OHAL mızrağının sivri ucu Kürtlere yöneldi
OHAL'de neler oldu - 3 "AKP-Erdoğan’ın iktidara geldiği oylardan daha fazla oyla seçilen belediye başkanları, vekiller tutuklandı."
Yusuf KARATAŞ
Diyarbakır’da hiç kimse 15 Temmuz gecesi art arda havalanan jetlerin Ankara’da Meclisi bombalamaya gittiğini düşünmemişti. Çünkü aynı jetler tam bir yıldır -‘çözüm süreci’nin sona erdirilip Temmuz 2015’te savaşın yeniden tırmandırılmasından bu yana- PKK kamplarını bombalamak için uçuyordu.
Peki, Diyarbakırlıların ve Kürt halkının darbe girişimine yaklaşımı nasıldı?
Darbeciler -yani FETÖ- AKP/Erdoğan’la iktidarı paylaştığı dönemlerden bu yana Kürt siyasal hareketine karşı ‘kan davası’ besliyor, hareketin tasfiyesi için askeri-siyasi çok boyutlu bir saldırı politikasının peşinde koşuyordu. Öte yandan 12 Eylül darbesinin Diyarbakır Cezaevi başta olmak üzere Kürtlere yönelik vahşi uygulamalarının izleri hâlâ silinmemişti. Dolayısıyla Kürtlerin darbecilere zerrece yakınlık hissetmesi mümkün değildi.
İktidara gelince... Darbe girişimi, Kürt kentlerinde tarihinde eşi benzeri olmayan bir tanklı-toplu kuşatma ve yıkım politikasının izlerinin silinmeye çalışıldığı günlere denk gelmişti. Yani iktidar da Kürtlerle köprüleri çoktan atmıştı. Bu nedenle Kürtler, darbe girişimini kendilerine karşı politik tutumlarında bir fark olmayan iki güç arasındaki egemenlik/devleti yönetme mücadelesi olarak gördüler.
O süreçte Kürt kentlerindeki sessizliğin nedeni buydu.
Bir yanda Kürt kentlerindeki savaşın başında yer alan darbeci generaller vardı, öte yanda bu generalleri “Sur ve Cizre’yi temizleyen komutan” diye alkışlayan -darbe girişiminden tutuklanan 2. Ordu Komutanı Adem Huduti için iktidar medyası bu manşetleri atmıştı- iktidar ve medyası vardı.
Darbe girişiminden bir hafta sonra OHAL ilan edildiğinde iktidarın sözcüleri bu uygulamanın sadece darbe girişimi içindeki güçlerin tasfiyesiyle sınırlı kalacağını ve hatta 3 aydan kısa bir sürede sona erdirileceğini açıklamışlardı. Ancak iktidar darbe girişiminin sarsıntısını atlattıktan sonra Erdoğan’ın “Allah’ın bir lütfu” olarak nitelendirdiği bu girişim, Kürt hareketi başta olmak üzere iktidarın önünde engel olarak gördüğü bütün toplumsal kesimlere yöneldi.
Artık sıra darbe girişimine karşı halktan önemli bir destek alan iktidarın, bu desteği Türk burjuvazisinin yayılmacı-savaşçı yöneliminin de bir ifadesi olan tek adam rejiminin dayanaklarını oluşturmak için kullanmasına gelmişti.
DİKTANIN YOLU SAVAŞTAN GEÇİYOR
Ülkeyi 11 yıl boyunca Gülenciler-FETÖ ile birlikte yöneten ve darbe girişiminden sonra “Allah bizi affetsin” diyen bu iktidar değilmiş gibi, artık her ağzını açan iktidar sözcüsü darbeci FETÖ ve Kürt hareketi-HDP arasındaki ilişki/iş birliğinden dem vurmaya başlamıştı. Sanki darbe girişimini Kürt hareketi ve ülkedeki demokrasi güçleri yapmış gibi iktidarın borazanı medya organları, her gün yeni yalanlarla bu güçleri hedef yapan manşetler atıyordu.
O günlerde HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, iktidar çevrelerinde 15 Temmuz’un faturasının HDP ve demokrasi güçlerine çıkartılmasına yönelik bir plandan söz edildiğini söylüyordu. Kısa sürede Bilgen’in haksız olmadığı görüldü; ancak bu politikanın fatura ödettirmekten öte anlam ve hedefleri de vardı. Çünkü Kürt hareketinin içeride ve dışarıda hedefe konması, AKP iktidarının MHP ve Ergenekoncu güçlerle iş birliğinin zeminini sağlıyordu ki bu politika gelinen yerde AKP ve MHP arasındaki ayrımların ortadan kalkması ve Bahçeli’nin başkanlık adı altında tek adam rejimine destek vermesi sonucunu doğurdu.
