10 Aralık 2016 00:40

Sinemanın gizli kahramanı: İhsan Yüce

'Bir Yeşilçam Hikayesi: İhsan Yüce' belgeselinde Yüce’yi Menderes Samancılar, İlyas Salman, Mazlum Çimen ve Cahit Berkay gibi pek çok isim anlatıyor.

Paylaş

Sevda AYDIN
İstanbul 

Kibar Feyzo, Bedrana, Uyanık Gazeteci, Öğretmen, İnatçı, Fazilet gibi filmlere yazdığı 60’a yakın senaryoyla sinemanın gizli kahramanı diyebileceğimiz İhsan Yüce için bir belgesel hazırlandı. “Bir Yeşilçam Hikayesi: İhsan Yüce” adlı belgeselde Yüce’nin eşi Zerin Acuner ve kızları Aslı Yüce’nin yanısıra Menderes Samancılar, İlyas Salman, Mazlum Çimen ve Cahit Berkay gibi pek çok isim,  usta sanatçı İhsan Yüce’yi anlatıyor. 

Yönetmenliğini Özgür Güzelgül’ün yaptığı belgeselin görüntü yönetmeni Perihan Yücel, kurgusunu Özgün Özdemir, metinlerini ise Serdar Canik yaptı. Bu yazıda önce İhsan Yüce’yi anlatacak ardından da belgeselin yönetmeni Özgür Güzelgül ile hikayenin devamını konuşacağız. 

Kafa kağıdında 1929 Ocağının 23’ü yazar. Ama biz biliriz ki Anadolu’da doğmuş her çocuk gibi üç aşağı beş yukarı değişir hikayenin başlangıcı. Muhtemeldir ki babası Cebrail Bey’in vilayette işi olduğu bir vakitte adı Mehmet İhsan Yüce olarak düşmüştür devletin kayıtlarına. Büyük Çerkes Göçü ile başlayan yolculuğun ilk durağı Elazığ’dır. Diğerlerinin arasından fark edilebilecek hiçbir masalsı yanı yoktur ne çocukluğunun ne ailesinin. Samimidir, mütevazıdır, sıradandır Elazığ’da geçen günler.Cebrail Bey 9 çocuklu ailenin geçimini kuyumculuk yaparak sağlar. Elazığ’da geçen mutlu çocukluk, çiçek hastalığından kaybedilen 2 kardeş ile gölgelenmeye başlar, yavaş yavaş ailenin maddi durumu değişir ve göç İzmir’e doğru devam eder.

Daha sonra İzmirli yıllar başlar. Cebrail Bey kuyumculuk yapar İhsan Yüce ise önce İzmir Atatürk Lisesi daha sonra İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde devam eder eğitim hayatına. İyi kavrar ‘akçeli’ işleri, öğrenir düzeni, dümeni, sömüreni, ezileni… Mezun olduktan sonra kendisini bir masanın başında muhasebe tutarken bulur ama ruhu bir türlü sığmaz takım elbisenin içine. Gözü hep ışıktadır, perdededir, alkıştadır kulağı.

İhsan Yüce kaderini çizer. 1952 senesinde İzmir Halk ve Çocuk Tiyatrosunda yuttuğu sahne tozu artık onun için vazgeçilmezdir her dem ciğerine ciğerine çeker o tozu. Farklı ekiplerle türlü oyunlarda yer alır onlarca karaktere bürünür. 1965-66 yılları arasında Lale Oraloğlu Tiyatrosu ile gezer Anadolu’yu. Birkaç serüvenci dostu ile Ankara Drama Tiyatrosunu kurar. İlkin Suç Ve Ceza’nın Raskolnikov’u olarak çıkar seyircinin karşısına sonraki işi ise Şarlo’nun Sahne Işıkları’nı sahneye koymak olur.

İLK SENARYO:  HAYAT CEHENNEMİ/HİÇ

Sinemayla da bu yıllarda tanışır. Altın Yumru, Güzel Bir Gün İçin, Senede Bir Gün, Ah Güzel İstanbul, Bir Millet Uyanıyor gibi filmlerde rol alır. Haldun Dormen, Atıf Yılmaz, Süreyya Duru, Ertem Eğilmez, Tunç Başaran gibi Yeşilçam’ın yükünü sırtlanan büyük ustalarla çalışır. İlk göz ağrısı Tiyatro’dan kopamaz ama. İhsan Yüce’nin kariyerinde İstanbul Direklerarası Tiyatrosunun önemli bir yeri vardır. Ömrünü paylaşacağı eşi Zerrin Acuner ile burada tanışır. 1970 mayısında evlenirler. 1 Mayıs 1971’de ise kızları Aslı dünyaya gelir. Aynı yıl daha sonra “Mahallelinin İhsan Babası” olarak anılmasına vesile olan İstanbul’un Salacak semtine taşınır.

