25 Aralık 2016 06:14

Ahmet Aslan ve Kemal Dinç'ten yeni albüm: DUO

Şerif KARATAŞ

Daha önce Kemal Dinç’in “Geleneksel Yorumlar” adlı kilise akustiğinde canlı kaydettiği albümünün ardından bu kez ikili, tiyatro salonunda geleneksel ezgileri farklı enstrümanlar eşliğinde canlı olarak kaydediyor. Bu yönüyle de bir ilki gerçekleştirmiş olacaklar. Kalan Müzik etiketiyle DVD olarak müzikseverlerin karşısına çıkacak olan albüm, Yunus Emre’den, Pir Sultan’a, Şah Hatayi’den Seyrani’ye kadar uzanan geniş bir repertuvardan oluşuyor.

YUNUS EMRE, PİR SULTAN, ŞAH HATAYİ...

Albümün konseptine ilişkin sorumuza Kemal Dinç şu ifadelerle yanıt veriyor: “Albüm geleneksel eserlerden oluşuyor. Buradaki farklılık, bize ait yorumlar. Eserleri farklı bir üslup ve farklı enstrümanlarla yorumlamak, bu eserleri hâlâ güncel kılabiliyor. Bugünkü Türkiye’nin konumunu, üstyapının altyapıyla olan çatışmalarını, hâlâ Yunus Emre’nin, Pir Sultan’ın rubailerinin içeriğinde bulmak mümkün.Ve bugüne dair nüanslar taşıdığı için biz de bu eserlerden bir derleme kaydettik.” Okudukları geleneksel ezgilerin albüme taşınması konusunda Dinç, “Bunları uzun zamandır, çalıp söylüyorduk. Şimdi dinleyici ile paylaşıyoruz. Bazı eserler ise sahne üzerinde kayıt esnasında oluştu” diyor. 

Söz alan Ahmet Aslan da şunları söylüyor: “Eserler de bize kendiliğinden yol gösteriyor. Ruhsal yapınla beraber kendini toparlayıp, bir şekilde söylüyorsun. Enstrümanlarımız için Süleyman Usta (Kartal’daki Dutar Sazevi’nin ustası Süleyman Aslan’ı kastediyor) kahrımızı çekiyor. Gerek benim gerek de Kemal’in, Süleyman Usta ile komünal bir alışverişi var. Fikirlerimizi rapor edip veriyoruz Süleyman Ustaya. O da mümkün oldukça enstrümanı güncelliyor. O enstrümanlar da bize yol gösteriyor. Bunlar da bizi farklı arayışlara götürüyor.”

‘HİSSETTİĞİMİZ MOTİFLERİ EZGİLERE EKLEDİK’

Kemal Dinç, albümde yaptıklarını şu ifadeyle özetliyor: “Ana temanın dışında hissettiğimiz motifleri de ezgilere ilave ettik.” Dinç albümle ilgili bilgiler de veriyor: “Albüm ‘Duo’ olarak çıkacak. Ama misafirlerimiz de var. Piyanist Antonis Anissegos, sesiyle bize katılan Yadigar Deniz ve Erdal Erzincan. Albümü bir nebze de farklı kılan bu.” 

‘KEŞKE GÜNCELLİĞİNİ YİTİRSELERDİ’

Geleneksel ezgilerin neden güncelliğini koruduğunu ve neden geleneksel ezgileri yorumladıklarına dair sorumuza Kemal Dinç’ten yanıt geliyor: “Keşke güncelliğini yitirselerdi, biz de farklı şeyler söyleyip farklı şeyleri anlatıyor olabilseydik. Daha önce ‘Denemeler’ adlı çalışmalarımda insan psikolojisinden, edebiyattan ve beşeri ruhun parçalanmasından yola çıkarak, temalar işledim. Ama bu Türkiye’de henüz vücut bulmuyor. Zira, Türkiye insanının güncel sıkıntıları yaşamın en temel sorunu: Sadece insan hakkı ve özgürlük. Bunun kadar doğal bir şey var mı? Ama öyle olmuyor. Şu an insanların kimlik sorunu var. Bu sorun neden çözülemiyor? Yöneticilerin daima elinde tutukları sihirli bir değneği var. İktidarlar tehlike hissettikleri anda milliyetçilik ve ırkçılığın değneğini kullanıyor. Bu sebeple yığınlar bir anda hokkabaz sihriyle büyüleniyor. Her taraf ‘Tek dil, tek din, tek ırk’a bulanıveriyor. Bugün de durum bundan ibaret. Tüm bu kargaşadan sanat da olumlu veya olumsuz etkileniyor.”

‘ZOR BİR TARAFI İLE UĞRAŞIYORUZ’

Ahmet Aslan, geleneksel ezgileri yorumlayıp, “işin kolaycılığına kaçtığı” yönündeki eleştirilere ve iddialara ilişkin şu şekilde yanıt veriyor: “İşin kolayına kaçanlar biz olalım. Ama o zor olanı da işlesinler, biz onu da işleyelim. Sorun değil. Fakat, kendi dönemleri içinde kendi kültürüyle dahi bütünleşmeden onu hazmetmeden yeni bir şeye gidemezsiniz. Zaten oradan öğrenip geliyorsun. Zor bir tarafı ile uğraşıyoruz. Süleyman Usta ile enstrümanlarla zor bir işle uğraşıyoruz. Çünkü, müziğin, enstrümanın güncellenmesi için başka soundlar eklemek gerekir...”

