Milli Sanatta 2016
C. Hakkı Zariç 2016 yılında sanat ve edebiyat alanındaki baskıları ve saldırıları yazdı.
C. Hakkı ZARİÇ
Milli Güvenlik Kurulunca “devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara mensubiyeti veya iltisakı, yahut bunlarla irtibatı olabileceği yolunda yapılan değerlendirme neticesinde” eli genişledi iktidarın. Öncesi yok mu? Olmaz mı?
Darbe teşebbüsünü fırsata çevirmekte bir an bile tereddüt etmeyen iktidar, “milli seferberlik” çağrısı öncesinde Kanun Hükmünde Kararnameler ile varlığını pekiştirmek için kolları sıvadı. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra başlayan “olağanüstü” süreç, 1 Kasım 2015 seçimleriyle devam etti. 2016’ya girerken zaten “olağanüstü” hal yaşamadığımızı kim iddia edebilir?
Seçim meydanlarında, açılışlarda, mitinglerde devşirme “sanatçı”lar boy göstermeye devam etti ama bu defa biraz daha gerine gerine çıktılar sahneye. Birer “bilirkişi” edasıyla önlerine konulan “piskevit”i kemirirken, bir sonraki projelerinde Kültür Bakanlığı fonundan ne kadar para alacaklarını hesaplıyorlardı kuşkusuz.
Füsun Demirel, “Gerilla annesini oynamak istiyorum,” dediğinde yer yerinden oynadı. 2016 yılı Mart ayı sonlarıydı. Linç edildi mi Füsun Demirel? Amenna! Geri çekilip azıcık dinlendi ve geri döndü mü sahneye? Kesin. Ragıp Yavuz, 1 Ağustos’ta İBB Şehir Tiyatroları’ndaki görevinden uzaklaştırıldı. Darbe girişimine destek verdiği iddia edilen meslektaşlarıyla FETÖ’cü ilan edilip açığa alındıklarında “Sosyalistleri kandırmak zordur,” açıklamasını yapmıştı. Ne demişti Sevinç Erbulak bu mesele üzerine? “Sanat korkakların işi değildir.” Eren Aysan, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nde dramaturg olarak görev yapıyordu ve KHK ile açığa alındıysa da sonradan “görevine iade edildi”.
Aralık 2016 ilk haftasını doldurmamıştı. Yeni evli çiftlere armağan ettiği kitapta Pamukkale Belediyesi ne yazmıştı? “Bale şeytan ocağı, tiyatro ve sinema şeytan yuvasıdır.”
Devlet Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik, 2016 sezonunda ‘milli-manevi duyguları pekiştirmek için’ sadece yerli oyunları programa alacaklarını açıklamamış mıydı? Sahi bunların bir Hırvatistan gezisi vardı, festival miydi yoksa o? Hani UNESCO’nun desteklediği, fena milli.
HK ile açığa alınan ya da meslekten men edilen öğretmenler arasında nice yazar, şair vardı. Fırsat bu fırsat deyip hepsini milli güvenlik için bir aykırı unsur haline getiriverdi iktidar. Bir gecede kapının önüne koyduğu onca öğretmenin az bir kısmı sonradan göreve döndü.
Milli hassasiyet nedeniyle İzmir Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde Fazıl Say’ın konserine satırlı saldırı düzenleyen uyuşturucudan sabıkalı Ekrem Y. polisteki sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Milli şiddet parkta spor yapan kadınlara kadar yansıyınca şaşırmadı kimse.
“Barış İçin Akademisyenler” tutuklanıp yargılanırken, “Barış İçin Edebiyatçılar”ın okullara girmesi yasaklandı. Bildiriye imza atan herkes gazetelerde sayfa sayfa ifşa edildi ve Milli Eğitim imzacı herhangi bir edebiyatçının okula alınmaması için bütün yetkilerini kullandı.
Onca duyarlı sanat çevresi kayyım atanan belediyelerde kültür sanat faaliyetlerinin neden askıya alındığını, festivallerin neden kaldırıldığını, tiyatronun ya da şiirin neden bu kadar geriye itildiğini merak etti mi, bilmiyorum.
Antalya Film Festivali’ne sansürü yakıştıranların insan içine çıkamadıklarına ne demeli?
Onbinlerce yıllık insanlık mirasını kendi mirası kabul eden Evrensel Kültür’ün, 25 yıllık yayın hayatına KHK ile son verdirilirken yine aynı gerekçeler geçerliydi. Özgürlük Dünyası ve Tiroj dergileri de bu yıkımdan payına düşeni aldı. Yayın ilkesi olarak “sosyalist kültür, sanat, edebiyat” dergisi olma iddiasını 25 yıl sürdüren Evrensel Kültür’ün son sayısını Ayrıntı Dergi içerik olarak tümüyle yayınladı. Dayanışma vicdanının KHK’den daha güçlü olduğunu kim inkâr edebilir?
Bu yılki TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı tutuklu gazeteci ve yazarlar için eylem alanı oldu. Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, Turhan Günay gibi isimler,tutukluluk hallerinden dolayı fuara katılamasalar da meslektaşları onları yalnız bırakmadı. Ayrıca Aslı ve Necmiye için Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde her pazartesi ve cuma günü özgürlük nöbeti tutulmaya devam ediyor.
Kapatılan yüzlerce dernek arasında Kürt Yazarlar Derneği’nin de olması manidardı, evet. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın Yıldız Sarayı Dış Karakol binasındaki merkezinin kapısına duvar örüldüğünü nasıl unuturuz.
Emek Sahnesi için diz kırıp el ovuşturanlar bir yana, resim ve heykelde sansür ve tahammülsüzlüğün yeni boyutlarını yaşadık. Ceddine sahip çıkan dindar ve kindar nesil içki içiliyor gerekçesiyle galerilere, atalarımızı küçük düşürüyor gerekçesiyle heykel sergilerine saldırırken cezasızlığın yeni biçimleriyle yüzleştik.
Rus Büyükelçi Andrey Karlov, 19 Aralık akşamı Ankara Çankaya’da bir sergi açılışı sırasında sırtından vurularak öldürüldü. Skandal sıradana yenik düştü.[RTF bookmark start: _GoBack][RTF bookmark end: _GoBack]
Efendim buradan Dario Fo, Vedat Türkali, Leonard Cohen ve daha nicelerine, Nobel’i terse yatıran Bob Dylan’a, tutuklu yazar ve gazetecilere ayrıca selam olsun!
“Yeni e” kültür, sanat ve edebiyat dergisi “eee, nerede kalmıştık?” sorusuyla yayın hayatımızda. Yolu uzun, okuru bol olsun!