Herkesin dileği barış...
Aslında bu yazı kıt kanaat geçinenlerin yeni yıldan beklentilerinin ve yeni yıl hazırlıklarının anlatıldığı bir yazı olacaktı ama...
Hülya ÖZDEMİR
Aslında bu yazı, 2016’nın son gecesi kıt kanaat geçinen, emeği ile yaşamını kazanan dört ailenin yeni yıldan beklentilerinin ve yeni yıla nasıl bir hazırlıkla başladıklarının yazısı olacaktı. Ancak 2017’nin ilk saatlerinde yaşanan katliamın haberini televizyonda izlerken yazılan bir yazı oldu.
Türkiye’yi bugünlere hazırlayanlar, sadece açıklama yapmakla meşguller. Neler oluyor sorusu, bizi daha neler bekliyor sorusuna ekleniyor. Yine de hepimizin dileği herhalde amasız barış, ötekileştirilmeden, kardeşçe bir yaşam. Ne kadar gerçekleşir bu dilekler 2017’yi yaşadıkça göreceğiz.
YÜREKLER YANMASIN
İlk ailemiz rezidans dedikleri yeni türemiş bir sitenin bina sorumlusu olarak çalışan iki çocuklu bir aile. İçeriden patlamış mısır kokusu geliyor. Ne olursa olsun çocuklar için bir şeyler yapmak istemişler. Çocukların başlarında ışıklı şapkalar var; sevinçle gösteriyorlar. Son anda izinli oldukları söylenmiş, pişirilmek üzere kestaneler hazırlanmış, evde bulunan iki yaşlı kadın da sohbete katılıyor
Herkes aynı dileği paylaşıyor; Barış. Başkansız bir 2017 diliyor kadınlar. Herkes gülüşüyor bu dilek üzerine. Mütevazı bir evde, önce mutluluk ama ille de barış diyorlar. “Anaların yürekleri yanmasın, şehitler olmasın...”
Oradan ayrılıp bir gün öncesinden, ‘Yarın size geleceğim’ dediğim başka bir ailenin yanına giderken, mahallenin sokakları her zamankinden daha tenha sanki.
BUNCA ÖLÜM VARKEN...
Karı koca dükkanda müşterilerle ilgileniyor. Beni görünce gülümsüyorlar. Bir taraftan da söze giriyorlar hemen; “Bu yeni yıla da çalışarak giriyoruz. 4-5 senedir zorunluluktan böyle çalışıyoruz. Çalışmasak farklı olur muydu? Bunca ölüm bunca katliam varken, evde olmayı tercih ederdik.”
Kadın arkadaşım, “İmkanım olsaydı, durumu müsait olmayan en azından birkaç aileyi çocuklarıyla aynı masada yan yana getirmeyi isterdim. Her şey çok pahalı, bizim soframızın diğer günlerden bir farkı yok, ama paylaşmak isterdim” diyor. Sonra bir soda açıyorlar bana, “İkram adettendir” diyerek.
HUZUR BARIŞTA!
Saat 22.00 olduğunda emekli bir karı kocanın evindeyim. Çay demlemişler. Bir tabak da kuruyemiş. “Bizim yeni yılımızdan ne olur” diyorlar, “Emekli maaşıyla zorlukla geçiniyoruz. Bir sarma, bir de çorba, işte yeni yıl yemeği...” Çocuklar yanlarında değil diye üzgünler biraz.
Onların da dileği barış, akan kan dursun istiyorlar. “Kendiniz için bir şey istemiyor musunuz?” diye soruyorum. “Barış olursa bizim de huzurumuz olur” diyorlar. Bir bardak daha çay içtikten sonra ayrılırken ben de aynı dileklerde bulunuyorum.
KAN DURACAKSA...
Son zile uzandığında elim, yorgun hissediyorum kendimi. Soğuk bir taraftan yoruyor, bir taraftan umutsuz olduklarını söyleyen ailelerin ağırlığı...
Merdivenleri çıkarken içeriden televizyonun sesi geliyor. Sehpanın üzerine hazırlanmış bir sofra. “Çiğ köfteyi eşim yaptı” diyor kadın arkadaşım. Kendisi çalışmış. Çalıştığı yerde çam ağacı süslemişler, patronlar “Kaldırın bunu” diye kızmış. Kutlama yapmışlar, ama gizlice. “Ne günlere kaldık” diyor. Eşi gülerek ‘2017 ülkenin Saraydan yönetildiği bir yıl olsun” diyor, “Fiilen yönetiliyor zaten, resmi yönetilsin bari. Akan kan dursun eğer istenen buysa...” Üniversiteye giden bir genç var evde. “Ülke bitmiş, kendime bir gelecek göremiyorum” diyerek okulunu bitirip yurt dışına gitmeyi düşündüğünü söylüyor.
Aynı dilekler yine sıralanıyor. Barış, huzur, analar ağlamasın... Dilekler dilenirken henüz, 2017 ilk saatlerinde kana bulandı...