Umut da bitmez, ekoloji mücadelesi de
Özer Akdemir 2016'nın ekoloji gündemini derledi.
2016’nın son ayları çevre haberleri açısından yine yoğun bir gündeme sahipti. 2017’ye, OHAL’in ağır baskılarının ve her geçen gün artan şiddet sarmalının yol açtığı karamsar tabloya rağmen güzel bir geleceğe dair umudun korunduğu, ekoloji mücadelesinin hiç bitmeyeceğini gösteren örneklerle girildi.
HER DEVRİN KORUNANI KOZA ALTIN ŞİRKETİ
KASIM 2016: İstanbul-Çanakkale Otoyol Projesi’nin binlerce sayfayı bulan ÇED raporunda yer alan bir ifade ülkede yıllardır tartışılan ÇED gerçeğinin bir başka örneği oldu. Kasım 2016’nın ilk günlerinde yer alan habere göre ÇED raporunda, proje çevresindeki korunması gereken alanlardan bahsedilirken yüzlerce kilometre ötedeki bir milli park, projenin üç kilometre ötesinde olarak gösterilmişti! Çanakkale Savaşlarının geçtiği alanlardan Bolayır Yıldız Tabyası da bu ÇED raporundaki bilgilere göre tam otoyolun ortasında kalıyordu.
12-13 yıl süren AKP-FETÖ ortaklığı sürecinde en çok palazlanan şirketler arasındaki KOZA Altınla ilgili iki değişik haber 2016’nın son aylarında gündeme geldi. Gülen Cemaatine yakınlığı ile bilinen İpek ailesinden alınıp FETÖ operasyonları sürecinde TMSF’ye devredilen Koza Altın Şirketi, kayyım atanması süreci gibi kısa bir geçiş dönemi dışında en çok kollanan-korunan şirketlerden birisi idi. TMSF’ye devredildikten sonra şirketin yine eskisi gibi korunup kollandığı şirketin iki işletmesine daha çevre izni ve lisans belgesi verilmesi ile gün yüzüne çıktı. Şirkete yönelik bu koruyup-kollama sadece izinlerle kalmadı. Daha önce çıkarılan vergi affına dayanılarak, AKP-FETÖ çatışması sürecinde şirkete kesilen 900 milyon TL’ye yakın cezanın 833 milyon 737 bin 760 TL’si affedildi!.
İZMİR’İN EKOLOJİ GÜNDEMİ
Çevre düzeni ve imar planlarında “tarım ve orman alanı” olarak geçen Çerkezköy-Silivri arası ile Tekirdağ Vize yakınlarındaki iki bölge’nin “Enerji Üretim Alanı” ilan edilerek termik santraller yapılması çalışmalarının yankısı İstanbul’dan da duyuldu. Ekoloji örgütleri tüm dünyanın fosil yakıtlardan vazgeçtiği bir süreçte, büyük ekolojik maliyetleri olan bu projelere karşı harekete geçtiler.
2016’nın son aylarında ise ekoloji gündemi İzmir’lilerin daha çok Basmane Çukuru denilen eski garaj alanı ve Kültürpark’a yönelik yeni projelere karşı mücadelesi ile geçti. 18 yıldır yılan hikayesine dönen Basmane Çukuru’nun AKP’ye yakınlığı “aşk” derecesine varan Sancak Grubunun Folkart inşaatına verilmesi sonrası ortaya konan gökdelen projeleri İzmirlileri isyan ettirdi. İzmirliler projelere ‘kentin göbeğinde kazıklar’ ve “İzmir’in mezar taşları” yorumları yaptılar. Kültürpark’ın yeni bir proje ile inşaat alanı haline getirilmek istenmesi ile eş zamanlı olan Folkart gökdelenleri projesi, gökdelenlere yüzde 30’u İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) hizmet birimleri olması şartı ile izin veren İBB’nin bu tutumuna tepkileri de beraberinde getirdi. İzmir’deki birçok meslek ve ekoloji örgütleri kurdukları Kültürpark Platformu ile hem Basmane’ye yapılmak istenen Folkart gökdelenlerinin hem de Yeni Kültürpark projesinin geri çekilmesine dönük kampanyalar örgütlediler.
