İhraçlara tepki: Akademinin meşruiyeti zedeleniyor

Hazal GÖÇMEN 
Hüseyin Sinan GÜLER
Ankara

Son yayımlanan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) birlikte akademide yaşanan ihraçlara tepkiler sürüyor. Akademide yaşanan son süreci konuştuğumuz ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi Mustafa Kemal Bayırbağ ile ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ceren Ergenç, ilk olarak ihraç edilen meslektaşlarıyla dayanışma duygularını paylaştı.

Barış bildirisi imzacısı olan akademisyenlerin ihracına değinen Bayırbağ, barış bildirisinin içeriğinden tamamen bağımsız olarak fikir ve ifade hürriyetinin çatışması olduğunu belirterek  şöyle devam etti: “Dolayısıyla, bu sadece imzacıları değil bütün akademisyenleri ilgilendiren bir durum. Mesele şu; bir yerde fikrini ifade edebilecek misin, edemeyecek misin bu ülkede?” Toplumda düşüncelerini ifade etmekte yaşanan çekingenliğin akademide daha da baskın bir biçimde hissedildiğini belirten Bayırbağ, “Çünkü akademisyenlerin yaptığı iş söz söyleme, bilgi üretme, bilgiyi yayma. Mesela makaleyi niye yazıyorsun? İnsanlar okusun diye yazıyorsun, bir meslektaş grubuna, öğrencilerine erişmeye çalışıyorsun en azından. İfade hürriyetinin ötesinde soru sorma, eleştirme yeteneğinin olması için. Soru sormadan bilimin ilerlediği görülmüş mü? Bilim cevaplarla değil sorularla başlar. Soru sorma yeteneğini elinden alırsanız akademiyi öldürürsünüz” diye konuştu.

'BU ÇEKİNGENLİK YABANCILAŞMAYA GÖTÜRÜR'

Türkiye koşullarında akademinin siyaseten çok polarize bir yer olduğunu dile getiren Bayırbağ, bu kavgaların da  insanları daha fazla çekingenliğe, yabancılaşmaya götürdüğünü ifade etti. İnsanların karşısındakine derdini anlatamadığını, topluma kendini açıklayamadığını kaydeden Bayırbağ, akademisyenlerin yönetimin kulağına gider mi diye düşünerek meslektaşına bile derdini söyleyemediğine dikkat çekti.

Sorunların OHAL ve KHK’lerle çözülmesinin sıkıntılara yol açtığını dile getiren Bayırbağ, “İmzacılar meselesinin ötesinde daha derin bir sıkıntı var. Şimdi imza meselesini kapattık herkes işine dönüyor deseler sorun çözülecek mi? Akademisyenler birbirinin yüzüne bakmaya nasıl devam edecek? İmza olayında karşı imzalar atıldı. Kimi akademisyenler hiç sesini çıkarmadı, işten atılmalar oldu. Akademisyenin gözünde akademinin meşruiyeti zedelendi.  Samimi olarak bir şey üreteyim, buradan bir şey çıkartayım derdi kaldı mı bilmiyorum. Toplumsal olarak paylaşma kültürü çok ciddi zarar gördü. Toplumsal olarak birbirimize kavuşmamız gerek” diye konuştu.

‘SORUŞTURMA DAHİ YOKKEN İHRAÇ EDİYORLAR’

ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Ceren Ergenç de, KHK’lerin akademiyi özellikle hedef aldığını söyledi. OHAL olduğu için herhangi bir soruşturmaya gerek duyulmadan insanların kararnamelerle işten atılabildiğini belirten Ergenç, akademi içerisinde de hükümetin özellikle hedef aldığı, belirli bir grup dışında, Barış için Akademisyenler imzacıları ve Eğitim Sen üyelerinin olduğuna dikkat çekti. Ergenç, “Bu akademisyenlerin başka hiçbir grupla ilişkisi olmadığı aşikarken ve bir çoğunun da bir soruşturması dahi yokken kendilerine bir açıklama dahi yapılmadan ihraç ediliyorlar” dedi. Akademisyenlerin herhangi bir hukuki bir gerekçeye dayanmadan ihraç edilmesi nedeniyle “Akademide temizlik çalışması mı yapılıyor” sorusunu soran Ergenç, “Bu durum Hükümet ve yerellerdeki üniversite rektörlerinin akademi içerisindeki muhalefeti temizlemeye yönelik bir fırsat olarak kullandığı kuşkusunu uyandırıyor bizde. Bu nedenle ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği olarak bu sürecin hukuk devleti kuralları içerisinde işlemesi ve açık, şeffaf, niye nasıl yapıldığı belli olan, aynı zamanda itiraz etme mekanizmaları açık bir şekilde yürütülmesi talebini defalarca ilettik” dedi.