Esnaf: Bu kredi ancak 1-2 ay nefes aldırır
Ayazda saatlerce faizsiz kredi alabilmek için bekleyen esnafla 50 bin TL'lik KOSGEB kredisini konuştuk.
Fırat TURGUT
İstanbul
İkitelli Organize Sanayi Bölgesi içerisindeki bina önünde yüzlerce insan bulunuyor. Binanın giriş kapısı neredeyse gözükmeyecek kadar kalabalık. Bina önünde bekleyenlerden biri yanındakine dönüp “Bir bu kadar da içeride vardır ha”, diğeri de “Onlar kendilerini kurtardılar” diyor. Orta yaşlı adamın “Kurtardılar” demesi, içeridekilerin işlerinin hallolduğu anlamına gelmiyor. Adam “Kurtardılar” derken, dışarıdaki dondurucu soğuğu kastediyor. Buz gibi bir havada yüzlerce insan KOSGEB binası önünde (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) 1 yıl sonra geri ödeme şartıyla faizsiz kredi alabilmek için bekliyor.
Nalbur dükkanı bulunan inşaat malzemeleri alıp satan Serdar Tunç, bina önünde bekleyenlerden biri. “Sabaha karşı 3.5’de kalktım. Dükkana gidip evrakları aldım öyle geldim. 2-3 saat de burada bekledikten sonra evrakları verdim. Hâlâ da bekliyorum. Evrakların kayıt altına alınıp alınmadığı belli değil. İnternetten takip edelim diyoruz ama sistem de çökmüş girilmiyor. Şimdi gece saat 12’ye kadar işlemler oldu oldu. Olmazsa o kadar uğraş boşuna gidecek. 300-400 lira para da gitti” diyor.
GECE GELİP BEKLEYENLER OLDU
Başvurular için konulan süre 3 gün. Tunç bundan şikayet ediyor: “3 gün içerisinde herkes borcunu harcını ödeyecek. Faaliyet belgelerini, imza sirkülerini getirecek. 10 gün daha uzasa böyle rezillik olmaz. İçeride bazen kavga çıkıyor. Gece 1-2’de buraya gelenler var. Daha açılmadan geliyor. Açılana kadar bekliyor.”
Görüştüğümüz tüm esnaflar “ihtiyaç” diyor. Serdar Tunç da aynı gerekçeyle başvurduğunu söylüyor: “Vergiler, doların yükselişi. Bu şekilde gitmiyor artık. İhtiyacım olduğu için bu krediye başvurdum. Buradaki gördüğün insanların hepsi de öyle. Piyasa zaten sıkıntılı, dolar da yükseldi. Esnaf zor durumda. Biraz rahatlamak için başvurduk ama nasip.” Peki 50 bin liralık faizsiz kredi esnafın durumuna çözüm olabilir mi? “En azından bir süre rahatlatır” diyor Serdar Tunç.
ESNAFIN CEBİNDE PARASI KALMADI
Sıranın dışında bekliyor Tugay Koç. Bir taraftan sorularımıza yanıt verirken, diğer taraftan nefesiyle ellerini ısıtmaya çalışıyor. “En azından 10-15 gün verilmesi lazımdı” diyor, hemen ardından da kalabalığı gösterip ekliyor: “Küçük esnafa desteği de rezil bir hale getirdiler.” İSTOÇ’ta deri işi yaptığını söyleyen Koç da “Herkes borçlu. Rahatlamak amacıyla başvuruyor. Kredi kartı borcu vergi borcu, şu borcu, bu borcu. Rahatlamak istiyoruz artık. Geri ödemesi de uygun oluyor. Hem bir sene öteliyorsun, hem faizi yok” diyor.
Esnafın durumunun iç açıcı olmadığını söylüyor Koç: “Cebinde parası yok ki. Eve götürecek ekmek parası yok. Millet biraz rahatlamak istiyor ama zor yani. Bir de 15 bin kişiyle sınırlandırmışlar. Kaç bin kişi müracaat etmiştir? Destek veriyorsan bari küçük esnafın hepsine destek ver.”
Koç “Aslına bakılırsa çok büyük bir para değil. Anca 1-2 ay bir nefes aldırır. Sonra bu krediyi nasıl ödeyeceğimizi düşüneceğiz” diyor.
İHTİYAÇ OLMAZSA NE İŞİMİZ VAR BURADA?
Mehmet Kalın’ın ise bir giyim mağazası var. “İhtiyaç için başvurdum” diyor ve başlıyor anlatmaya: “İş yapamıyoruz. Ödemelerimiz var, kredilerimiz var. Çocuklarım üniversiteye gidiyor. Yoksa krediye başvurmanın bir anlamı yok ki. Bankadan kredi çeksen dünya kadar faiz ödeyeceksin. Millet o faizi vermemek için buna başvuruyor. Belki işler düzelir. İşler düzelene kadar o faizsiz parayı kullanalım diyoruz. Benim param olsa bu soğukta ne işim var ki? Bugün 15 bin lira ödeme yapmam lazım ama cebimdeki para 5 bin lira. Dün de burada bekliyordum. Sabahtan 4’e kadar bekledim. Bacaklarım soğuktan dondu. Parmaklarım simsiyah oldu. Eğer ihtiyacım olmazsa, kendimi döndürebilsem ‘lanet olsun’ deyip bu parayı almayacağım. Belki de bu insanların çoğu bu parayı alamayacak. Bu resmen insanlara zulümdür. Esnafa yardım ediyorsan araştıracaksın, borcun var mı kaçağın var mı? Yoksa gel bu parayı al git diyeceksin. Eğer buradakilerin işleri güzel olsaydı hiçbiri buraya gelmezdi. Başvuran binlerce insandan yarısı alıp yarısı alamayacak. Yarısı da bu soğukta beklemekten hastalanıp doktora gidecek.”
Mehmet Kalın yanımızdan ayrılıp kalabalığa karışmadan önce, kalabalık arasında dolaşarak bu soğukta ekmeğini çıkarmaya çalışan Milli Piyango bileti satıcısının yanına gidiyor. Bir bilet aldıktan sonra dönüp “50 bin lira bizi götürmez ama belki buradan bir şey çıkar” diyor.
1 SENEDEN SONRA ALLAH BÜYÜK
Hasan Yaman’ın ise çiğ köfte dükkanı var. “Devlet böyle bir imkan sağlayınca ben de başvurdum” diyor. Yaman birçok esnafın aksine “Bu para benim kuru gıdama ve yeşillik grubuma gidecek. Bu para benim işimi iyi görür. Bu parayı alırsam Allah’a şükür bir sene beni ayakta tutar” diyor. Peki ya bir sene sonra? “O zaman da Allah büyüktür” diyor Yaman. Yaman ayrıca kapıda kuyrukta bekleyenlerin çoğunun aslında ihtiyacı olmadığını iddia ediyor. “Bizim gibi başvuranlar yüz kişide ondur” diyor. Niçin başvursunlar ki bu krediye. Üstelik saatlerce soğukta beklemeye rağmen? “E, faizsiz bir kredi var. İşine geliyor” diyor.