon yetkisi 1 yıl uzatıldı. Tezkereye AKP, MHP ve CHP ‘evet’ oyu verirken HDP karşı oy kullandı. Erdoğan, 27’incisinde gündeme getirdiği Lozan meselesine 28’inci muhtarlar toplantısı’da devam etti: “Gençlerimizin Lozan’ı incelemesinden birileri rahatsız oluyor. Hem batı hem de güney sınırlarımızda Misakımilli hedeflerimizi koruyamadık. (...) Türkiye’yi 1923’ten beri böyle bir kısır döngüye hapsedenlerin amacı coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, Selçuklu ve Osmanlı geçmişimizi bize unutturmaktır. (...)Türkiye’nin Musul operasyonuna girmesini engellemeye çalışanlar, Suriye’deki oyunlarını bozmamızdan rahatsız olanlardır. İstiyorlar ki Türkiye yerinde otursun, olup bitenleri seyretsin, sonra da payına düşen bedel neyse onu ödesin.”

ABD VE IRAK, OPERASYONA İZİN VERMEDİ

Ancak Türkiye’nin tüm hazırlığına rağmen ‘bölgesel savaş çıkar’ diyen Irak Hükümeti ve Musul operasyonunun asıl yöneticisi olan ABD, TSK’nin operasyona katılmasına izin vermedi.

Başika’da Türkiye’nin Sünni milisleri eğitip silahlandırarak Ninova Bekçileri kimi yerlerde operasyona katılsa da TSK kuvvetleri müdahil olamadı. Asıl olarak IŞİD sonrası Musul’un yönetiminde söz sahibi olmak isteyen AKP Hükümetinin müttefiki Kürt Bölgesel Yönetimi de ‘Irak Hükümetinin ikna edilmesi’ çizgisinde kaldı. Hükümet hâlâ, operasyona katılan Şii milisleri ve Şengal bölgesinde bulunduğunu söylediği PKK’lileri gerekçe göstererek Irak’a girme tehditlerini sürdürüyor. Bu nedenle Silopi’ye birlikler ve askeri teçhizat yığınağı yapıldı.

Aynı şekilde YPG-PYD güçleri öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri’nin başlattığı Rakka operasyonunun da dışında tutulan AKP Hükümeti, sık sık “Rakka’da YPG istemiyoruz” dese de ABD’liler tarafından ‘yatıştırılmış’ görünüyor. Rakka operasyonu da devam ediyor.  

BİR KIRMIZI ÇİZGİ DE AVRUPA İLE...

OHAL’de en çok dile getirilen kavramlardan biri de ‘kırmızı çizgi’. Çizgi çekenler arasına Avrupa Birliği de girdi. Darbe girişiminin ardından gündeme gelen ağır işkence iddiaları; baskılar, sansür ve işten atmalar Avrupalı liderler ve AB kurumlarının temsilcileri tarafından sık sık, bazen kibarca bazen daha sert şekilde eleştirildi. Ancak Türkiye ile ‘mülteci geri kabul antlaşması’ imzalayan AB, ‘yaptırım’ konusunda pek ‘sertlik’ göstermedi; kırmızı çizgi çıtasını ise ‘idam geri gelirse...’ noktasında tuttu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbe girişiminin hemen ardından başlattığı ‘idam geri gelsin’ tartışmasında MHP ‘destek’ verirken, konuyla ilgili yasal bir girişim henüz yapılmadı. AB’nin eleştirilerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanıtı ise Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’a yönelik “Kimsin sen ya? Bir parlamentonun başkanı... Senin her tarafından yaptırım olsa kaç yazar be...” oldu. Erdoğan, AB üyelik sürecinin referanduma götürebileceği sinyalini de verdi. Son olarak Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeir’ın Ankara ziyareti de gerginliği sona erdirmedi. (HABER MERKEZİ)

(YARIN: OHAL mızrağının sivri ucu Kürtlere...)

ÖNCEKİ HABER

Dış politikanın OHAL hali

SONRAKİ HABER

Felsefeye adanmış uzun bir yolculuk: Uluğ Nutku

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa