14 Ocak 2017 03:19

Tarih kapıyı ikinci kez çaldı, ey Birleşik Metal-İş!

EMİS kapsamındaki Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin önünde duran geçmişten doğru sonuçlara varmak ve inisiyatifi elden bırakmamak...

Paylaş

Ömer YALÇINTAŞ

Gözümüz, kulağımız, yüreğimiz sizlerle. Artık metal sektöründe bir şeylerin kökten değişmesi gerekiyor. Bugün onurluca grev kararı alan işçi kardeşlerimiz bilmeli ki bu mücadeleden zaferle çıkılması için üzerimize düşen neyse yapacağız.”
Yukarıdaki alıntı Ford Otosan’dan bir işçinin, Evrensel’de 14 0cak 2015 tarihinde yayınlanmış ve Metal İşçilerinin Sesi facebook sayfasında da yer almış mektubundan. Yazıldığı tarih Birleşik Metal-İş’in kararını aldığı 29 Ocak 2015 tarihli grevin hemen öncesi ve Mayıs 2015’te Renault’dan başlayıp tüm ülkeye yayılan büyük metal direnişine çok yakın…
Mektup MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) ile Türk Metal ve Çelik-İş arasında imzalanan satış sözleşmesini kabul etmeyen Birleşik Metal-İş üyesi binlerce işçinin, grev kararı alması üzerine yazıldı.
MESS dayatmaları ve Türk Metal’in 3 yıllık imza ile işçileri satışa getirmesi bardağı taşırmıştı, hatırlarsınız. İşte o dönemde, bir süredir işyerlerinde yaptığı eylemlerle patronların dayatmalarını protesto eden Birleşik Metal-İş üyesi binlerce işçi, Gebze Meydanında yaptıkları mitingde grev kararını hep bir ağızdan ilan etmişti aslında. Kıvılcımı çakan binlerce işçi tüm metal işçilerinin de umudu olmuştu. 29 Ocak tarihli grev kararı MESS dayatmalarına ve TM’nin satışına karşı oluşan öfkeyi de temsil ediyordu. Sendika başkanları ve yöneticilerine “Bizi greve götür başkan” diyerek “görev kağıdı” çıkaran işçiler, kararlılıklarını dile getirmişlerdi.

PATRONLARIN AYAK OYUNU TUTMADI

29 Ocak 2015’te 10 kentteki 22 fabrikada 15 bin metal işçisinin grevi başladı. O zaman da MESS talebiyle grev oylaması istenmişti ve yine hatırlarsınız 8 işyerinde yapılan oylamalarda beyaz yakalılardan da işçilere destek gelmiş ve üye işçi sayısını çok aşan ‘evet’ oylarıyla greve gidilmişti. Böylece bir eşik daha aşılarak, kimi eksikleriyle birlikte grev komitelerinin kurulması ve eğitimler için adımlar atılmıştı.
Grev oylaması oyunu tutmayan patronlardan bazıları, işçilerin grev iradesi karşısında geri adım atmış, MESS’ten ayrılarak, ücretlere de iyileştirme yapmıştı. Birleşik Metal-İş üyesi işçiler bir anda tüm metal işçilerinin gözünü diktiği bir merkez oluvermişlerdi. Türk Metal ve Çelik-İş üyesi on binlerce işçinin gözü greve çevrilmişti. Bu süreç, bir çok fabrikada içten içe örgütlenme ve hak arama eğilimlerini kışkırtmıştı.

ŞİMDİ DE 20 OCAK GREVİ

Geçen dönem MESS’ten koparak EMİS’i kuran patronlar, bu dönem yine TİS görüşmelerinde yaşanan anlaşmazlık üzerine grev kararı alan Birleşik Metal-İş üyesi işçileri grev oylamasına götürdü ve ikinci kez tokadı yedi. İşçiler, yine beyaz yakalıların desteğiyle 4 işletmede bulunan 2200 üyeyi aşan ‘evet’ oyuyla grev kararlarını tescillediler.
İşçiler, geçen TİS’den bu yana, “istikrar” adına uygulanan politikalar neticesinde ekonomik olarak çöküşün eşiğinde, hatta içindedir. Gelişmeler, ciddi farklılıklar gösterse de, pek çok açıdan 2015 grevi öncesini andırmaktadır. Sorunlara karşı mücadele azminde olanlarla, onlara önderlik etmesi gerekenler yine tarihi bir görevle karşı karşıyadır. Bu görevi yerine getirmek ve sendikal bürokrasinin uğursuz rolünü boşa çıkarmanın temeli ise işçilerin işyerindeki örgütlülüğüdür. İçinde bulunulan karanlık tabloyu dağıtabilecek tek yolun buradan geçtiğini geçmiş örneklerden de gördük.
Bu anlamda geçen hafta içinde gerçekleşen ve işçilerin alınlarının akıyla çıktığı grev oylamaları şimdiden tüm işyerlerinde olumlu bir hava yarattı. Başta yazdıkları mektuptan alıntı yaptığımız Ford işçileri ile Türk Metal’e karşı yeniden hareketlenme içinde olan Renault işçilerinin gözü EMİS sözleşmesine, dolayısıyla Birleşik Metal-İş üyelerinin grev kararına çevrilmiş durumdadır.

