‘Saldırgan polislerin IŞİD’le ilişkisi araştırılsın’
10 Ekim davasının 2. duruşması müşteki ifadeleriyle devam ediyor. Dün yaşanan sanık ve polis saldırısının ardından bugün duruşma salonu değiştirildi.
Cem ŞİMŞEK
Ankara
IŞİD’li 2 canlı bombanın saldırısı sonucu 101 kişinin yaşamını yitirdiği 10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin davanın 2. duruşmasına müşteki ifadeleriyle devam edildi.
Duruşmada söz alan yaralılardan Aziz Mustafa Şimşek, duruşmanın dünkü oturumunda mağdurlara saldıran polislerin IŞİD’le ilişkisinin araştırılmasını istedi.
SALON DEĞİŞTİRİLDİ
Duruşmanın dünkü oturumunda önce sanıklar salonda provokasyon yaratmış, ardından bazı polisler, katliamın mağdurlarına sözlü ve fiziksel saldırıda bulunmuştu.
Yaşanan gerginlik sonrası mahkeme başkanı Selfet Giray, bir sonraki oturumda sanıkların salona alınmayacağını söylemiş, avukatların itirazı üzerine sanıkların salona alınıp alınmayacağına ertesi sabah (bu sabah) karar verileceği açıklanmıştı.
Sabah saatlerinde hakim, müşteki avukatlarına bilgi vererek, mahkeme heyetinin 11. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda konumlanarak duruşmanın sürdürülmesine, 10 ve 11. Ağır Ceza Mahkemeleri arasındaki paravanın kaldırılarak 2 salonun birlikte kullanılmasına; duruşmaya sanıkların getirilmesine ve duruşma sırasında çevik kuvvet polislerinin görevlendirilmesine karar verdiğini bildirdi.
BAŞINDAN BERİ KURGULANMIŞ BİR KATLİAM
Öğleden sonra saat 14.00’te başlayan duruşmada ilk olarak katliamda hayatını kaybeden Ali Deniz Uzatmaz’ın babası Ogün Uzatmaz söz aldı. Uzatmaz, “Başından beri kurgulandığını düşündüğüm bu katliamdan, Ankara Valisi, Emniyet Mensupları ve MİT görevlilerinden şikayetçiyim” dedi. Müştekilerden Hasan Akdemir de, katliam günü Malatya’dan İstanbul’a gelirken hiçbir arama ve polis kontrolü olmadığını söyleyerek şöyle konuştu: “En küçük basın açıklamalarında, Malatya çıkışında aramalar olur, katılımcıların ismi istenir, sorgulanır, her il-ilçe girişinden çıkışına kadar polis ekiplerince takip edilirdik. Ancak o gün hiçbiri olmadı. Malatya’da ana arteri kapatmamıza rağmen engellenmedik. Meğer ölüme gidişimizi kolaylaştırmışlar” dedi. Katliamda ayaklarının parçalandığını anlatan Akdemir, “Aradan birkaç dakika geçti gaz bombası atıldı. Polislerin bizzat üzerimize geldiğini, sağlık emekçilerinin lütfen yapmayın dediğini duydum. ancak buna rağmen geldiler” dedi. Akdemir, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Antep’ten Ankara’ya kadar katliamda sorumluluğu olan tüm kamu görevlilerinden, Ankara valisinden, il sağlık müdüründen, İçişleri Bakanından ve dönemin başbakanından şikayetçi olduğunu söyledi.
SANIKLAR VE POLİSLER SALONU PROVOKE EDİYOR
Katliamda oğlunu kaybeden Sündüz Kızılçay da, “Benim oğlumu suçsuz yere kaybettiler hakim bey” dedi ağlayarak. Oğlunun 5 çocuğunun yetim kaldığını söyleyerek adalet talebinde bulundu.
Katliamda yaralanan Aziz Mustafa Şimşek de, kendilerine ilk müdahaleyi alandaki sağlıkçıların yaptığını söyleyerek, “15 dakika ötede tam teşekkülü hastaneler olmasına rağmen tek bir sağlık görevlisi gelmedi.
Daha sonra önceden görmediğimiz polisler TOMA’lar gelmeye başladı. Coplamaya, gazlamaya başladılar. Patlamadan sonra polisin bu kadar organize saldırması şüphe uyandırdı bende. Ambulanstan önce itfaiye ve TOMA’ların olması şüphe uyandırdı. Kamu görevlilerine soruşturma başlatılmamıştır.
Sanıklar ve polisler sürekli duruşma salonunu provoke ediyor. Salondaki saldırgan çevik kuvvet polislerinin de bu örgütle ilişkisi araştırılmalıdır. Bu bombaları patlatanlar ve yardım edenlerin hepsinde şikayetçiyim” dedi.