Fransa’da seçim öncesi siyaset karıştı
Fransa’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iktidar partisinin adayı belli oldu. Sağın zaferi hâlâ en güçlü ihtimal.
Deniz UZTOPAL
Paris
Fransa, nisan ayında ilk turu gerçekleştirilecek cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. Geçtiğimiz pazar günü iktidardaki parti olan Sosyalist Partinin, cumhurbaşkanlığı için adaylık yarışı sonlandı. Partinin ‘sol kanadı’nı temsil eden Eski Eğitim Bakanı Benoit Hamon, Başbakan Manuel Valls karşısında ön seçimleri kazandı. Parti içi sol ve sağ kanat olarak kutuplaşma ve adaylar ve taraftarları arasında karşılıklı sert atışmalardan sonra partinin sol kanadının temsilcisi Hamon, sağ kanadın temsilcisi Valls’ı yüzde 59 oy alarak eledi ve Sosyalist Partinin cumhurbaşkanı adayı olarak belirlendi.
BENOIT HAMON KİMDİR?
49 yaşındaki Benoit Hamon, François Hollande’ın iktidarının ilk iki yılında, 2012 ile 2014 arasında, önce sosyal ekonomi ve tüketim bakanlığı, ardından da eğitim bakanlığı yaptı. Bu yıllarda hükümetin liberal ve emek düşmanı politikalarıyla dayanışma içinde olan, bunları içeriden eleştirdiğini savunan Hamon, 2013 yılında, zamanın İçişleri Bakanı Manuel Valls ve Kalkınma Bakanı Arnault Monterbourg’la birlikte Başbakan Jean-Marc Ayrault’ya karşı gizli bir ittifak yaptı ve başbakanın görevden alınarak Valls’in başbakan olmasında rol oynadı.
Fakat partisinin en sağ kanadını temsil eden Valls’in sert ve inatçı ultraliberal çizgisinden dolayı, 2014 sonbaharında görevden alındı.
GENÇLER ARASINDA POPÜLER
O tarihten itibaren ise SP içinde sol çizgiyi savunan akımlara yakınlaştı ve Valls Hükümetine açıktan muhalefet yapmaya başladı. Uzun süre Cumhurbaşkanı François Hollande’ın tekrar aday olmaması için parti içi çalışma yürüttü. Hollande’ın ne partisini birleştirebileceği, ne de kazanma şansı olduğu anlaşılıp aday olmayacağı açıklanınca da adaylık yarışına katıldı.
Gençler içinde popüler olan, ve rakibi Manuel Valls’ın sosyal liberal çizgisine karşı sol sosyal demokrat bir çizgi savunan Hamon, adaylık yarışını kazanarak Sosyalist Partinin doğal lideri haline geldi. 23 Nisan’da gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazanma ihtimali şimdilik zayıf görülen Hamon’ın, giderek sağa kayan partisinin siyasi çizgisini daha sol/sosyal demokrat bir çizgiye çekmesi bekleniyor. Fakat bu eğilimin parti içerisinde daha fazla kutuplaşmaya neden olması da kaçınılmaz görünüyor.
SOSYAL DEMOKRASİ İLE LİBERALİZM ARASINDA
2012’de iktidara gelen ve geldiği günden itibaren istikrarlı bir şekilde sağa kayan François Hollande ve hükümetleri, emekçi kesimlerin büyük tepkilerini çekti ve 60 yıl süren “5. Cumhuriyet” tarihinin en az kamuoyu desteği alan cumhurbaşkanı oldu.
İzlenen liberal politikalar, Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin bile Meclise getirmeye cesaret edemediği yeni iş yasasıyla doruk noktasına çıktı. İşçiler ve sendikalar aylar süren bir mücadele sürdürdü fakat OHAL’in verdiği yetkiler kullanılarak aşırı şiddete başvuruldu; işçiler, sendikacılar, gençler gazlandı, coplandı ve hatta baskılar yürüyüş yasaklamasına kadar vardırıldı. Sonunda ise Meclisi 3 defa baypas eden Hükümet iş yasasını yürürlüğe soktu. Toplumda biriken bu tepkiler, Sosyalist Partinin içine de yansıdı ve parti içinde ciddi bir muhalefet oluştu. Partisinin desteğini alabilmek için onca manevra yapmasına karşın Cumhurbaşkanı Hollande, yeniden aday olmayacağını açıklamak zorunda kaldı.