SONUNA KADAR GİDİLECEK Mİ?

“Korkakların ayakları kaçmak için, cesurların ayakları direnmek içindir…”
Bu cümle de tanıdık. Yine Evrensel’in sayfalarında, 2015’teki metal grevi öncesi Gebze meydanında yapılan mitingde Cengiz Makine işçilerinin taşıdığı dövizlerden biri olarak fotoğraflara yansımıştı. Bu söz kimeydi? Elbette sendikacılara. Neden? Çünkü bu fabrikanın işçileri Türk Metal’den Birleşik Metal-İş’e geçmişti ve bu sözü deneyimlerinden öğrendikleriyle yazmışlardı. Yani “işçilerinle birleşeceksin, cesur olacaksın ve patronları yeneceksin.” Sendikal bürokrasiden ağzı yanan işçiler, bir anlamda yeni sendikalarının yöneticilerine uyarıda bulunuyorlardı.
Ancak bu uyarıya kulak tıkayan sendika yönetiminin, grevin, ikinci gününde Bakanlar Kurulu kararıyla ertelenmesi (fiilen yasaklanması) karşısında takındığı tutum nedeniyle, grevci işçilerin “yasağı tanımayalım, grevi fabrikaları işgal ederek devam ettirelim” kararlılığı bastırıldı. Gece geç saatlerde fabrikaları gezen sendika yöneticileri grev pankartlarını bizzat indirdiler. Mücadeleciyim diyen ama tutumlarıyla işçilerin de tepkisini çeken Birleşik Metal-İş bürokrasisi işçiyi ters köşe yaptı.
20 Ocak’ta başlayacak ve 2200 işçiyi kapsayan grev için de (hele hele OHAL koşullarını düşünürsek) benzer tabloyla karşılaşabiliriz. Tarih sendikacıları bir kez daha sınava sokuyor. Çoktan seçmeli değildir bu sınav. “OHAL’e de karşıyız” diyen sendika yönetimi, grevleri sonuna kadar götürecek midir? Sınav sorusu bu kadar nettir! Marks’ın 1851-1852 yılları arasında kaleme aldığı “Louis Bonaparte’ın 18. Brumaire’i” eserinde dediği gibi  “Tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekerrür eder..”.
İşçilerin de önünde duran, bu ders- ten doğru sonuçlara varmak ve kendi işçi birliklerini, işyeri işçi komitelerinde toplayarak sendikal bürokrasinin tutumunu ezip geçmektir. Yoksa tarih bizim için de trajedi ve komedi olabilir. İşyerlerinde inisiyatifi elden bırakmadan sendikaları da işçilerin eline geçecek şekilde yeniden inşa edemezsek aynı şeyleri yaşayabiliriz. Bir sendikadan diğerine geçmek tek başına çözüm değildir. Geçen yıl Renault işçilerinin bölüm örgütlenmeleri bu açıdan değerlidir. Sollu sağlı tüm sendikal bürokrasiyi de ezip geçmenin başkaca yolu yoktur. 2015 grevinde Birleşik Metal-İş bürokrasisinin tutumu bize ders olmalıdır.
***
2017 MESS grup sözleşmeleri öncesi çakılan kıvılcımı büyütmek için elinden geleni ardına koymayan ve General Elektrik (Alstom), Schneider, ABB işçileri, grev kararı ve oylamaları sırasında üzerine düşeni yapmıştır. Çok değil, mayıs ayında yetki için şimdiden kolları sıvayan Renault işçileri Türk Metal ve benzeri anlayışlara tokadı indirmeye hazırlanırken, 20 Ocak’ta greve çıkacak olan metal işçilerinin omuzlarındaki yük de artmıştır.
Birleşik Metal-İş yönetimi tarihten ders çıkaracak mıdır, göreceğiz. Ama 20 Ocak’ta grev kararı alan tüm işçiler şimdiden gönülleri kazanmıştır. Tarihi yazmaya ve geçmişte sınavdan kırık not alanlara da gereken yeni dersi vermeye hazırlanmaktadır...

ÖNCEKİ HABER

Greve evet dedikten sonra bakanlığın baskısı arttı

SONRAKİ HABER

‘OHAL’i herkes fırsata çevirdi olan işçiye oldu’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa