10 Ekim davasında IŞİD’liler, neredeyse ortak ifade verdi
10 Ekim Katliamı davasında ifade veren tutuklu IŞİD’lilerin neredeyse ortak savunma yapması ‘cezeevinde de irttibatalar mı’ sorusunu akıllara getirdi
İLGİLİ HABERLER
10 Ekim Davası öncesi adliye önünde açıklama yapıldı
IŞİD'li bombacıları taşıyan Durgun'un eşi tutuklandı
Sanık Talha Güneş, 'FETÖ' göndermesi yapıp beraatını istedi
10 Ekim duruşmasında Abdülmubtalip Demir dinlendi
10 Ekim Ankara katliamı davasının ikinci duruşmasının ilk gününde geçen duruşma iddianameyi görmedikleri gerekçesiyle savunma vermeyi reddeden Talha Güneş ve Abdülmubtalip Demir ifade verdi. Güneş ve Demir’in aynı evde yakalanmalarıyla ilgili benzer ifadeleri vermeleri, ikisinin de yazılı metin üzerinden savunma yapmaya çalışmaları ve avukatları sorularına yanıt vermemeleri sanıkların örgütsel ilişkinin sürdüğü yorumuna neden oldu. Demir ifadesi sırasında önce avukatlara hakaret etti, sonra da duruşmayı izleyen mağdurları tehdit etti. Duruşmanın ilk günü sonunda mahkeme, Güneş ve Demir’in tutukluluğunun devamına karar verirken, duruşmaya gelmeyen tutuksuz sanık Hatice Akaltın hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
SAVUNMAYA ‘ALLAH’IN KANUNLARI’ DİYEREK BAŞLADI
Verilen aranın ardından ilk duruşmada iddianameyi görmediği gerekçesiyle savunma vermeyen tutuklu sanık Talha Güneş’in savunmasına geçildi. Ailesinden pek çok üyesi El-Kaide ve IŞİD sanığı olan Güneş, sanıklardan Abdülmubtalip Demir ile birlikte bir evde mühimmatlarla birlikte yakalanmıştı.
"Allah'ın kanunları değil de insanın kanunuyla yaptığınız yargılamadan adalet çıkacağına inanmıyorum” diyerek başladığı savunmasında, 10 Ekim katliamından 2 ay önce babası aracılığıyla tanıdığını Halil İbrahim Durgun’un yanında part time işe başladığını söyledi. "Bana güvendiği için misafirlerini ağırladığı rezidansta (hücre evi) kalabileceğimi söylemişti” diyen Talha Güneş, evin Suriyeli işçiler için tutulduğunu iddia etti. Durgun'un örgüt elemanı olduğunu olaydan 5-6 gün sonra öğrendiğini ve şaşırdığını iddia etti. Aile fertlerin büyük kısmı IŞİD’li olan Güneş’in örgüt üyesi olduğunu öğrendikten Durgun'u arayıp sormadığını söylemesi dikkat çekti.
ERDOĞAN GİBİ ‘KANDIRILMIŞ’ (!)
IŞİD’in Antep emiri olan Yunus Durmaz’ı da Durgun’un ortağı olarak bildiğini ama tanımadığını iddia eden Talha Güneş, diğer hücre evine ödediği faturanın makbuzunu vermek için gittiğini, kimse olmayınca geri döndüğünü söyledi. Örgütün hücre evi ve depolarına girerkenki görüntülerine rağmen Güneş, "Hakkımda hiçbir delil yok. Hakkımdaki suçlamalar hayal ürünü bir zekanın ve savcının hezeyanlarıdır” dedi.
Güneş’in kendisini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kandırıldık” sözleriyle savunması dikkat çekti. Güneş,”15 Temmuz'dan sonra FETÖ için cumhurbaşkanı bile ‘kandırıldık' dedi. Ben de Halil'i tanıyamadım. Eğer ben tanıyamadığım için yargılanacaksam bu ülkenin bütün üst düzey yöneticileri yargılanmalı” dedi.
SURİYE’YE ZİYARETE GİTMİŞ
Güneş, diğer IŞİD yargılamalarında sanıkların ifadelerine benzer şekilde, “PKK üyelerinin hepsi şimdi belediye başkanlığı, milletvekilliği yapıyor. Hendekler kazarak ülkeyi savaş alanına çevirdiler. Eğer bu kişiler tutuklanmıyorsa benim de tutuklanmamam lazım” diye konuştu.
