THY işçisi bir göz kırpma bekliyor
THY’nin pilotundan hostesine, yer çalışanından teknisyenine kadar tüm çalışanları diken üzerinde.Bunun bir nedeni grev hakkına sahip çıkmak için yaptıkları bir günlük grevin ardından 305 arkadaşlarının işten atılması, diğer nedeni ise onları greve sürükleyen sorunların THY yönetiminin tutumu nedeniyle ş
Bunun bir nedeni grev hakkına sahip çıkmak için yaptıkları bir günlük grevin ardından 305 arkadaşlarının işten atılması, diğer nedeni ise onları greve sürükleyen sorunların THY yönetiminin tutumu nedeniyle şiddetini artırıyor olması. “Gelecekte ne olacak, neler yaşanacak, bu süreç nereye kadar gidecek?” kafalarını meşgul eden sorular. Ancak bunları yanıtlamak şu an THY işçileri için zor. Çünkü bu sorular, yanıtını tek başına THY işçileri ve sendikaları Hava-İş’in verebileceği sorular değil.
THY işçileri çalışma düzenlerinin değiştirilerek haklarının ellerinden alınmak istenmesinin ve bunun için de en temel hakları olan grevin yasaklanmasının sadece kendilerini değil tüm sendikaları ve işçileri ilgilendirdiğini biliyorlar. Bu nedenle en fazla da “Bunlar para için grev yapıyor” sözüne kızıyorlar. Zaten işten atılan-atılmayan hangi işçi konuşursa konuşsun ağzından para kelimesi çıkmıyor.
ÇEKİLMEZ KOŞULLAR
Ama çalışma koşulları açısından yaşadıkları çekilir olmaktan çıkalı çok olmuş.
İşte birkaç örnek:
*Uçuş ekibinin 24 saatlik uçuş planının önceden belli olması gerekir. Ancak işçiler bu değişikliklerden genelde uçuş anında haberdar oluyor.
*Nöbet ekibinin önceden belli olması gerekiyor ancak son dönemde bu da iş çıkışı eve gitmek üzereyken tebliği ediliyor.
*THY’de izinler 2+2+2+1+1 şeklinde veriliyor. Uçuş süreleri de + işaretlerinin olduğu bölümlere serpiştiriliyor. Ancak son dönemde ardı ardına çalışma yaptırılırken izinler de bu kurala göre değil keyfi olarak dağıtılmaya başlanmış.
*Uluslararası kurallara uyulsa bile, sürekli basınçlı ortamda çalışmak ve radyasyona maruz kalınması nedeniyle kalp krizi ve kanser bu sektörde en fazla görülen hastalıklar. Gerekli dinlenme sürelerinin tanınmaması, THY işçileri için yorgunluğun ötesinde ölümüne çalıştırma anlamına geliyor.
*Özellikle, uçağın motorunun açılmasından uçuşun tamamlanarak motorların kapatılmasına kadar geçen zaman olan uçuş süresi ihlal ediliyor. Şöyle ki haftalık olarak kısa mesafelerde 30 saat, Amerika gibi uzun mesafeli uçuşlar olduğunda ise 36 saatle sınırlı uçuş süreleri sürekli ihlal ediliyor. “Ne olacak biraz fazla çalışılsa” denebilir. Ama bunun THY işçilerine yansıması şöyle: Uçuş süresi 1 dakika geçilse bile, bu sürede iş kazası geçiren çalışan, ne SSK’dan ne diğer sigortalardan bir kuruş hak iddia edemiyor. Ölmesi halinde ise ailesine bir kuruş tazminat ödenmiyor.
*Kabin çalışanı sayısı giderek azaltılıyor. Öyle ki kimi havayolu şirketlerinin 20 kişi çalıştırdığı uçaklarda THY 8 kişiyle çalışıyor.
*THY’nin teknik bölümünde de çalışma düzeni bozuldu. Bu durum uçuş güvenliğini riske eden bir noktaya gelmek üzere.
*Tüm bu haklar toplusözleşmede yer almasına rağmen yönetim bunları uygulamamakta diretiyor. İtiraz edenlerin ‘dosyası’ kabarıyor.
BİR GÖZ KIRPMASI
Bu örnekler, akıllara ilk gelenler. Sendikanın olmaması halinde daha kötülerinin de geleceğini biliyorlar. Bu nedenle THY işçisi tüm baskı ve korkutmalara karşın sendikasını da arkadaşlarını da bırakmıyor. Tehditler nedeniyle direnişteki arkadaşlarının yanına gelip sohbet edemeseler de küçük bir el işareti, bir göz kırpma tarafı belli ediyor.
Hükümetin işçilerin haklarına yönelik saldırısı karşısında da tarafını belli ettiğini düşünen THY işçileri, konfederasyonları Türk-İş’ten aynısını bekliyor. Ancak direniş boyunca bir tane Türk-İş yöneticisi yanlarına gelmemiş. Bunu şimdiye kadar yaşanan gelişmelerle birleştiren THY işçilerinin Türk-İş’ten beklentisi de artık yok. Türk-İş de son toplantısıyla işçilerin bu ‘güvenini’ boşa çıkarmadı. Zira Türk-İş Başkanlar Kurulu’nda THY’de yaşanan sorunla ilgili bakanla görüşme kararı alındı. Bu karar THY işçilerine hiç de yabancı değil. Birkaç ay önce Toplu İş İlişkileri Kanunu gündeme geldiğinde içerisinde havacılık sektörüne grev yasağı getiren madde vardı ve Türk-İş yöneticileri o zaman da aynı bakanla bir araya gelmişti. Bu görüşme sonrası yasaktan vazgeçildiği deklare edilmişti. Ancak THY’de sözleşme süreci sıkışınca aynı bakan ve hükümet Türk-İş ile varılan mutabakatı bir kenara fırlatarak grev yasağını yasalaştırdı. Üstelik Türk-İş cephesinin iddiasıyla ‘hiçbir şekilde haber vermeden.’
SGBP’DEN BEKLENTİ VAR
Türk-İş yönetiminin bu tavrı; THY işçilerinin, sendikaları Hava-İş’in de içerisinde yer aldığı Sendikal Güç Birliği Platformundan (SGBP) beklentisini artırmış. SGBP’nin “Türk-İş’in harekete geçmediği durumlarda biz harekete geçeceğiz” açıklaması işçilerin hafızalarında. “Yaşadıklarımızın tüm sendikalara ve işçilere karşı olmadığını görmek içir kör olmak lazım” diyen THY işçileri, gerçek destek, topyekün mücadele bekliyor. Bunun için de sendikaların tabanındaki sınıf kardeşlerine sesleniyorlar, onları harekete geçmeye çağırıyorlar. İşten atmalar ve grevin yasaklanmasına karşı hukuki mücadele de sürüyor. Sendikada, işçiler de hatta THY yönetimi de "Fazla çalıştırılmaktan dolayı rahatsızlanan ve bir gün işe gelemeyen" işçileri mevcut yasalara göre işten atamayacağını biliyor. Ancak işe iadenin de süre alacağı biliniyor. Grev yasağına karşı ise CHP ile birlikte Anayasa Mahkemesine başvuru yapılacak. Buradan sonuç çıkmaması halinde ise AİHM'ye gidilecek. (İstanbul/EVRENSEL)