Bana dokunmayan yılan bin yaşamasın
"Merhaba, ben lise son sınıf öğrencisi bir üniversite adayıyım."
Temel lise öğrencisi
Kartal/İstanbul
Merhaba, ben lise son sınıf öğrencisi bir üniversite adayıyım. Bence, rektörlükle ve gündemdeki diğer konularla ilgili KHK’ler öğrencilerin zaten elinde olmayan özgürce seçme, özgürce okuma, düşüncelerini dile getirme haklarını elinden tamamen almakla kalmayıp tek bir kişinin tekeline sokuyor. Bizi alıştırmaya çalıştıkları şey bana çok ünlü bir deneyi anımsatıyor. Bir kurbağayı çok sıcak bir suya atınca kurbağa refleks gereği direk sıçrar fakat önce ılık suya konup sonra o su yavaş yavaş ısıtılırsa bunun farkına varmaz ve ölür.
Gözaltına alınan akademisyenler, kapatılan basın yayın organları, kamuya belli başlı terör örgütlerinin provokatörlüğünü yapmakla suçlanıp halka böyle empoze ediliyor. Bunun arkasındaki asıl neden farklı düşüncelerin sayısını azaltıp, özgür yaşam isteyenlerin sesini kısmaktır. Örneğin Hayatın Sesi; işçinin, emekçinin, kadının ve bir liseli öğrenci olarak benim sesimdir. Yani bu gün kapatılan basın yayın organları belli bir kitleye değil milyonlarca insana hitap etmektedir ve bunların kapatılması haksızlıktır.
Kadın hakları, çocuk hakları, işçilerin emekçilerin hakları bu kadar gasp edilirken yalnızca tek bir adama ya da adamın yankılarına yapılan en ufak eleştiri insanları zan altında bırakmaya yeterken aklıma tarihten bir örnek geliyor: Padişahların kendisi için methiye düzmeyen şairin boğdurması ve idam ettirmesi. Bu da modern çağın sindirme politikasıdır.
Özgürce okuyup yazabildiğimiz, umutlu günlerde buluşmak dileğiyle.