15 Ocak 2017 02:01

Doğanın kucağından çıkan yeşil sanat

Dünya yok olurken hayatına hiçbir şey yokmuş gibi devam eden birçok insanın aksine bazı sanatçılar, bu konuda tepkilerini eserleri ile dile getiriyor.

Paylaş

Başak ŞAHİNDOĞAN

“Doğa bir sanat yapıtı olarak görüldüğü zaman daha güzeldir.” Kant

Hayatımız boyunca, her yeni güne o kadar çok sorun ile başlıyoruz ki; hangisini dert edinmemiz gerektiğini şaşırıyoruz. Egemen güçlerin sırtımıza yüklediği sorunlarla yol almaya çalışırken yaşadığımız dünyanın sorunlarını genelde göz ardı ediyoruz. Halbuki bitmek bilmeyen yok etme hırsımızla her gün yeryüzünü biraz daha tüketiyoruz. Modernleşme kisvesi altında sistemin empozeettiği sahip olma, harcama ve yenileme çabası nedeniyle insan ırkı kendi tükenişine doğru büyük bir hızla koşuyor. Bu tüketim hırsına bir de aynı nedenlerden bozulan iklim dengesi ve küresel ısınmanın etkileri de eklenince birçok bitki ve hayvan türünün yok olması kaçınılmaz bir hal alıyor. Benzer durum yeryüzü kaynakları için de geçerli. Şu an dünyada 1 milyona yakın insan temiz su kaynaklarına ulaşamazken her geçen gün bu rakam artıyor. Suyun yakın bir gelecekte biteceği ve gelecek nesillerin temiz içme su kaynaklarına ulaşmayacağı herkes tarafından biliyor.

Sanatı elbette içinde var olduğu dönemin şartlarından ayrı düşünmek mümkün değildir. Yaşayabileceğimiz tek gezegen olan dünya yok olurken hayatına hiçbir şey yokmuş gibi devam eden birçok insanın aksine bazı sanatçılar, bu konuda üretim yaparak tepkilerini eserleri ile dile getiriyor.

"Gördüğümüz, algıladığımız her şey dağınıktır, akıp geçicidir. Doğa hep aynıdır. Ama görünüşü daima değişir. Bizim sanatımız, bu değişen görünüşlere bir süreklilik, yücelik vermektir. Sanat onlara tasavvurumuzda bir ölümsüzlük vermelidir." Cezanne

CHRISTIAN VERGINER

Christian Verginer 1982 doğumlu genç bir sanatçı. Aynı zamanda yaptığı gerçeküstü kompozisyonlarıyla ünlü olan WillyVerginer‘in oğlu ve ironik heykelleri ile tanınan sanatçıMatthiasVerginer‘inde kardeşi. Christian da; Verginer ailesinin diğer fertleri gibi yaptığı insan figürü yontularında ıhlamur ağacını kullanıyor. Sanatçı yaptığı heykelleri kimi zaman renk vermeyip ham ahşap olarak bırakırken kimi zaman da akrilik boya ile renklendiriyor.

ChristianVerginer eserlerinde temel olarak insan ile doğa arasındaki ilişkiyi konu alıyor. Doğanın tahribatı ve yok olan yeryüzü kaynaklarına dikkat çekmek isteyen sanatçı üretimini bu doğrultuda yapıyor. Doğaya uyum sağlamamız gerektiğine inanan sanatçı, insanın doğayı bozmasını ve kendi ihtiyaçları için dönüştürmesini eleştiren heykeller yapıyor.

PAULO GRANGEON

Her yıl onlarca hayvan ve bitki türü dünya üzerinden silinerek yok oluyor. Fransız heykeltraş Paulo Grangeonise bu yok oluşu ve hayvanların karşı karşıya kaldığı tehlikeyi farklı bir yöntemle anlatıyor.

Grangeon 2008 yılında “Pandas on tour” ismini verdiğigezici bir sergi çalışmasına başladı. Bu proje için geri dönüştürülmüş malzemeler kullanan sanatçı,Antik Mısır’da yapılan maskeler ve papirüslere kullanılan “papier-mâché” metoduyla oluşturduğukağıt hamurundan dünya üzerinde yaşayan panda sayısı kadarpanda heykeli yaptı. Yapılan her bir heykel hayatta olan bir pandayı temsil etti.2008 yılında gezegende yaşayan pandaların sayısı 1.596 civarındaydı. Bu nedenle projede 1.600 adet panda heykeli kullanıldı.

Grangeon’un gezici sergisi 2008’den bu yana, dünyada Amsterdam’dan Berlin’e, Paris’ten Hon Kong’a 20’den fazla ülkeyi dolaşarak yaklaşık 100 kez sergilendi.Pandaların neslinin tükenmesine dikkat çekmenin yanı sıra yaşamda sürdürülebilir değerler yaratmayı da amaçlayan sergi dünya üzerindeki pandaların sayısının artmasıyla birlikte şimdilerde 1800 panda farkındalık yaratmak için yoluna devam ediyor.