‘MÜZİK TRAVMAYA İYİ GELİR’

Ülkenin içinde bulunduğu koşullarda müziğin işlevine dair sorumuza Ahmet Aslan, “Toplumun şu an yaşadığı şey zaten müziğimizden ayrı bir şey değil. Eğlenceye dair bir müzik yapmıyoruz. Çok büyük konuşmayayım. Şu an icra ettiğimiz müzikte çok aykırı bir durum görmüyorum. Bir eğlence ve dans müziği varsa bu abes kaçabilir” ifadeleriyle yanıt veriyor.

Müziğin insanların travmalarına iyi geleceğini düşünen Kemal Dinç şöyle devam ediyor: “İnsanlar müziğe ihtiyaç duyuyor. Müziğin insanın yaşanmışlığının üzerinde etkileri oldukça fazla. İfade edemediği ruhani yönlerini müzik ile telafi etmeye çalışabiliyor. Sosyal mesajlar veren sözel müzikten bahsediyoruz.”

‘BAZEN BULUŞAN GÖL, BAZEN DE AYRIŞAN GÖL OLUYORUZ’

Kemal Dinç ve Ahmet Aslana’a birlikteliklerine ilişkin soru soruyoruz. Kemal Dinç’in yanıtı şöyle oluyor: “Bazen yollarımız kesişiyor. Bu albümde çok uzun yıllardır birlikte paylaştığımız, evimizde, sohbetlerimizde, yollarda çalıp söylediğimiz müziği kaydetme gereğini duyumsadık. Kayıtlarda doğal bir akış ile çalıştık. Uzunca bir zaman tanışıyoruz. Onun da getirdiği ruhdaşlık, duygudaşlık var. Keza Erdal Erzincan’da da öyle oldu. Televizyon programları dışında ilk kez kayıt yaptık. Muhabbetle başladık, çalıp söyledik. Hal böyle olunca bütün müzisyen arkadaşlarla karşılıklı bir duygu alışverişi gerçekleşti. Hemen akabinde kayıt aldık.” Ahmet Aslan’da şunları söylüyor: “Bu projedir. Zaman zaman solo çalışmalarımız oluyor. Bazı noktalarda birleştiğimiz duo konserlerimiz oluyor. İleride bu olduğunda insanlar yanlış bir noktaya gitmesin. 20 yıldır birlikte çalışıyoruz. Bazen duo yapıyoruz bazen de ayrı çalışıyoruz. Bazen buluşan göl, bazen de ayrışan göl oluyoruz.”

‘BÜYÜTÜLMÜŞ STÜDYO OLUŞTURUYORUZ’

Neden stüdyo dışında kayıt yapmayı tercih ettiklerini ve yaşadıkları zorluklara dair sorumuza Ahmet Aslan şu sözlerle yanıt veriyor: “Zorluğu kayıt esnasında yaşıyoruz. Türkiye’de şuan böyle bir kayıt tekniği yok. Stüdyonun dışında olduğu için araç gereç bazında ne kullanılabilir noktasında sıkıntılar yaşıyoruz. Stüdyodaki sıkıntımız şu: Kapalı bir oda, sound geniş durmuyor. Stüdyo dışında çalışmanın koşulları bizim için daha uygun. Bir nevi büyütülmüş bir stüdyo oluşturuyoruz. Aralarındaki fark ise; stüdyoda çaldığı soundu direk olabiliyorsun, burada ise sound biraz daha geniş duruyor.”
Stüdyo dışında kayıtların devamı olup olmayacağını dair sorumuza Kemal Dinç’ten yanıt geliyor: “Düşündüğümüz projeler var. Çalıp söyleme, konser formatının dışında yeni bir proje gündemimizde. Senaryo ve müziklerini yazıp yönettiğim ‘Anadolu’nun Yüzleri’ adında müzikal bir anlatı. Provalara başladık. Şubat’tan itibaren Avrupa ve Türkiye’de turnelere başlıyoruz. Anadolu’da bilinmezlikten günümüz ’68 kuşağına kadar belli yüzleri, karakterleri alacağız. Toplumun önde gelenleri, ya da belli söylencesi, şiirleri olan
Ozanlar, aynı paralelliği taşıyan padişahlar, yöneticiler, Bunlar hangi zamanları paylaştılar, nerede kesiştiler, nerede ayrıştılar, diye bir müzikal oyun düşünüyoruz.”

‘NEDEN SORUSUNU SORALIM’

Sohbetimizi bitirirken Kemal Dinç, Türkiye’nin içinden geçtiği dönemi de işaret ederek, gerilim ve huzursuzluğa dikkat çekiyor. Yaşadıklarımızı anlamamız için ‘Neden’ sorusunu herkesin sorması gerektiğini söyleyen Dinç, “Neden sorusuna bir cevabınız olduğu kadar gerçekçi çözümler üretebileceğiz” diyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et