5 yıldır iktidarda bulunan ve emekçiler içerisinde büyük tepkiler çeken Sosyalist Parti gibi bir parti içinde, sol-sosyal demokrat çizgiye sahip genç bir adayın seçilmesi, Fransa siyasi arenasında yaşanan kutuplaşmanın devam ettiğinin bir ifadesi.
Öte yandan Merkez sağ parti Cumhuriyetçiler’de aşırı liberal ve muhafazakar bir çizgiyi savunan François Fillon’un aday çıkması ve seçimi kazanma ihtimalinin yüksek olması; aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin Adayı Marine Le Pen’in seçimin ikinci turuna kalma ihtimalinin yüksek olması; Hollande’ın Eski Ekonomi Bakanı ve Eski Bankacı olan Emmanuel Macron’a kamuoyu yoklamalarında desteğin giderek artması ve bakanlar içinde bile destekçisi olması; liberalizm karşıtı ve eski Sol Cephe bileşenlerin ezici çoğunluğunun adayı olan
Jean-Luc Melenchon’un kamuoyu yoklamalarında hükümet partisinin önüne geçmesi ve son olarak da Benoit Hamon’un Sosyalist Partide adaylık yarışını kazanması Fransa siyasi arenasında değişimlerin yaşandığının somut örnekleri oldular.
‘SOLUN BİRLİĞİ’ TARTIŞMASI YENİDEN ALEVLENDİ
Benoit Hamon’un ilk açıklamasında seçimleri kazanabilmek için “tüm solu birliğe çağırması” eski bir tartışmayı tekrar alevlendirdi. Özellikle de Yeşiller Partisi Adayı Yannick Jadot ve antiliberal solun adayı Jean-Luc Melenchon’a açıktan çağrı yaparak ortak bir çizgide birlik yapma çağrısı yaptı.
Yeşiller içinde Sosyalist Partiye yakın kanadının temsilcisi olan Yannick Jadot, daha bir açıklama yapmamakla birlikte Hamon’un çağrısına sıcak baktığı biliniyor. Jean-Luc Melenchon ise “Sosyalist Partiden beklenecek bir şey yok” diyerek uzatılan eli şimdilik reddetti.
Fakat bu tartışmaların devam edeceği açık ve olası bir ittifakın programı konusundan önce atılması gereken birçok adım var. Her şeyden önce Benoit Hamon’un, kendi partisinin birliğini sağlaması gerekiyor, fakat yapılan açıklamalar şimdilik bunun zor olacağına işaret ediyor. Örneğin ikinci turda rakibi olan Eski Başbakan Manuel Valls, partinin sağ kanadının temsilcisi ve Hamon’un savunduğu programının “gerçekçi” olmadığını defalarda ifade etti ve programı savunamayacağını açıktan belirtti.
MACRON DA PARTİYİ BÖLÜYOR
Partiden ayrılan ve cumhurbaşkanlığı için bağımsız aday olan Eski Ekonomi Bakanı ve Bankacı Emmanuel Macron’un savunduğu liberal çizgi ise partinin sağ kanadı içerisinde olumlu yankı buluyor. Şimdiden Macron’u destekleyeceğini açıklayan Sosyalist Parti milletvekillerinin sayısı az değil ve bunların daha da artması bekleniliyor. Fakat partinin sağ kanadı, partiyi Hamon ve ekibine de terk etmek istemiyor ve Macron’a destek büyük ihtimalle sınırlı olacaktır.
SOL CEPHE’DE DURUM
Bu koşullarda Sosyalist Parti içinde bir birlik sağlanması zor görünüyor. Hamon’un programının sağa kayması bu kesimin desteğini kısmen alabilir fakat bu sefer de var olan desteğin önemli bir kısmını kaybetme ihtimali yükselecek ve kamuoyu yoklamalarında yüzde 17’lere kadar çıkan eski Sol Cephe bileşenlerinin adayı Melenchon ile yakınlaşması imkansızlaşacaktır.
Fakat burada Fransa Komünist Partisinin tavrı belirleyici. Büyük iç tartışmalardan sonra alternatifsizlikten dolayı Melenchon’un adaylığını desteklemeye karar vermiş olan ama bunu utangaç bir şekilde yapan FKP, başından beri “solun birliği”ni savunuyordu. Melenchon’a karşı tekrar aynı çizgiye dönmesi işleri tekrar karıştırabilir.