Beraatini isteyen Güneş, mühimmatla birlikte yakalandığı Abdülmubtalip Demir’in yanına gitmesini ziyaret olarak açıklamaya çalıştı. Yakalandığı evde mühimmat ya da canlı bomba yeleği görmediğini idda eden Güneş, önceki ifadesini "Bu ülkede polisin baskısıyla herkes herkese suç atabilir. Hakkımda verilen ifadeyi kabul etmiyorum” diyerek reddetti.
Yunus Durmaz’ın kardeşi diğer sanık Hacı Ali Durmaz’ın kendisiyle birlikte eğitim aldığı iddiasını yalanlayan Güneş, “Ben sadece babamı ziyaret için Suriye'ye gittim” dedi.
Hakimin sorusu üzerine Antep'te kendini patlatan İsmail Güneş’in amcasının oğlu olduğunu, IŞİD’li Ahmet Güneş’in de abisi olduğunu belirten Talha Güneş, "Abim Ahmet Güneş'in IŞİD'e katıldığı söyleniyor ama ben ne yaptığını bilmiyorum. Suriye'de yaşıyor” dedi.
‘IŞİD MÜSLÜMAN ÖRGÜT MÜ’ SORUSUNA YANIT VERMEDİ
"Olaydan sonra Yunus Durmaz bu evlere gelip gidiyordu. Durgun ona ‘ortak' diye sesleniyordu” diyen Güneş, soru üzerine Halil İbrahim Durgun'un yanında çalışan diğer sanıklar Resul Demir ve Yakup Şahin'i tanımadığını savundu.
Talha Güneş, avukatlar sorularına başlamadan önce hiçbir soruya cevap vermeyeceğini söyledi. Avukatların verdiği tüm sorulara cevap vermiyorum yanıtı veren Güneş, daha önce hakimin sorusu üzerine yanıt verdiği soruları da cevapsız bıraktı. Avukatların “Kabul mu etmiyorsun, cevap mı vermiyorsun” sorusuna “Cevap vermiyorum” yanıtını verdi. Avukat Kazım Bayraktar’ın "IŞİD Müslüman bir örgüt müdür” sorusunu da Güneş, “Cevap vermiyorum” diye yanıtladı.
Kendisine gösterilen görüntülerin hepsini reddeden Güneş, gösterilen resimlerdeki şahısları da tanımadığını iddia etti.
AVUKATLAR VE MAĞDURLARA TEHDİT
Muhimmatla yakalanan ve canlı bomba yeleklerini diktiği düşünülen sanık Abdülmubtalip Demir de ifadesine besmele ile başladı. Demir’in ifadesini kağıttan okuması dikkat çekti. “Benim burada sanık olmanın tek nedeni Yunus Durmazın eniştesi ve Müslüman olmam” diyen Demir de, tıpkı Talha Güneş gibi Erdoğan ve AKP’li siyasetçilerin Fettullah Gülen konusunda “kandırıldık” demelerini örnek gösterdi. “Onlar nasıl dışarıda duruyor” diyen Demir’in avukatlar hakkında “Şerefsiz” ifadesini kullanması üzerine salondan tepkiler yükseldi. Bunun üzerine Demir, “Kimin terörist olduğunu görüyorsunuz” diyerek sanıklar ve avukatları hedef gösterdi. Tepkilerin artaması üzerine bir süre dışarı çıkarılan Demir, daha sonra tekrar salona getirilerek ifadesine devam etti.
“İslam dışındaki bütün sistemleri reddetmemden dolayı hakkımda hazırlanmış bir komplo olduğunu düşünüyorum” diyen Demir, depolarda parmak izi tespit edilmesini “Kaynım Yunus Durmaz götürdü” diyerek açıklamaya çalıştı. Canlı bombaların hazırlanıp Ankara’ya yola çıkarıldığı Alyaz Sitesi’ne gitmesini de “kayınvalidesinin Suriye’den gelmesine aracı olacak kişilerle görüşme” olarak açıkladı. Durmaz’ın tarifi üzerine oraya gittiğini belirten Demir, kendisiyle birlikte canlı bombalar ve 10 Ekim katliamının diğer organizatörlerinin de aynı gün aynı binada tespit edilmesini “tesadüftür” diye açıklamaya çalıştı. Sorulara yanıt vermekte zorlanmaya başlayan Demir, duruşmayı izleyenleri kastederek “Siz mi susturursunuz? Ben mi susturayım” dedi. Bunun üzerine yine gerginlik yaşandı.
