Dert bir değil binbir
Özer Akdemir
‘YANIK ÜLKE’ ASIL ŞİMDİ YANDI
İşte bu sorunun çözümü için birbiri ardı sıra kurulmaya başlayan tehlikeli atık bertaraf tesisleri çok önemli bir çevresel sorunu da beraberinde getirdi. Bertarafı son derece güç ve tehlikeli olan bu atıkların yakılması sırasında meydana çıkan dioksin ve furan gazları son derece kanserojendi. Ayrıca bu atıkların gömülmesi de dikkatli, titizlikle yapılması gereken bir işlemi gerektiriyordu. Atıkların yer altı sularına sızmaması için gerekli yalıtım, plastik örtü ve diğer teknikler titizlikle uygulanmalıydı. Kula yakınlarında sürdürülebilir atık yönetimi adıyla faaliyete başlayan Süreko Atık Bertaraf Tesisleri daha bir yıl geçmeden yöre halkını canından bezdirdi. Kokudan dışarı çıkamadıkların, ürünlerinin kuruduğunu ileri süren tesislerin yakınlarındaki Esenyazı köylüleri, traktörlerle Kula merkeze inerek eylem yaptılar. Ellerindeki şişede bulunan kahverengi sıvının çeşmelerinden akan su olduğunu söyleyen Kulalılar, tesislerin yer altı sularını kirlettiğini bu nedenle birçok kuyularının da kapatıldığını söylüyorlardı. Manisa’nın Kula ilçesi Anadolu’nun en son sönen volkanları nedeniyle “Yanık Ülke” olarak da biliniyordu. Verimli tarım arazilerinin üzerine yapılan atık bertaraf tesisleri 11 ilin tehlikeli, endüstriyel ve tıbbi atıklarını kabul ederken, 238 hektarlık bir alanda, 350 bin ton/yıl kapasiteye sahip tesislerden sonra “Yanık ülke asıl şimdi yandı” yorumlarına muhatap oldu.
Kula yakınlarındaki köylere EGEÇEP’in örgütlediği köy toplantılarına giderek bu tesislerin yaratacağı risklerle ilgili bilgiler veren Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, dünyanın birçok yerindeki benzer tesislerde yapılan bilimsel araştırmalarda ortayla çıkan bilgileri aktararak, “Geleceğiniz ipotek altında. Bilimsel verilen bu ve benzeri tesisin kanserleri, bebek düşüklerini, anomali doğumları arttırdığını ortaya koyuyor. Size buralarda çalışma vaat ediliyor. Tercih sizin, ‘ya para kazanmayı seçecek ve çocuklarınızın kanser olduğunu göreceksiniz ya da buna karşı çıkacaksınız” diyordu.
VE DİĞERLERİ
Bunların dışında son bir yıl içerisinde;
2/B Yasası ile ormanların yerleşime açılması ve işgal edilen ormanlık alanların yasal statüye kavuşturulmasının önü açıldı.
Kentsel Dönüşüm yasası ile yoksul emekçi semtlerindeki halkın barınma hakları elinden alınmak, bu alanların da rantiyeye açılması söz konusu.
Bergama yakınlarındaki 2000 yıllık Allianoi Antik kenti Yortanlı Barajının suları altına gömüldü. Hasankeyf’in de Ilısu Barajının sularına teslim edilmesi tehlikesi hâlâ devam ediyor. Ödemişteki Neikeia antik kentine ilçe çöplüğü yapılmak isteniyor. Kyme antik kentinin üzerinde ise şu an demir çelik fabrikaları, liman işletmeleri ve fabrika cürufları yükseliyor. Tıpkı Biga yakınlarındaki Parion antik kenti gibi kültürel miraslarımız sanayinin doymak bilmez iştahına kurban ediliyor.
Balık çiftlikleri yarattıkları kirlilikle kıyıları mahvederken, antibiyotik verilmiş balıkların tüketimi sağlığı tehdit ediyorlar. Tıpkı GDO’lu besinler, tohumlar gibi…
“Çevrecinin daniskası” bir başbakanın ülkesinde çevre adına saydığımız bu konular buzdağının görünen yüzü aslında. Daha sayamadığımız onlarca sorun canlı yaşamı, yaşam alanlarını ve yaratılan tüm değerleri tehdit ediyor. Sermaye sisteminin doymak bilmez hırsı ve bu sistemi ayakta tuttukça, besledikçe kendisi de ayakta kalacak olan siyasi iktidarlar için.
KÜTAHYANIN PINARLARI
Şimdi benzer bir tesis de Kütahya Tavşanlı İlçesi Çobanköy yakınlarında kurulmak isteniyor. Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) tarafından kurulmak istenen tesislerde Türkiye’nin dört bir yanından gelecek kimyasal atıklar yakılarak imha edilecek. Çobanköylüler bu tesislerin kendi topraklarına kurulmasına izin vermeyeceklerini söylüyorlar. Çeşitli eylemler gerçekleştiren Çobanköylüler, bu tür tesislerdeki denetiminin ülkemizde yapılamayacağını dile getiriyorlar. Çobanköylüler yakınlarında bulunan Eti Gümüş Tesislerindeki siyanür sızıntısını ve sonrasında resmi yetkililerin açıklamalarını örnek olarak veriyorlar.
Kütahya’nın Şaphane İlçesinde yerleşim yerleri, resmi lojmanlar ve okulların bulunduğu bir vadinin orta yerine asit fabrikası yapılmak isteniyor. Kükürtten sülfirik asit üretimine başlayan tesisleri Şaphaneliler korku tüneline benzetiyor. Ormanlarla, meyve bahçeleri ile dolu ilçenin ortasındaki asit fabrikası ilçenin doğasını, kültürünü, yaşamını tehdit ediyor. Kütahya’nın pınarları adeta zehir akıtıyorlar. Balıkesir Dursunbeyli İlçesi ise tehlikeli atık bertaraf tesisi yapılmak istenen yerlerden birisi.
BİTTİ
evrensel.net
Evrensel'i Takip Et