Kapısız penceresiz binada kentsel dönüşüm sergisi
Marmara ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencileri, Tarlabaşı’daki kentsel dönüşüm politikalarının mağdur ettiği insanları, yok ettiği kültürleri resim, heykel ve enstalasyon (yerleştirme sanatı) çalışmalarıyla anlatıyor. Savaş sonrası harabeyi andıran, Tarlabaşı’daki sokaklarda kalan az sayıdaki
Enstalasyonlarda, tiner çeken çocukların yaşadığı ortam, Taksim ve Tarlabaşı arasındaki çelişki, zihinsel hafıza yansırken; duvar resimlerinde ise hayat kadınları, travestiler, mahalle sakinleri karşımıza çıkıyor. Serginin ilk açılışı geçen hafta, ikinci açılışı ise önceki gün yapıldı. Zorunluluktan dolayı sergi süresi bir günle sınırlı. İlk açılıştan sonra birçok eser parçalanmasına rağmen; öğrenciler mahalle sakinlerinin kendilerine çok fazla destek olduklarını vurguluyor. Önceki gün yapılan açılış öncesinde öğrenciler bozulan ve kırılan çalışmaları tekrar düzenliyordu. Örneğin kırılan şişeleri öğrenciler tekrar yaptıkları enstalasyonun bir parçası haline getiriyorlardı.
İLK BAŞLARDA TEDİRGİNDİK...
Ürün Ünal, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde okuyor. Ünal, bu fikrin Erasmus’la üniversitelerine gelen İtalyan arkadaşlarından ortaya çıktığını söylüyor. Böyle bir çalışma yapmaya karar verdiklerinde çevrelerindeki arkadaşları, ‘Oralar tenha, ıssız ve tehlikeli yerlerdir. Yapamazsınız edemezsiniz” demiş. İlk başlarda tedirgin olduklarını gizlemiyor. Duydukları tedirginlik zamanla, Tarlabaşı’da azda olsa komşularının desteğiyle bir iç huzura dönüşmüş.
BİNA ÇÖPLÜK HALİNDEYDİ...
Alex, İstanbul’a Verona’dan geldi ve projenin de fikir babası aynı zamanda. Yaptıkları çalışmaların salt kendilerini ilgilendirmediğini hatırlatan Alex, amaçlarını Tarlabaşı halkıyla etkileşime geçebilmek ve onlar için güzel şeyler yapabilmek olarak açıklıyor. İlk geldiklerinde 13 nolu apartmanın çöplük halinde olduğunu belirtiyor. Serginin yapıldığı apartman önceleri bir tabakhaneymiş ve bir dönem de tekstil işlerin de kullanılmış. Alex, çalışmalarında apartmanda bulduğu derileri, eski ayakkabıları enstalasyonlarında kullanarak değerlendiriyor. (İstanbul/EVRENSEL)
BİR YANDA TAKSİM BİR YANDA TARLABAŞI
Marmara Üniversitesinden Hazal ve Özer ikinci sergiye katılan arkadaşlar. Hazal, ikinci sergiye katılış sebebinin destek amaçlı olduğunu söylüyor. Verono’dan gelen Alex ve arkadaşlarının sergi çağrısına Türk sanatçılardan destek alamamış. Türk sanatçının az olmasından ötürü Hazal da bu açığı kapatmak için katılmış sergiye. Özer ise Tarlabaşı’na ilk defa bu sergiyle girmiş ve çok şaşırmış. Özer “Bir tarafta görsel imajlarla dolu Taksim’i görürken; öte yandan savaş sonrası harabeye dönen Tarlabaşı’nı gördüm” diyor. Özer çalışmalarında ise Tarlabaşı denince akla ilk gelenlerden olan hayat kadınlarını ve travestileri işlemiş.