11 Aralık 2016 07:34

Tom WESTCOTT
Musul

Yol kenarında sigara, yemek yağı ve konserve gıda satan eğreti tezgahlar, Irak ordusu tarafından İslam Devleti’nden özgürleştirilmiş doğu Musul bölgesinde yine görülüyor.

Kaçmak yerine evlerinde kalmayı tercih edenler -çevrelerindeki savaş kızgınlaştığı zamanlarda bile- geçen askerleri zafer işaretleri ile karşılarken, askeri araçlar toz bulutlarının arasından geçiyordu.

“Ordu bölgeye girmeden önce korkuyorduk” diyor 45 yaşındaki Mohammed. “IŞİD bize, Irak askerlerinin kızlarımıza tecavüz edeceğini ve mallarımızı çalacaklarını anlattı, ama askerker oldukça iyi ve kibar.”

“İki buçuk yıl hiçbir şey almadık. Ancak, abartmaksızın, Altın Bölük (Irak Ordusu’na bağlı) gelir gelmez, bize yapabildikleri her yoldan, kendi yiyeceklerini bile bizimle paylaşarak yardım etmeye başladı.”

“Her neyse, nereye gidelim” diye eşi 43 yaşındaki Aisha’ya soruyor. Bir patlama, sadece bir kaç sokak ötede, yer sallanıyor. 

“Kamplarda, soğuk insanları öldürüyor ve yeterli yiyecek olmadığını duyuyoruz. Bu nedenle evimizde kalmayı tercih ediyoruz.”

Aisha, aktif bir çatışma bölgesinin yanında yaşamanın, IŞİD’in serseri havan toplarının tehdidi olsa bile, kampların yakınlarında Musul’dan tahminen 28 bin yerlinin toplandığı yerlerde yaşamaya tercih edilebilir olduğu konusunda ısrarcı. Burada Musul’dan yaklaşık 28 bin kişi bulunuyor ve “sınırlar içerisinde yer değiştirmiş insanlar” ya da IDPs olarak sınıflandırılıyor.   

‘HİÇBİR ŞEYİM YOK’

Kalmayı tercih eden az sayıda yerli, tezgahlardan alışveriş yapmaya parasını yettirebiliyor. Bütün birikimleri IŞİD’in sert yönetimi altında yaşadıkları iki yıldan sonra bitti. Bu sabah evinden ayrılan ve güvenli bölgeye erişmek için savaş alanı boyunca 4 kilometre yürüyen 38 yaşındaki İnşaat Mühendisi Fawzi, kameramız için boş deri cüzdanını gösteriyor.

“Bak, tam anlamıyla hiçbir şeyim yok” diye bağırıyor. “İki buçuk yıldır hiçbir gelirim yok ve her şeyimi yiyecek almak için sattım. Satacak bir şeyim kalmadığında, dükkana bile gidemedim. Sadece yaşamak için komşularımdan borç yiyecek aldım.”

O doğu Musul’dan çıkarak bölgeyi terk eden ve sopalara bağlı beyaz paçavralar taşıyan küçük grupların arasındaydı. En değerli eşyaları plastik poşetlere sıkıştırılmıştı. Bazıları ordu kamyonlarında askerlerin koruması altında idi, ancak çoğu, yaşlılar bile, yürümek zorundaydı.

Musul’da ölüm her yerde. Bölgeyi terk eden siviller ve yumurta, havlu yığını taşıyan eşeklerinde çektikleri arabalar, parçalanmış IŞİD militanlarının cesetlerinin yanından geçiyordu.

“Bu cesetleri köpeklere yemeleri ve diğer IŞİD militanlarına ders olması için atıyoruz” diyor Marwan. O bir Irak askeri.

“Çok sayıda Daeş’liyi öldürdük ve çoğunun bedenini yaktık. Ama bazılarını, teröristlerin bizi yenemeyeceğini ve onları bekleyen kaderi gösteren bir imza olarak bıraktık.”

