Kışladağ'da madene yol veren ÇED raporunun iptali reddedildi
Altın madeniyle mücadele eden Kışladağ'dan kötü haber var. ÇED olumlu belgesinin iptali istemiyle açılan dava reddedildi.
Özer AKDEMİR
İzmir
Uşak’ın Eşme ve Ulubey ilçeleri arasındaki Avrupa’nın en büyük altın madeni olan Kışladağ altın madenine 2014 yılında verilen ÇED olumlu belgesinin iptali istemiyle açılan dava reddedildi. Dosyaya bakan Manisa 2. İdare Mahkemesinin gerekçesinde bilirkişi keşif raporunun dayanak yapıldığı görüldü.
Kapasitesini üç kat arttıran madene karşı, İnay köyünden yurttaşlar, EGEÇEP ve TMMOB’ye bağlı bazı odaların ortaklaşa açtığı davanın son duruşmasında bilirkişi raporunu eleştiren avukatlar, keşif için alınan astronomik ücrete vurgu yaparak, “20 bin liralık eksik gezi notları olmaktan öte bilimsel bir geçerliliği yok” dedi. Ancak mahkeme bu eksik gezi notlarına bakarak davayı reddetti.
AÇIK OY KULLANAN HOCA
Mahkemenin bu kararına karşı Danıştaya yapılan itirazda da esas olarak bilirkişi raporuna yöneltilen ancak Manisa Bölge İdare Mahkemesi hakimlerince kabul görmeyen eleştiriler bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğu notuyla öne çıkarıldı.
Öncelikle bilirkişi heyeti listesinde yer alan Prof. Dr. Hüseyin Öztürk ismine yönelik itirazlar yer aldı. Prof. Dr. Öztürk aynı madenin 2003 tarihli ÇED olumlu belgesinin iptali davasında da bilirkişilik yaptı ve ‘ÇED raporunun iptali talebinin reddi’ yönünde oy kullandı. Dolayısıyla hukukçular Öztürk’ün görüşünün belli olduğu ve bu davada tarafsız rapor düzenlemesinin mümkün olmadığını söyledi. Nitekim, ortaya çıkan raporda da Prof. Öztürk tam da bu itirazı haklı çıkarır gibi bir görüş yazdı.
BU UZMANLAR NEDEN YOK?
İkinci itiraz bilirkişilerin uzmanlık alanlarına yönelik oldu. Avukatlar madenin yaratacağı çevresel etkiler, insan ve diğer canlıların yaşam alanlarına ve sağlıklarına etkilerinin incelenebilmesi için bilirkişi heyetine halk sağlığı, bölge planlama ile ziraat, meteoroloji mühendisliğinden uzmanların da dahil edilmesi gerektiğini belirttiler. Avukatların dava sürecinde dile getirdiği bu talep mahkeme tarafından dikkate alınmamıştı.
Bilirkişilerin maden güzellemesi olarak yorumlanan cümleleri de itiraz dilekçesinde yer aldı. Örneğin; “Yapılmakta olan madencilik işlemleri, mevcut en ileri teknikler kullanılarak ve uzmanların görev aldığı bir ekiple yürütülmektedir” cümlesi gibi. Yine şirket yetkililerinin “2029 yılında açık ocak 300 metre kotuna inecek” cümlesini raporlarına alan bilirkişi heyetinin, bu 300 metre derinliğin çevresel etkilerine ilişkin tek satır yazmaması da bir başka itiraz nedeni oldu.
Buna benzer birçok gerekçe ile Manisa Bölge İdare Mahkemesinin kararına Danıştayda itiraz edilirken, Kışladağ viran olmaya, çevresindeki kuzular, arılar ölmeye devam ediyor.
DİĞER İTİRAZLAR
Bilirkişi raporuna ilişkin itirazlardan öne çıkan maddeler şöyle:
* Bilirkişiler pasa döküm alanı bölümünü şirket yetkililerinin ve İzleme Denetleme Komisyonunun beyanlarını kabul ederek yazdılar
* Bilirkişiler, daha önce yaşanan yağışlar nedeniyle meydana gelen taşmaları değerlendirmemişlerdir.
* Bilirkişiler, liç alanındaki buharlaşmayı yeterince değerlendirmemiştir. Oysa 2006 yılı haziran ayında 1500 kişinin siyanürden zehirlenmesi olayı yaşanmıştır.
* Bilirkişiler, kendi uzmanlık alanları dışında yaşanan bu kitlesel siyanür zehirlenmesi olayıyla ilgili hukuksal sürece ilişkin hatalı yorumlar yapmışlardır.
* Kışladağ, İnay ve komşu köylerde yaşanan sakat ve ölü kuzu doğumları, yörede çok sayıda ölü tilki cesedi bulunması, arıların yöreyi bütünüyle terk etmesi, yağışlı dönemlerin ardından meşeliklerde yaprak sararması gibi olaylar, işletmenin siyanür yönetimi zaaflarından kaynaklanan felaketlerin habercisidir. Bilirkişi raporunda bu gerçekler yok sayılmıştır.