RES’LERİN BU TEHLİKESİ İLK KEZ GÖRÜLDÜ
ARALIK 2016: 2016’nın son ayında iki haber diğerlerine oranla daha çok kamuoyu tarafından tartışıldı. Bunlardan birisi yıllardır “temiz-yenilenebilir enerji” cümleleri ile adeta pazarlanan rüzgar enerji santrallerinin (RES) şimdiye kadar Türkiye’de görülmemiş bir tehlikesi ile ilgiliydi. İzmir’de Çandarlı’ya 2 kilometre uzaklıkta yer alan RES’lerden birisinin pervanesi kopmuş ve direklere sadece 200 metre uzaklıkta olan Mavi Ege Sitesi sakinlerinin anlatımları ile adeta faciadan dönülmüştü.
Manisa’nın Turgutlu ilçesi Derbent Mahallesindeki Sabiha Erturgut İlköğretim Okulunun bahçesindeki yüksek gerilim hattı direği ise ayın en çarpıcı haberlerinden birisiydi. ‘Bu kadarı da olmaz’ dedirten bir şekilde, ilköğretim okulu bahçesinin tam ortasında yer alan bu direkten tam 34 bin 500 volt elektrik akımı geçiyordu. Özellikle küçük yaştaki çocuklarda lösemi riskini arttırdığı bilimsel olarak kanıtlanan bu yüksek gerilim hattının üzerinde “ölüm tehlikesi” işaretleri vardı ve çocuklar bu direğin tam altında teneffüs yapıyorlardı.
SULARIMIZI BAKIN KİMLER ÇALIYOR!
Kaz Dağı’nın kalbine, yıllardır termik santrallerin yarattığı hava kirliliği ile boğuşan Çanakkale’nin Çan ilçesine 25, Edremit Körfezi’ne kuş uçuşu 20 kilometre uzaklıkta yapılmak istenen Yenice Çırpılar Termik Santrali, konumu itibariyle hem körfezin hem Kaz Dağı’nın adeta ölüm fermanı olarak değerlendirildi!
Aralık ayının kuşkusuz en çok tartışılan ekoloji haberi bir panel haberiydi. Konak Rotary Kulübü tarafından gerçekleştirilen Su Atölyesindeki panelde Jeoloji Mühendisleri İzmir Şubesi Başkanı Alim Murathan’ın verdiği bir bilgi ay içerisinde çokça tartışıldı. Murathan İzmir’deki sanayicilerin yer altından 10 milyonlarca metreküp su çektiğini ve bu suya bedel vermediğini söyledi. Murathan’ın verdiği örnek ise dünyanın en zengin şirketleri arasında sayılan, meşrubat devi Coca Cola’nın kullandığı yer altı suyu ile ilgiliydi. Murathan Coca Cola’nın Kemalpaşa’da bulunan tesislerinin her yıl 1 milyon metreküp yer altı suyunu ücretsiz çektiği bilgisini verdi. Aynı etkinliğin öğleden sonraki oturumunda yer alan Coca Cola yetkilisine bu bilgilerin doğru olup olmadığı yönündeki bir soruyu ise şirket yetkilisi yerine DSİ 2. Bölge Müdürü Hayati Çelenk yanıtladı; “Kanun böyle”! Yer altı sularının sanayiciye ücretsiz olmasıyla ilgili tartışmalar bu haberin ardından bir süre daha devam ederken, AKP’nin sanayicinin yanı sıra çiftçinin de kullandığı yer altı sularına sayaç takarak ücretlendirme çalışmaları yaptığı kulis bilgisi olarak gündeme geldi.
Dizi yazımız bitti. OHAL şartlarında girilen 2016’dan 2017’nin daha iyi olacağına dönük hiçbir işaret yok belki ama, Aydın efelerinin jeotermal santrallerine karşı yükselttikleri direniş, Artvin’lilerin tüm baskılara rağmen Cerattepe altın madenine karşı gösterdikleri kararlılık, İstanbul’da, İzmir’de filizlenen kent savunmaları umudun hiçbir zaman tükenmediğinin, ekoloji mücadelesinin hiç bitmeyeceğinin örnekleri arasında. (BİTTİ)