Ters yönde, kaputunun karşısında battaniye sarılı bir ceset bulunan ve hızını artıran bir başka askeri araç yön değiştirdi, üstündeki silahlı asker bağırıyordu: “Şehit, şehit!” İşaret ettiği ölü adam bir askerdi. 

İki yılı aşkın bir süre IŞİD yönetimine katlanan Musulluların çoğu için, hayat asla normale dönmeyecek. 16 yaşındaki Tawfik, ağır toplar Aden bölgesindeki sokağında yankılanırken sakince kapıda duruyor. 2015’te Musul’da, koalisyonun IŞİD hedeflerine yönelik hava saldırısı sırasında yaralanması sonucu garip bir tutum sergiliyor.

“İlk hava saldırısında babam yaralandı ve çok fazla kan kaybetti, onu hasteye götürmeliydik” diye hatırlıyor. “Ancak sonra ben ve bir komşum onu arabaya götürdük ve orada diğer bir bomba benim kolumu koparttı.”

Bombaya araçta yakalanan Tawfik çaresizdi. Musul’daki yetersiz sağlık hizmeti, bir sonraki gün babasının ölümü, kendisi ve komşusunun kesilmiş uzuvları anlamına geliyordu. “Hepsi IŞİD’in suçu” dedi kasvetli bir biçimde, sesi duygularından sıyrılmıştı.

Pazılarından bileklerine kadar plastik kaplı platinyum çubuğu göstermek için kolunu yukarı kaldırdı.

Sokağın aşağısında, yaşlı bir kadın askerlerin kollarından çekiyor. Kadın, IŞİD militanlarıyla işbirliği yaptığı şüphesiyle götürülen oğlu hakkında bilgi almak için yalvarıyor. “Benim oğlum iyiydi, o Daeş’le birlikte değildi” diyor. “Lütfen onun nerede olduğunu bulmama yardım edin.” Askerler, acımasızca, ona yardım edemeyecekleri cevabını veriyor. 

SİVİLLERE KARIŞAN IŞİD’LİLER

SİVİL gibi görünen IŞİD işbirlikçileri Irak askerlerinin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden birisi.

“Dürüst olmak gerekirse, bu insanların IŞİD’li olup olmadıklarını bilmek bazen imkansız” dedi Feras isimli bir asker. Sivil kayıt ve tarama merkezinde kimlik kartlarıyla sıraya giren adamlarla bir takım el hareketleri yaparak konuştu. “Onları rapor eden yerli halka çok güveniyoruz.” 

Her gün tutuklamalar oluyor: diğerini bildiren Musul sakinlerinden kaçmak için geçici kayıt noktasının dışında bir kavga. 

Yüzü mavi tişörtle sarılı bir adam, bir grup asker tarafından binanın içine sürükleniyor. Onlardan biri, yolun üstündeki bir direkten gevşekçe tuttuğu bir miktar elektrik kablosunu alıyor.

Bir saatlik bir sorgudan sonra, adam dışarı çıkarılıyor ve bir Toyota’nın arkasına atılıyor. Adam kontrolsüzce titreyerek kirli tavaların bulunduğu zemine uzanıyor.

“İşte kayıt merkezi tutuklamaların çoğunun yapıldığı yer. Bu adam aileler ve sivillerle birlikte Musul’un dışına çıktı” diye açıkladı kıdemli başçavuş Ratha. 

“Sakalını tıraş etmişti, ancak aileler onu biliyordu ve onların arasında katılmadan önce silahını sakladığını görmüşlerdi. Böylece onun IŞİD’li olduğunu tespit ettiler.”

“Onun adını veri tabanımızdan kontrol ettik ve kara listemizde bulduk. Şimdi o sorgu için götürülüyor.”

Middle East Eye’den kısaltarak çeviren: Arif Koşar
Başlıklar ve ara başlıklar Evrensel’e aittir.

Evrensel'i Takip Et