Öncü gençlik gençliği nereye çağırıyor?
Neredeyse saatte bir gündemin değiştiği bir ülkede yaşıyoruz.
Yoldaş TAŞ
Emek Gençliği
Neredeyse saatte bir gündemin değiştiği bir ülkede yaşıyoruz: 15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ operasyonları, başkanlık tartışmaları, basına yönelik operasyonlar, baskı ve sansür, HDP’li vekillerin tutuklanması, OHAL uygulamaları ve bunun bir sonucu olarak, ülkenin KHK’ler ile yönetildiği bir rejime doğru tırmanışı. Muhaliflere, yazarlara, basın özgürlüğüne, kadınlara, gençlere karşı “Bu kadar da olmaz” dediğimiz ne varsa bir bir uygulanıyor. “OHAL’i millete değil, devlete ilan ettik” diyenler bugün çıkarılan KHK’lerle, kültür, sanat, bilim dergilerini, gazeteleri ve TV’leri kapatıyor.
“SERMAYENİN GÜVENLİ OLMASI YETERLİ”
İktidar tek adam tek parti diktatörlüğü yolunda ilerlerken, bir yandan değişen ittifaklarını yeniliyor, diğer yandan yeni ittifaklarla da gerici cepheyi güçlendirmeye çalışıyor. FETÖ’den boşalan kadrolara başka cemaatlerin yerleştirilmesi, MHP ile başkanlık konusunda anlaşma, TÜSİAD’ın; “Sermaye güvende olduktan sonra, bizim için rejimin önemi yoktur.” çizgisine yönelişi, Vatan Partisi ve TGB’nin AKP ile aynı cephede olmanın verdiği memnuniyeti her platformda dile getirmesi gibi örnekleri çoğaltabiliriz.
AKP ve sarayın tek adam tek parti diktatörlüğü inşasında önem verdiği alanlardan birini de üniversiteler ve gençlik oluşturuyor. İktidar; demokratik, mali ve idari özerk bir üniversite ile parasız, bilimsel, laik eğitim isteyen öğrencilere şiddetle karşılık veriyor. Rektörlük seçimlerini kaldırarak üniversiteler üzerindeki baskı arttırılmak isteniyor. AKP ile birlikte ırkçı ve gerici cephenin üyelerinden olan fakat her platformda ilerici, solcu, bazen daha ileri giderek sosyalist olduğunu iddia eden Vatan Partisi ve gençlik yapılanmaları olan Öncü Gençlik ve TGB’nin 9 Kasım 2016 tarihinde Aydınlık Gazetesi’nde yayımlanan “Üniversiteler” başlıklı dosyasında yukarıda bahsettiğimiz konu daha somut bir biçimde ortaya konuyor. Dosyada ana tema, içeride ve dışarıdaki savaş politikaları ve Kürt illerinde yaşanan çatışmaların üniversitelere yansıması olarak belirtilmiş. Dosyaya göre üniversitede yapılan her türlü demokratik tepki, barışı savunmak ve çatışmaların son bulmasını talep etmek vatan hainliği ile eşit olarak görülüyor. Erdoğan’ın “Tarafınızı seçin ya bizdensiniz ya terörist” söyleminin gereğini Öncü Gençlik ve TGB’lilerin safını seçerek çoktan belirlediği görünüyor.
ÖNCÜ GENÇLİĞİN TARİF ETTİĞİ BİRLİK NASIL BİR BİRLİKTİR ?
Dosyada “Bu mesele karşıt görüşlü öğrenciler meselesi değildir.” başlıklı bir yazı kaleme alan Öncü Gençlik genel başkanı Aykut Diş, üniversitelerde AKP’li, ülkücü ve Vatan Partili gençlerin eylem ve etkinliklerinin engellendiğini iddia ederek, bu çevrelerin ülkenin birliğini savunduğunu fakat diğer tüm gençlik kesimlerinin terörist ve bölücü olduğunu iddia ediyor. Ege Üniversitesi’nde çıkan olaylarda hayatını kaybeden Fırat Çakıroğlu’nu da bu birlikten yana olduğunu söyleyerek bir nevi üniversitelerde ülkü ocakları ile kurdukları ittifakı açıklamaya çalışıyor üyelerine.
Çözüm sürecinin sona erdirilmesi ve 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL uygulamalarını överek hedef gösterdiği üniversite gençliğinin “Paravan oluşumlar; dernek, platform gibi yapılar”da güç topladığını, özellikle de üniversitelerde, terörle mücadeleyi yalnızca güvenlik güçlerine havale etmenin büyük bir yanlış olduğunu, bunların hareket alanlarını kapatmak gerektiğini söyleyerek ait olduğu geleneğin 40 yıllık muhbirlik deneyimini ortaya koyuyor.
GENÇLİK SAVAŞ CEPHESİNE KARŞI BİR ARAYA GELMELİ
Gazeteciler ve yazarlar tutuklanıyor. Gazete ve TV’ler, kültür, sanat ve bilim dergileri kapatılıyor, belediyelere kayyım atanıyor. Kadın dernekleri, çocuk haklarını koruma dernekleri mühürleniyor. On binlerce kişi işten atılarak açlık ile terbiye edilmek isteniyor. Ülkede biz gençlerin geleceğini, bir insanın iki dudağı arasına hapsetmek istiyorlar fakat Öncü ve TGB’li gençlere bakarsanız ülke güllük gülistanlık.
Eşit ve özgür bir gelecek isteyen gençler olarak egemenlerin “tek adam, tek parti diktatörlüğü” uğruna yarattığı baskıcı, gerici, faşist rejime karşı taleplere dayalı ortak bir mücadele vermek ve demokrasiden,özgürlüklerden yana taraf olmak; güvenceli bir gelecek ve özgür bir yaşam mücadelesini bulunduğu her yere taşımak en temel görevimizdir.
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLİĞİNDEN ERDOĞAN’IN ASKERLİĞİNE !
Aykut Diş’in gençliği çağırırken tarif ettiği birlik, Erdoğan ve AKP tarafından dile getirilen tek dil, tek din temelinde gerici, ırkçı ve mezhepçi, halkları baskı altına alan, işçi ve emekçileri sömürü çarkına razı etmeye çağıran, gençliğin güvenli gelecek beklentisini “Gençlik başkanlık istiyor” adı altında halı altına süpüren, sanki ülkedeki bir ton sıkıntı başkanlık gelince çözülecekmiş edasıyla hareket etmeye çağıran gerici bir cephe birliğidir. Öncü Gençlik ve TGB oluşturduğu dosyanın adı her ne kadar “Üniversiteler” olsa da okur, demokratik üniversite mücadelesi adına bir cümle bulmakta zorlanıyor. Sadece şunu belirtmek istemiş olacaklar ki, “Rektörlük seçimlerinin kaldırılması yanlışından hükümeti vazgeçmeye çağırıyorlarmış”, muhtemelen politik bir polyannacılık ile hükümetin “Kadim dostum sen istersin de biz kaldırmaz mıyız” demesini beklemiyorlar.