Onlarca filmde rol almış İhsan Yüce artık Yeşilçam’da tanınan bir aktördür ve senaryo çalışmalarıyla da bilinir. 1971 yılında Aslıer Film’i kurar ve hem senaryosunu yazdığı hem yönetmenliğini üstlendiği Hayat Cehennemi/Hiç filmini yapar. İlk film denemesidir bu ve proje başka ilkleri de barındırır. Örneğin Aytaç Arman’ın ilk rol aldığı filmdir. Proje yeterince ilgi görmez ama senaryo çalışmalarına devam eder. Ağrı Dağı’nın Gazabı filminden sonra Vedat Türkali ile birlikte kaleme aldığı Bedrana filmi ile yıldızı parlar. Film 11. Antalya Film Şenliğinde En İyi İkinci Film Ödülünü alır. İhsan Yüce için sinema “Rejisör ismi verilen bir maestronun yönettiği orkestradır...”

TÜRKİYE SİNEMASI MİZAHINDA İHSAN YÜCE EKOLÜ

Yeşilçam’da “İhsan Yüce Ekolü” böylece başlamış olur. Tüm bir sinema sektörünün “kentli insanın aşk serüvenlerini” beyaz perdeye taşıdığı bir dönemde İhsan Yüce Anadolu’nun ve insanlarının hikayelerini kaleme almıştır. Onun filmleri zengin kızla fakir oğlanı anlatmak yerine traktör ile kara sabanı, ağa ile köylüyü, hukuk ile töreyi anlatır. Senaryolarının bir başka özelliği de kuşkusuz içinde barındırdığı mizahdır. Türkiye sinemasında mizah denince akla gelen ilk isimlerden Kemal Sunal, İlyas Salman ve Şener Şen’in hafızalara yer eden bir çok filmi yine İhsan Yüce’nin kaleminden çıkmıştır. Bugün bile hâlâ keyifle izlenen Kibar Feyzo’nun da İbişo’nun da yaratıcısıdır ama bilinmez… 

Üst başlıklara sığmayacak kadar çok yönlüdür İhsan Yüce’nin sanat yaşamı. Resim çizer, heykel yapar, ağaç yontar… Anadolu’nun saklı kalmış tarihi bir başka uğraşıdır. Belgeselde Mazlum Çimen “İhsan Baba Türkiye’nin tamamını on bir kez dolaşmış tek sanatçıydı” diyor. Set için gittiği her şehirde ne kadar cami , kilise, havra, hamam, varsa gezer, arkeolojik kazılar yapar. Şairliğinin de senaristliğinden aşağı kalır yanı yoktur. Yazdığı onlarca şiirden sadece dillere pelesenk olmuş Ekmek, Şarap, Sen ve Ben’i yayımlamıştır.

1976 yılında İşte Hayat filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, senaryo ve yönetmenliğini yaptığı Bebek filmiyle 1979’da Karlovy Vary (Cekoslovakya) Jüri Özel Ödülü, 1981 yılındaki Derya Gülü filmindeki rolüyle de En İyi Erkek Oyuncu Ödülü alır.
İhsan Yüce 1991 yılında çok sevdiği Salacak’taki evinde senaryo çalışmalarını sürdürürken geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirdi. Yazlık sinemada film izleyen kuşağın yakından tanıdığı şimdiki kuşağın ise “Sarı bıyıklı, kız babası” olarak hatırladığı İhsan Yüce kariyeri boyunca 160 filmde oynamış, 59 filmin senaryosunu kaleme almış, 6 filminde yönetmenliğini üstlenmiş Yeşilçam’ın en üretken emekçilerindendir ve bu yüzden de Türkiye sinemasının kalbine gömülmüştür. 


‘YÜCE’NİN FİLMLERİNDE TÜRKİYE FOTOĞRAFI VAR’

Türkiye Sinemasının en üretken isimlerinden biri İhsan Yüce. Nasıl buluştunuz bu hikaye ile?
İlk ‘İhsan Yüce’ filmi izlediğimde 9-10 yaşlarındaydım. Sigaradan sararmış bıyıklar ve dişlerinin bir kısmı düşmüş olan bu adam ilk başta insanda ‘tekin olmayan’ biri izlenimi yaratsa da yıllar ilerledikçe aramızda değişik bir bağ oluştu. Sinema tutkusu ve bu konuda çok fazla kitap okumam ise İhsan Yüce okumalarımı belki daha sağlıklı yapmama sağladı. İhsan Yüce sadece bende değil herkeste aynı duyguyu yaratıyordu. Özellikle filmlerindeki karakterler itibariyle bizden biriydi. Kız babası, sarhoş baba, muhtar… Bütün bu karakterler çekildiği yılların Türkiyesi’ne ışık tutuyordu. Önde akan hikayenin ardında geçim derdindeki köylüsü ile işçisi ile ağa patron çemberi ile çok daha gerçekçi bir Türkiye fotoğrafı bulunuyordu. Karakterlerinin izleyende alttan alta ‘bizden’ biri duygusu yaratmasının nedeni de bu sanırım. Sonuç itibariyle İhsan Yüce film ve karakterlerinde çok daha ete kemiğe bürünmüş insan portreleri oluyor. Biraz iyi, biraz kötü, biraz kurnaz, biraz vicdanlı… Bütün bunlarla birlikte büyüyüp filmler, oyuncular, senaristler, yönetmenler üzerinde daha derinlemesine okumalar yaptıkça, İhsan Yüce kişi olarak çok daha belirginleşti, ön plana çıktı. Çünkü İhsan Yüce, sadece filmlerden tanıdığımız kız babası, sarhoş ya da muhtar değildi. Tüm bu bağlamda düşününce İhsan Yüce’nin belgeselini yapmadan olmazdı.