Öte yandan Suriye’de Kürt kantonlarının (Kobanê ve Afrîn kantonları) birleşmesini engellemek amacıyla başlatılan Cerablus operasyonu, Türkiye egemenlerinin Rakka ve Musul operasyonlarına katılma pazarlığı üzerinden yayılmacı emellerini canlı tutmasına olanak sağlıyordu. Başka bir deyişle iktidar ve yedeklediği gerici güçler için Lozan’la hesaplaşma üzerinden yeniden canlandırılan yayılmacı emellerin gerçekleştirilmesi ve burjuva gericiliğin bu yayılmacı emellerin yaşama geçirilmesini sağlayacak bir dikta rejimini inşa etmenin yolu, Kürtler ve elbette bu politikaya karşı çıkan bütün emek, barış ve demokrasi güçlerine karşı savaştan geçiyordu. Bu nedenle FETÖ’yle mücadele adına ilan edilen OHAL mızrağının sivri ucu çok geçmeden Kürtlere ve ülkedeki demokrasi güçlerine yöneldi.
Özetle Bölge’deki OHAL manzarası işte böylesi bir politik yönelim üzerinden oluşturuldu ve oluşturulmaya devam ediyor.
KÜRTLERİN İRADESİNE DARBE
Peki bu manzarada neler var? Ayrıntılı dökümünü dosyamızda göreceksiniz, ancak burada ana hatlarını çizmek gerekirse:
- Öncelikle ülke sorunlarını emek, barış, demokrasi ekseninde tartıştıran Hayatın Sesi ve İMC gibi medya organlarının yanı sıra Kürt medyası adına ne kadar televizyon, gazete, haber ajansı, haber sitesi, dergi varsa bir bir kapatıldı.
- Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Hakkari başta olmak üzere Bölge’nin birçok kentinde her türlü eylem-gösteri ve açıklama yasaklandı.
- Aynı zamanda bir FETÖ projesi olan Bölge illerinde emeği, demokrasiyi, barışı, ana dilinde laik-bilimsel eğitimi savunan Eğitim Sen’li kamu emekçilerinin tasfiye edilip yerlerine iktidar yanlısı dinci-cemaatçi kadroların yerleştirilmesi için Eğitim Sen’li on bine yakın eğitim emekçisi açığa alındı ve yüzlerce kamu emekçisi kamudan ihraç edildi.
- Yine çoğu FETÖ döneminden kalma düzmece gizli tanıklıklara dayanan iddianamelerle yüzlerce siyasetçi, sendikacı, eğitim emekçisi, gazeteci gözaltına alınıp tutuklandı.
- Önce 24 DBP’li belediyenin başkan ve yöneticileri tutuklanarak belediyelere kayyım atandı. Ardından saldırı dalgasının dozu arttırılınca Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Kışanak ve Anlı tutuklanarak yine belediyeye kayyım atandı. Bu uygulama Şırnak, Varto vb. gibi diğer Kürt belediyelere yönelik devam ettiriliyor.
- Kürt siyaseti için özel/sembolik anlamlar taşıyan Diyarbakır’a yönelik siyasi operasyonun tartışması devam ederken HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ ile 8 HDP’li vekil bir gece yarısı operasyonu ile gözaltına alınıp tutuklandı. Bu tutuklamalarla ‘sivil darbe’nin son halkası tamamlandı; demokratik siyasetin yolu kapatıldı.
REJİMİN ZAYIF KARNI
Özetle darbecilere karşı “millet iradesi” diyenler, Kürtlerin iradesine karşı darbeci oldular. Her biri AKP-Erdoğan’ın iktidara geldiği oylardan daha fazla oyla seçilen belediye başkanları ve milletvekilleri tutuklanarak Kürt’ün iradesi cezaevlerine hapsedildi. İş öyle bir noktaya vardırıldı ki mesela Hakkari’de halkın tek bir seçilmişi dışarıda bırakılmadı; seçilmiş bütün milletvekilleri ve belediye başkanları tutuklandı!
Önümüzdeki dönem de bu politikanın dozajı düşürülmeden başkanlık hedefi ve bölgedeki (Ortadoğu) yayılmacı emellerle iç içe geçmiş bir şekilde sürdürüleceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Ancak bitirmeden şunu da belirtmek gerekir ki; bu saldırı politikasını sürdüremeden yapamaz durumda olması, aynı zamanda bu rejimin zayıf karnıdır da.