‘ÖRGÜTSEL İLİŞKİYİ CEZAEVİNDE DE Mİ SÜRDÜRÜYORSUNUZ?’
10 Ekim’in ardından kayınbiraderi Durmaz’ın “Başına 600 bin TL kondu” diyerek kaçması telkininde bulunduğunu anlattı. Kendisine atfedilen Ebu Mera kod adının Halil İbrahim Durgun’a ait olduğunu ima eden Abdülmubtalip Demir, Hafz kod adlı kişinin de Mehmet Kadir Cabael olduğunu iddia etti.
Evinde bulunan muhimmat dolu kolileri kendisine Yunus Durmaz’ın verdiğini, içinde Kuran ve kitaplar olduğunu söyledi. Ancak Demir, bu kolileri kaçakken neden taşımaya devam ettiğini açıklayamadı.
Demir, çapraz sorguda avukatların sorularını “Cevap vermek istemiyorum” diye yanıtladı. Avukat Sevinç Hocaoğulları’nın bir yıl boyunca kaçak yaşamasına kimin yardımcı olduğu sorusunu da cevapsız bırakan Demir, Suriye’ye pasaportsuz bir şekilde gittiğini söyledi Sivil Toplum Örgütü’nün ismini de açıklamadı. Bunun üzerine Avukat Hocaoğulları, “Antep’teki ifadende Azez’e 3 yıl önce gittim demişsin. Yani IŞİD’in hakim olduğu dönem. STÖ’ler ile gittiysen devletin hangi birimleri sana yardımcı oldu? STÖ örgütün yöneticileri senin gibi pasaportsuz kişilerin geçişinini mi sağlıyordu? Neden onları koruyorsun? Devletin IŞİD’e yönelik politikası değiştikten sonra mı önceden pasaportsuz geçtiğin Suriye’ye geçemedin? Devletin politikası değiştikten sonra gözaltına alındığını mı düşünüyorsun? Sen ve senin gibilerle birilerinin işi bittiği için mi burada yargılanıyorsun sence? Örgütsel ilişkilerini cezaevinde de sürdürmüş olmanın güveniyle mi buradakileri tehdit ediyorsun. Senin hakkında 2012 yılından bu yana soruşturma var. Soruşturmaya rağmen bu eylemleri yapanlar da emin ol burada yargılanacak” diye konuştu.
‘YELEKLERİ SEN Mİ DİKTİN?’
Avukat Hasan Hüseyin Evin de, sanık Demir’in yaptığı el işaretinin IŞİD örgütüyle ilintili olduğu iddiasına dikkat çekti. Bunun üzerine Demir'in avukatı Orhan Şahin, “Onun anlamı allah bir’dir” diyerek işareti tekrar yaptı. Savcı ise Demir’e canlı bomba yeleklerini dikip dikmediğini sordu. Demir iddiayı kabul etmedi. Savcı, iddianameyi hazırlayan savcılara hakarette bulunması, müştekilere tehditte bulunması nedeniyle gereğinin yapılması için savcılığa suç duyurusunda bulunmasını talep etti. Mahkeme heyeti talebi kabul etti. Ayrıca Talha Güneş ve Demir’in elindeki yazılı savunmalarda avukatların talebi üzerine mahkeme dosyasına kondu.
AKALTIN’A YAKALAMA KARARI
Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, tutuksuz sanık Hatice Akaltın’ın duruşmaya katılmamak için ilettiği mazaret dilekçesinin reddini karara bağlayan mahkeme, Akaltın hakkında üzerine atılı suç yönünden talimat yasağının bulunduğu dikkate alınarak, sanığın savunmadan kaçma ihtimaline karşı yakalama emri çıkartılmasına, yakalandığında derhal mahkememizde hazır edilmesine karar verdi.
Kararın ardından duruşma sona erdi. Duruşmaya yarın saat 10.00'da müşteki ifadeleriyle devam edilecek. (Ankara/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et