Nobel Bilim Ödülleri ve kadın
Bilim ödülü alan kadınların sayısı neden az? Fen Lisesi öğrencisi Meryem Bilgin bu sorunun cevabını sorguluyor.
Meryem BİLGİN
İMKB Fen Lisesi Öğrencisi/Adana
Akademisyenler son aylarda Nobel Ödülleri verilirken hangi kriterlerin öne çıktığına dair tartışma sürdürüyorlar. Etnik köken ve cinsiyetin bir ayrımcılık noktası olarak öne çıktığını öne süren bir çok akademisyen var.
BİLİM ÖDÜLÜ ALAN KADIN SAYISI ÇOK AZ
Bilim kadınlarının erkek adaylarla eşit koşullarda değerlendirmeye alınıp alınmadığını tartışması daha fazla gündemde. Bu tartışmalara katkı sunmak için istatiksel bilgilere göre akademisyenlerin haklılık payına bakabiliriz. Kimya alanında şimdiye dek Nobel Ödülü alan 171 insandan 4’ü tıp alanında ödül alan 211 insandan 12’si, edebiyat alanında 112 kişiden 15’i, fizik alanına bakacak olursak 203 kişiden yalnızca 2’si kadın. Bunları göz önünde bulunduracak olursak Nobel Ödüllerinde erkek adayların kadınlardan daha çok ödüle ‘layık görüldüğü’ öne çıkıyor. Ancak bir çok akademisyen ise burada etkili olan faktörlerde erkek adaylara daha fazla şans tanındığı ve aynı zamanda eğitim sisteminde erkek ve kadınların eşit haklara sahip olmadığını gördüğünü belirtiyor.
AVRUPALILAR BİR ADIM ÖNDE, PEKİ NEDEN?
Ödüllerde bir diğer göze çarpan durum ise Avrupa kökenli bilim insanlarının daha çok ödüle layık görüldüğü. Live Science bilim haber sitesinde yayınlanan makalesinde Matthew Francis, değerlendirmelerdeki bu taraflılığın kadınlar ve azınlıkların dışlanması anlamına geldiğini ve bunun oldukça büyük bir soruna işaret ettiğini öne sürüyor.
HEP KADINLAR YÜZÜNDEN
Türkiye’de ise göğüs hastalıkları uzmanı olan Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta düşünce yazısında olaya hangi açıdan baktığını şu cümlelerle belirterek suçu kadınlara attı. “Mesele kadınların başının altından çıkıyor olmalı. Çünkü çevremden biliyorum, bilimle uğraşan kadınlar kendilerine bilim adamı değil ‘bilim kadını’ densin istiyorlar. “ Bu sözler aynı zamanda Türkiye’de bilim ve kadının nasıl anıldığı konusunda ipucu veriyor. Her konuda olduğu gibi bilimde de kadınlar geri planda bırakılıyor. Bilim evrenseldir; dili, dini, cinsiyeti yoktur. Bilim insanı tabirini kullanmak varken bilim adamı demek niye? Hem bu konuda hem de Nobel Ödülleri değerlendirmelerine akademisyenlerin söylemlerinin doğru ve haklı olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bunlarda etkili olan unsurlardan biri ise şudur: Tarih boyunca kadınlar bilim insanı olmakta zorluk çekmiştir. Çünkü bilime ve bilim insanı olmaya giden yol daima cinsiyete, yaşanılan yere bağlı olmuştur. Eğer daha demokrat ailede doğmuşsanız, okuma yazma ve bilgi birikimi sahibi öğrenebilirsiniz. Bunun için sizi desteklerler. Fakat tam tersi bir ailede doğmuşsanız “sen kadınsın otur oturduğun yerde bilim, bilgi okumak senin neyine” sözlerine maruz kalabilirsiniz.
KADINLAR DAHA FAZLA MÜCADELE ETMELİ
Genel olarak bugünün egemen anlayışının kabul görüldüğü toplumlarda kadınlar evlenir, ev işi yapar, çocuk bakar. Bundan başka işi yoktur gözüyle bakılır. Yer yer kadınların haklar kazandıkları ülkelerde durum değişebilse de hâlâ günümüzde egemen olan zihniyet budur. Bu zihniyeti tamamen ortadan kaldırmak için kadınlar, korkmadan, yorulmadan ilerlemeyi, bilimi seçmeli şimdi kirli zihinlere kadını erkekle eşit saymayan düzene gösterene kadar savaşmalı. Elinden alınmak istenenleri sımsıkı tutmalı ve asla bırakmamalı. Kendi gücünün farkına varmalı çünkü bilimin kadına, daha fazla kadına ihtiyacı var.