Çünkü bugün seslerini duyurabilecekleri bütün demokratik kanalları büyük oranda kapatmış olsa da bu politika, halkın geniş kesimlerinin demokrasi, barış, insanca yaşam ve Kürt sorununun eşitlik temelinde çözümüne dair tutum ve beklentilerini değiştirebilmiş değildir.
Dolayısıyla baskı, savaş ve yayılmacılığa dayalı bu politikaya karşı olan halk güçlerinin sesinin daha güçlü ve birleşik çıkmasını sağlayabilecek kanallar açılabildiği oranda bugünkü gidişatın da değişeceğini söylemek için sadece son 30 yıllık mücadele tarihine dönüp bakmak yeter!
SEÇİLMİŞLERE CEZAEVİ BELEDİYELERE KAYYIM
OHAL ile birlikte çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) DBP’li bölge belediyelerinin 34’üne kayyım atandı. 4 belediyede ise fiili kayyım bulunuyor.
DBP’nin hazırladığı verilere göre OHAL süresince toplam 36 belediye eş başkanı tutuklandı. Son olarak Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı ile Dersim Belediye Eş Başkanları Nurhayat Altun ve Mehmet Ali Bul tutuklandılar. Dersim Belediyesine de kayyım atandı. Dün de Van ve Mardin belediyelerine polis baskını yapıldı, gazetemiz baskıya girdiğinde Van Belediye Başkanı Bekir Kaya gözaltındaydı. İki belediyeye de kayyım ataması aynı gün içinde gerçekleştirildi.
DBP’nin verilerine bir yıl içerisinde, OHAL dönemindeki tutuklamalarla birlikte DBP’nin belediye başkanları, parti meclis üyeleri ve yöneticilerinin de içinde yer aldığı toplam 2 bin 500’ü aşkın Kürt siyasetçi tutuklandı, 10 bine yakın DBP’li göz altına alındı. Gözaltı, tutuklama ve atanan kayyımların sayısı her gün artıyor.
KAYYIM ATANAN DBP’Lİ BELEDİYELER
- Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde yüzde 55.32 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Diyarbakır Hani Belediyesinde yüzde 45.8 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Diyarbakır’da Silvan Belediyesinde yüzde 69.55 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Diyarbakır Sur Belediyesinde yüzde 54.41 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Şırnak Belediyesinde yüzde 60.91 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Şırnak Cizre Belediyesinde yüzde 81.61 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Şırnak Silopi Belediyesinde yüzde 78.19 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Şırnak İdil Belediyesinde yüzde 78.9 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Van Edremit Belediyesinde yüzde 50.91 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Van Erciş Belediyesinde yüzde 49.43 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Van İpekyolu Belediyesinde yüzde 48.32 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Van Özalp Belediyesinde yüzde 71.62 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Hakkari Belediyesinde yüzde 66.83 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Batman Belediyesinde yüzde 55.89 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Batman Beşiri Belediyesinde yüzde 50.45 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Batman Gercüş Belediyesinde yüzde 52.43 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Batman İkiköpru Belediyesinde yüzde 56.22 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Mardin Dargeçit Belediyesinde yüzde 60.16 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Mardin Derik Belediyesinde yüzde 64.4 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Mardin Mazıdağ Belediyesinde yüzde 61.71 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Mardin Nusaybin Belediyesinde yüzde 78.78 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Ağrı Diyadin Belediyesinde yüzde 48.43 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Iğdır Tuzluca Belediyesinde yüzde 51.67 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Iğdır Hoşhaber Belediyesinde yüzde 61.75 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Muş Bulanık Belediyesinde yüzde 45.84 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Siirt Eruh Belediyesinde yüzde 52.37 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Urfa Suruç Belediyesinde yüzde 52.58 oy alınmıştı, kayyım atandı.
- Erzurum Hınıs Belediyesinde yüzde 39.08 oy alınmıştı, kayyım atandı.
BÖLGEDE AÇIĞA ALINAN YA DA İHRAÇ EDİLEN KAMU GÖREVLİLERİ
AKP Hükümeti çıkarttığı KHK’ler ile 11 bin 285 memuru açığa aldı. Diyarbakır’da 4 bin 313, Van’da 765, Dersim’de 504, Batman’da 700 memur açığa alındı. Sadece bölgede 600’e yakın eğitimci de ihraç edildi.
İhraç edilen eğitimcilerin illere göre dağılımı ise şöyle; Mardin 52, Diyarbakır 100, Antep 59, Dersim 53, Van 57, Şırnak 41, Urfa 33, Siirt 34, Muş 33, Malatya 55, Hakkari 9, Batman 54.
Açığa alınan öğretmenlerden 13’ü ise Diyarbakır’da “Örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.
(YARIN: Sanatın OHAL notları)