DOSTLARI ‘İHSAN BABA’LARINI ANLATTIKÇA MUTLU OLDU

Sanatçıların anlatımlarından ve hatıralardan oluşuyor belgesel. Hazırlık sürecinden de bahsetmenizi istiyorum. Neler yaşadınız, nelere tanıklık ettiniz?
Hazırlık süreci biraz sancılı oldu aslında Yüce’nin hikayesine vakıf olduktan sonra beliren bir proje vardı hep kafamda ama ne zaman olur nasıl oluru bilmiyordum. Hatta birkaç kez çekime niyetlendim ama hep yarıda kaldı bir şekilde. Sonra ise bir grup arkadaşla konuşurken ki şimdi o arkadaşlar ekibi oluşturuyor, bu  projeyi yapalım tamam dedik ama burada da bir zorluk 4 kişilik bir ekibiz ve her şeyi kendimiz yapıyoruz. Maddi açıdan sıkıntılarımız oldu ara vermek zorunda kaldık ki ekibin tüm üyelerinin ayrı ayrı uğraşları var bir araya gelmemizde sorun oluyordu herkesin izin günü ayrıydı. Tüm zorlukları aştıktan sonra ise ne yazık ki Yüce gibi bir sanatçıya dair yeterli bilgi olmaması bizi çok zorladı bizde risk alıp yaşadığı yer olan Salacak’a gidelim elbet biri biliyordur dedik ve dediğimiz gibi oldu mahallesine gidip durumu anlatınca laf lafı açtı ve herkes yardımcı olmak için uğraştı. Mahallesinden insanlar sayesinde ailesine ulaşabildik ki en büyük korkumuz ailenin cevabıydı onlarda çok sevindi ve yardımcı oldular.Yüce’nin sofrasından geçmiş olan sanatçı dostlarını unutmamak lazım onların deyimiyle “İhsan Baba”larını anlatmak büyük mutluluktu. Tabii burada Tarık Akan’ı anmadan geçemeyeceğim kendisine ulaşıp belgeselden haberdar edince çok mutlu olmuş mutlaka konuşmak istediğini söylemişti ama ne yazık ki ömrü vefa etmedi. Sadece sanatçılar yok İhsan Yüce’yi anlatan set emekçileri de var, eski Yeşilçam ekolunun en yakın tanıklarıydı onlar. Elbette her şey bu kadar kolay olmadı bize itibar etmeyip konuşmak istemeyenler de oldu hatta haftalarca aylarca konuşup randevulaştığımız ama sonra birden telefonları açmayanlar da oldu.

Çalışmanızı bir süredir takip ediyorum. Sosyal medya hesaplarınızdan bilgiler paylaşıyorsunuz. Bu paylaşımlarda en çok dikkat çekici olanları Yüce’nin şairliği, senaryoları, bilinmeyen kimliği... İşe başladığınızda bu kadar “bilinmeyen” bir yaşamı çekeceğinizin farkında mıydınız?
Aslında işe başladığımızda şairliğini, senaristliğini falan biliyorduk bilmediğimiz bunların ardında da bir Yüce olduğuydu. Bizim için de sürpriz olan bir Yüce ile karşılaştık bunu belgeseli izleyince insanlar görecek. Bilinen kimliklerinin dışında başka kimlikleri de var ki işin o kısmı belgesele kalsın zaten küçük ip uçlarının sosyal medya hesaplarından veriyoruz.

Belgeselin seyirciyle buluşacağı takvim belirlendi mi?
Belgeselin son bir röportajı kaldı onu da yaptıktan sonra çekim aşaması bitti diyebileceğiz ve kurgusu başlayacak şu an net bir tarih yok ama 2017 bahar ayları diye planlıyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Avro projesi dağılıyor mu?

SONRAKİ HABER

Avrupa Film Ödülleri 2016: En güçlü adaylar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa