Cezaevleri işkence merkezine dönüştü
Diyarbakır’da İnsan Hakları Haftası kapsamında İHD, TİHV, Türk Tabipleri Odası ve Diyarbakır Barosu cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekti.
İnsan Hakları Haftası çalışmaları kapsamında Diyarbakır’da İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türk Tabipleri Odası ve Diyarbakır Barosu cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekmek için basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı yapan İHD Cezaevi Komisyonu Üyesi Muhterem Süren Türkiye’de cezaevlerinin işkence merkezleri haline geldiğini söyledi.
OHAL ile birlikte cezaevlerindeki hak ihlallerinin arttığını söyleyen Süren, “OHAL’in cezaevlerindeki yansıması mahpusların zaten kısıtlı olan yaşamsal haklarını büyük ölçüde kaldırmıştır. Kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile birlikte mahpusların aile ve avukat görüşlerinde kısıtlama yoluna gidilmiş, ayda bir yapılan açık görüşler iki ayda bir yapılmaya başlanmış, mahpusların telefon görüşmeleri 15 güne çıkarılmış, görüşlerde hem mahpuslar hem de aile bireyleri küçük düşürücü muamelelere maruz bırakılmıştır” dedi.
Cezaevlerinde yaşam hakkının da yok sayıldığını ifade eden Süren şunları kaydetti: “Türkiye hapishaneleri, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı birer işkence mekânları haline gelmişlerdir. Sivil toplum örgütlerinin, ihlallerin ortaya çıkarılması ve kamuoyunun dikkatine sunma girişimlerine rağmen, hapishanelerin bu gerçekliği değişmemiştir. Türkiye Hapishanelerinde, halen yoğun olarak ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolâsyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır.”
FİZİKİ ŞİDDET VE ÇIPLAK ARAMA
Son çıkarılan KHK’ler ile cumhuriyet savcılarının tutukluların avukatlarıyla görüşmesini engelleyebildiği kaydeden Süren, “Hatta avukatın değişmesini bile talep edebilmektedir. Dolayısıyla cumhuriyet savcısına tutuklunun savunma hakkını gasbetme yetkisi verilmiştir. Darbe girişiminden sonra yaşanan yoğun tutuklamalar hapishanelerin kapasitesinin katbekat üstündedir. Özellikle bölge cezaevlerinden batıya yoğun sevkler ve sürgünler yaşanmasına neden olmuştur. Sürgün ve sevklerle ailelerinden binlerce kilometre uzağa gönderilen tutukluların aileleriyle görüş hakkı imkansız hale gelmiştir. Yaşanan nakillerde mahpuslar çıplak arama, fiziki şiddette maruz bırakılmıştır” dedi.
925 HASTA MAHPUSUN 323’Ü AĞIR DURUMDA
Hapishaneler ve gözaltı merkezlerinde yaşanan işkencelerin raporlaştırılmasına rağmen hükümetin gerekli adımları atmadığını ifade eden Süren şunları kaydetti: “Tespit ettiğimiz işkence iddiaları reddedilmiş, işkenceyi meşrulaştıracak açıklamalarda bulunmuşlardır. Bu tutumu kınıyor, hükümetin işkence olaylarını önlemek için etkili kanuni, idari, adli, her türlü tedbiri almakla yükümlü olduğunu, hiç bir olağanüstü halin işkenceye gerekçe olamayacağını belirtiyoruz. Diğer yandan hasta mahpusların durumu güncelliğini korumaktadır. İHD’nin son verilerine göre hapishanelerde 323 ağır hasta mahpus olmak üzere toplam 925 hasta mahpus bulunmaktadır.
Bu bağlamda: Ağır hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalı, kronik hastaların da sağlığa erişim hakkı güvence altına alınmalıdır. Tecrit kaldırılmalı ve cezaevlerinde insani yaşam standartları oluşturulmalıdır. Hapishaneler sivil toplum kuruluşlarının, bağımsız izleme kurullarının, Barolar, İHD, THİV, TTB gibi kuruluşların denetimine açık hale getirilmeli, bağımsız ulusal önleme mekanizması kurulmalıdır. Yaşanan hak ihlalleriyle ilgili etkili bir soruşturma yapılarak ihmal ve sorumluluğu olanlar hakkında cezai yaptırımların uygulanmasını talep ediyoruz.” (Diyarbakır/EVRENSEL)