Serapool işçileri: Haklarımızı öğrendik kendimizi ezdirmeyiz
Patron, Serapool işçilerine üretimi aksatmakla suçlayarak dava açmıştı, işçiler 4 gün süren duruşma sürecini değerlendirdi.
Gizem ÖRNEK
İstanbul
Serapool patronunun, işçileri üretimi aksatmakla suçlayarak suç duyurusunda bulunduğu ve 114 işçi ile 1 sendikacının yargılandığı davanın ilk duruşması geçtiğimiz günlerde İstanbul Anadolu Adliyesinde görüldü. 4 gün süren duruşmayı değerlendiren işçiler, “Biz kötü bir şey yapmadık, bu davadan bir şey çıkmaz. Zaten ellerinde kanıt olsaydı, biz söyledikleri gibi bir şey yapmış olsaydık şimdiye kadar patron bize kaç kere dava açardı. Biz zaten haklıyız” diye konuştu.
Sergül Semiz, Serapool’den sonra herhangi bir işe girmemiş. “11.5 yıl çalıştım, artık yeter” diyor. Direnişte de en çok o kalmış fabrikanın önünde, “Herkes iş buldu, ben bırakmadım orayı” diyor. Direnişin özeti ise onun için şöyle; “İyi direndik, güzeldi ama çok stresliydi. Zor günler yaşadık. Sorunlarımızın çözülmesini istedik sadece.” “Mahkemelere de alıştık, bize bir şey yapamazlar” diyen Sarıgül şöyle devam ediyor: “Haksızlık çoktu, ben haksızlığa hiç gelemem. Sorunlar çözülsün, haksızlık bitsin istedik. Biz hiç kötü bir şey yapmadık, kimseye zarar vermedik.”
SENDİKALI OLUNCA SENİ DİNLİYORLAR
Serapool’de büyük bir deneyim elde ettiklerini anlatan Sultan Karaca’yla da direnişten sonrasını konuştuk. Serapool’den sonra bir metal fabrikasında işe başlayan Karaca, “Yeni çalıştığım yerde ücretler ile çalışma koşulları biraz daha iyi. Serapool’de insana da değer vermiyorlardı. İş çok ağırdı, soğukta, buz gibi yerlerde çalışıyorduk. Burada en azından insana biraz değer veriliyor. Türk firması değil ya bizi dinliyorlar, şikayet ettiğimiz sorunları çözmeye çalışıyorlar” diye anlatıyor yeni işyerini. Sonra kendince elde ettiği deneyimler üzerinden “Sendikalı olunca seni dinliyorlar, belki sendikalı olduğumuz için burada bize değer verip sözümüzü dinliyorlardır” diyor. Serapool’de sendikalı olamasa da Sultan şuanda çalıştığı fabrikada sendikalı.
İşçilerin 2015 yılında verdiği mücadele sonucunda Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlenen işçiler, sendikalı bir iş yerinde çalışıyor. “Sendika için mücadele ettin, Serapool’de olmadı, ama şimdi sendikalısın. Sendikalı olmak nasıl?” sorusuna Sultan’ın yanıtı, “İyi olmaz mı” oluyor. Babası “Türk Metal’e üye olsaydınız, o daha iyi” demiş. Sultan fabrikadaki arkadaşlarıyla konuştuklarından çıkardığı sonuçla yanıt vermiş babasına “Onlar satıcıymış ama. İşçiyi satıyormuş, bu daha iyi.”
HAKLARIMIZ ÇOKMUŞ, ÖNCEDEN BİLMİYORDUM
Bir başka kadın işçi katılıyor sohbetimize. Serapool’den sonra o da sendikalı bir iş yerinde çalışmaya başlamış. Sendikasından çok memnun değil ama “Artık örgütlü olduğumuz için haklarımızı biliyoruz, kendimizi ezdirmiyoruz” diyor. Gülfidan geliyor sonra yanımıza. O da bir plastik fabrikasında işe başlamış. “Burası daha iyi, orada bize resmen işkence yapıyorlarmış” diyor. “Artık sendikayı öğrendim, sendikalı çalışmak istiyorum” diye de ekliyor sözlerine, “Haklarımız çokmuş ama ben önceden bilmiyordum bunları. Kim istemez ki sendikalı çalışmayı!” Ve bir işçi kadın daha. Sifon malzemeleri üreten bir fabrikada çalışıyor 15 aydır. Onun da Serapool’den öğrendikleri yeni işinde yardımcısı oluyor. “Ustabaşı bana haksızlık etmeye çalıştı. ‘Sen bana mobbing yapıyorsun. Ama bunun kanunda cezası var. Sen bana haksızlık edemezsin’ dedim. Diğerleri çekindi ben böyle deyince ama ustabaşı da bir daha benimle uğraşmıyor” diye anlatıyor yeni işyerinde yaşadıklarını. Eşinden boşanmış, kardeşleri bakıyormuş ona ama onlar da kaza geçirince iş başa düşmüş: “Kendi ayaklarımız üzerinde durmam lazım” diye özetliyor çalışma hayatını. Serapool direnişinde büyük bir deneyim elde eden işçilerin hepsi artık sendikalı bir işyerinde çalışmak istiyor. Bunun için mücadele eden de var, örgütlü olduğu sendikayla sorunlar yaşadığı için şimdi de onunla mücadele eden de. Ama özetle hepsinin ortak görüşü “Artık haklarımızı öğrendik, kendimizi ezdirmeyiz.”
AYNI İŞİ YAPIYORUZ BİZE BÖYLE DAVRANILMAMALI
Çalıştığı işyerinde 2015’ten önce kadın işçi çalışmadığını aktaran Sultan, “Ama sonra kadın işçi de almaya başlamışlar, 30-40 kadın işçi var şimdi. Erkek işçiler işleri elinden gidecek diye tepki gösteriyorlar kadınlara.
Bazıları anlayışlı davranıyor ama bazıları “siz ne anlarsınız bu işten” diye tersliyor. Sultan bazen hak veriyor onlara “Kadınla erkek tamamen eşit olmaz tabi ama biz aynı işi yapıyoruz, bize böyle davranmamaları lazım” diyor. Asgari ücrete geçen yıl yapılan zamdan sonra eski işçilerle yeni işçiler arasında bir fark kalmamış. Bu da fabrikada tartışmalara neden oluyor. “Bu tabi büyük haksızlık. Eski işçiler de tepki gösteriyor” diyor Sultan.
ÜLKE İYİ YÖNETİLMİYOR
Ülke gündemini de konuşabildik Sultanla; başkanlık tartışmaları, yeni anayasa, OHAL... “Benim alakam yok bunlarla, başkanlıkla ne olacağını da bilmiyorum. Bir anlatsınlar ona göre bakarız” diyor. Başkanlıkla sistemiyle ilgili sohbet ilerledikçe “Bence her şeyi bir kişiye vermek iyi. Şimdi her kafadan bir ses çıkıyor. İyiyi, doğruyu bilen bir kişi her şeye karar verse daha iyi olur” diyor. Ama ülkenin iyi yönetilmediğini de ekliyor: “Suçsuz insanları öldürüyorlar.” Anayasa hakkında da görüşleri benzer Sultan’ın ne olacağını bilmiyor. “Sen bir anayasa hazırlasan ilk önce ne koyardın anayasa” diyoruz, “Eğitimi baştan aşağı değiştiririm” diyor. Sultan, aslında iyi bireyler yetişsin, kimse kimseye kötülük yapmasın, herkes kendini bilsin istiyor. Bunun için önerisi ise şöyle; “Çocukları bırakıp önce anne babaları eğitirim.”