Biz ne zaman birleşsek kazandık!
Kocaeli'de metal sektöründe çalışan kadın işçiler, çocukların istismarcı ile evlendirilme önergesini de OHAL yasaklarına da tepki gösterdi.
Ebru YİĞİT
Kocaeli denince akla önce sanayisi sonra da buna bağlı olarak kirli havası gelir. Bir işçi kenti olma özelliği taşıyan ilimizde işçilere ulaşmak, nüfus olarak yoğun olsalar da, memleketin koşullarını göz önüne aldığımızda zorlaşmakta. Ama yine de onların sesini duyurmak için çabalarımız devam ediyor. Bu çabaların bir sonucu olarak önce ellerimizi kadın işçiler tutuyor. Değişen ülke siyasetinde bir günün bile uzun olduğu bu gündem içerisinde sorularımızı cevaplıyorlar.
Metal sektöründe çalışan kadın işçilere öncelikle çokça tartışma yaratan “çocuk istismarında evlilikle cezasızlık getiren önerge”yi ve Kocaeli’de bu önergeye tepki gösteren kadınların gözaltına alınmasıyla sonuçlanan eylemleri soruyoruz.
Otomotiv sektöründe çalışan bir kadın işçi bu yasanın geçmesi halinde toplumun geri dönülmez bir yola gireceğini belirterek, “Önce çocuklarımız için karşı durmamız gerekiyor” diyor. İşyerinde yürütülen tartışmaları ise şöyle aktarıyor: “Duyduğumuzda şok olduk. İlk başta yasanın geçirilemediği ama salı günü yeniden görüşüleceğini öğrendiğimizde ‘gerekirse işi gücü bırakıp OHAL mohal dinlemeden o yasayı çıkaranların karşısına dikilir, hesap sorarız’ diye konuştuk” diyor.
Başka bir metal işçisi kadın ise “İlk duyduğumda tüylerim diken diken oldu. Bir kızıma baktım, bir de kendime. Ne günlere kaldık dedim. İstedikleri gibi gelecek, benim kızıma tecavüz edecekler, bir de hiçbir cezası olmadan onunla evlenebilecekler! Ben kızımı gözümden sakınırım, tecavüzcüsüyle evlenmesini hayal edenlerin kızları aynı şeyi yaşasa yine de öyle düşünürler miydi?” diye tepki gösteriyor.
ONAYLANDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM DA...
Metal sektöründe yan sanayide çalışan bir kadın işçi ise şöyle anlatıyor hissettiklerini: “Ben Kocaeli’nin Derince ilçesinde oturuyorum. Burası gelişmiş bir şehir olsa da sokağa çıkarken akşamları çekinir, geç saatlerde minübüslere binerken ürker, yalnız kaldıysak da hemen inmeyi tercih ederiz... Şimdi bir de geri çekilen yasanın onaylandığını düşünüyorum, eğer öyle olsaydı erkekler tecavüz etmenin de kendi haklarından biri olduğunu düşünecekler ve bunu da çekinmeden bize yapacaklardı. Yani değil geç saatte sokağa çıkmak, artık bu endişeyle sokağa dahi çıkmaz, fabrika içinde bile güvende hissedemezdik kendimizi.”
Kadınların ortak sözü ise şu oldu: Bu yasayı durdurmanın yolu kadınların birleşmesinden geçti; biz ne zaman birleşsek, kazandık.
BU OHAL BİR TEK BİZE Mİ VAR?
Yasayı konuştuktan sonra söz ülkenin içinde bulunduğu duruma geldiğinde OHAL zamanı hükümetin de patronların da her istediğini, yaptıklarını ne vatandaş ne hukuk tanıdıklarını dile getiriyor kadın işçiler. Metal sektöründe çalışan bir kadın işçi bu durumu şöyle anlatıyor: “Biliyorsunuz ki bu vakitler bizlerin toplu sözleşme süreçlerine denk düşüyor. Bu süreçlerde hakkımızı talep etmemizden doğal başka bir şey yok. Fakat örnekleri daha OHAL’in ilk günü Avcılar Belediye işçilerinin çadırının sökülmesiyle görüldü ki, bu OHAL işçiye değil patrona yarıyor. Gemlik Gübre’de de aynı şey oldu. OHAL var diyorlar, grevleri eylemleri haklarımızı talep etmemizi engelliyorlar. Peki soruyorum; bu OHAL bir tek bize mi var, hani patronlara?”
Son KHK ile grev yasağının genişlediğini, artık bankacılık sektörü ve ulaşım sektörü işçilerinin grev haklarının da Bakanlar Kurulu kararına bağlı olduğunu söylerken bir kadın işçi giriyor söze; “Bu bize gösteriyor ki bunlar bizden çok korkuyorlar. Düşünün ki bir devlet sırf grev olmasın diye KHK çıkarıyor. Neden? Grev kötü bir şey mi? Hayır. Biz hakkımızı istiyoruz, alamayınca gücümüzü kullanıyor, greve çıkıyoruz, ama devlet bizden yana değil ki! Bizim hakkımızı korurken yanımızda dursun. Demek ki patronların yanında, biz grev yapmayalım diye KHK çıkarıyor.”
Başka bir metal işçisi de “Galiba Erdemir’de grev başladı” diyor. “Belli ki işçiler patronla anlaşamıyor, patron işçiye hak ettiğini vermiyor ki işçiler de greve çıkıyor. Vallahi bana sorarsan istediği kadar KHK çıkarsınlar, patrona karşı gelmiş işçi kardeşlerimiz hakları için hükümetin KHK’sına da karşı gelir. Patronu dinlemeyen KHK’yı mı dinler?” diye sözlerini bitiriyor.