MATHILDE ROUSSEL

Fransız sanatçı Mathilde Roussel, insan bedeni formunda çim heykeller yapıyor. Doğa ve insan arasındaki etkileşimi konu alan sanatçı heykellerinihayatın içinde ve hareket halinde insanlar şeklinde yerleştirerek dinamik enstalasyonlar yaratıyor.

Eserlerinde geri dönüşüm malzemeleri kullanan Roussel bu materyallerle oluşturduğu heykel iskeletlerini toprak ve çim tohumlarıyla kaplıyor. Heykeli oluşturulan bu malzemeler aynı zamanda toprağın yaşam içerisindeki merkeziyetini de sembolize ediyor. 

Sanatçı üretimleriyle vurgulamak istediği noktayı ise “Doğayı gözlemlemek ve neyi nasıl yediğimizin farkına varmak, dünyadaki gıda döngüsüne karşı daha hassas olmak, bolluk ve kıtlık gibi unsurları öngörmek ve global gerçekliğe fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak bağlanmak” olarak ifade ifade ediyor.

OLGA ZIEMSKA

Heykel sanatçısı Olga Ziemska Cleveland, Ohio’da yaşıyor.  Birçok farklı ülkede aldığı prestijli ödüllerin yanı sıraSculpture dergisi tarafından hakkında yazılar yazılan ve eserleri uluslararası birçok alanda sergilenen sanatçı çalışmalarında doğadan aldığı malzemeleri kullanıyor. Yaptığı heykelleri de yine doğaya bırakarak onun bir parçası olarak sergiliyor.

Olga Ziemska‘nın yaptığı heykeller ve yerleştirmelerde doğa ögesini önplana çıkarıyor olması ekoloji, sürdürülebilirlik ve doğayı ilgilendiren daha birçok konuya dikkat çekmeyi amaçlamasından kaynaklanıyor. Sanatçı çalışmalarına şu an Varşova’da devam ediyor.

ANNA GILLESPIE

1964 doğumlu İngiliz heykeltraşAnnaGillespie, yaprak, ağaç kabuğu ve meşe palamudu gibi doğada bulunan malzemeleri kullanarak yaptığı insan formundaki heykellerle insanların doğayla olan ilişkisini yorumluyor.Yaptığı heykelleri tekrar malzemenin doğal ortamında sergileyerek insanları doğanın bir parçası haline getiriyor. 

Her ne kadar insanın doğadan ayrı bir varlık olmadığı herkes tarafından bilse de,yaşadığımız çağda giderek uzaklaşarak bir kopuş yaşadığı yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bu nedenle insanın doğayla bütünlüğünü derinden hissederek onun ritmini yeniden keşfetmesini sağlamak sanatçının en önemli üretim amacı olmuş.

Anna Gillespie sanatında öncelikle doğaya saygı duymak öğesini öne çıkarırken aynı zamanda kirlenen doğaya dikkat çekerek, insanın mekanikleşmesini de reddetmektedir.

AIDA SULOVA

Kırgız sokak sanatçısı Aida Sulova, Bişkek’de, aşırı boyutlara ulaşan çöp sorununa dikkat çekmek için, çöp konteynerlerini tuval olarak kullanıyor.Sanatçı ağzını açmış insan portrelerinden oluşan çeşitli fotoğrafik çalışmaları konteynerlerin üzerine yapıştırarak insanlara “Dünyaya atılan çöpün yolculuğu neticede içimizde sonlanıyor” mesajı ile bu atıkların dönüp dolaşıp bedenlerine geri döndüklerini hatırlatmaya çalışıyor.

Sanatçı çalışmalarında bitmek bilmeyen tüketme hırsıyla yok etme hırsıyla yeryüzü kaynaklarının hergün biraz daha yok olduğuna dikkat çekerken, insanları tasarrufa davet ederek geri dönüşümün önemini hatırlatıyor.

CHRIS JORDAN

Fotoğraf sanatçısı Chris Jordan’ın eserleri çoğunlukla yoğun tüketim sonucu oluşan çöp yığınlarının fotoğraflarından oluşmaktadır. Sanatçı çalışmalarında, bir topluluk olarak insanların arkalarında bıraktığı enkaza dikkat çekmeyi amaçlıyor.

Chris Jordan çevreyi koruma ve farkındalık yaratma amacıyla ürettiği işlerinde plastik bardak, kağıt, cep telefonu gibi gündelik yaşantıda sıradanlaşmış objeleri kullanarak, özellikle Amerikan tüketim savunucularına farkında olmadıkları gerçekleri göstermeyi amaçlıyor.

Sanatçının çalışmaları gereğinden fazla kullandığımız ürünlerin, çevreye ve insana zararı olan atıklarının kolaylıkların nelere mal olabileceğini cesur ve çarpıcı kompozisyonlarla gözler önüne sermektedir.

ÖNCEKİ HABER

Koşu bandının karanlık tarihi

SONRAKİ HABER

İstanbul’dan bir kar anısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa