Bir kavram: işbölümü
“Belli bir metayı üreten özel türdeki emeğin, farklı işçiler arasında bölünmüş bir dizi yalın ve koordineli işlemler halinde parçalanmasıdır."
İŞBÖLÜMÜ NEDİR?
Marx, kapitalist anlamda işbölümünü şöyle tanımlar: “Belli bir metayı üreten özel türdeki emeğin, farklı işçiler arasında bölünmüş bir dizi yalın ve koordineli işlemler halinde parçalanmasıdır." (Theories of Surplus-Value, Part III, s. 268)
İŞBÖLÜMÜNÜN TARİHSEL GELİŞİMİ
Marx, tarihsel olarak işbölümünün iki çıkış noktası olduğunu söyler: Toplum içerisindeki işbölümü ile bir işyeri içerisindeki işbölümü. İşbölümü ilk kez, yaşa ve cinsiyete dayalı olarak aile içerisinde doğar. Bir ailede kadınlarla erkeklerin gördükleri işler birbirinden farklı olduğu gibi, gençlerle yaşlıların görevleri de farklıdır. Bundan çok ayrı türde bir işbölümü ise değişim ile, önce topluluklar arası değişimden, daha sonra da ayrı topluluk içerisindeki değişimden doğar ve gelişir.
"Çeşitli topluluklar, kendi doğal çevrelerinde, farklı üretim araçları ve farklı geçim araçları bulurlar. Böylece üretim tarzları, yaşayışları ve ürünleri farklı olur. İşte bu farklılıklar, çeşitli toplulukların aralarında ilişki kurmalarına ve ürünlerin karşılıklı değişimine ve dolayısıyla bu ürünlerin giderek metalara dönüşmesine yol açar." (Kapital i, s. 366)
TOPLUMDAKİ İŞBÖLÜMÜ
Değişime dayalı işbölümünün boyutları, nüfus büyüklüğü ve yoğunluğu ile, ulaştırma ve haberleşme araçlarının gelişme düzeyine ve bir de genel olarak üretimin eriştiği düzeye bağlıdır. Burada toplumsal işbölümü, birbirinden farklı ve bağımsız üretim alanları arasında değişimden doğar. Marx ayrıca, "İyi gelişmiş ve meta değişimi ile ortaya çıkmış olan her işbölümünün temelinde kent ile kır arasındaki ayrılığın yattığını ve toplumun bütün ekonomik tarihinin, bu antitezlerin hareketinde özetlendiğini kaydeder. (a.g.y. s. 367)
İŞYERİNDEKİ İŞBÖLÜMÜ
Toplumdaki işbölümünde, nüfusun büyüklüğü ve yoğunluğu önkoşul olduğu gibi, bir işyerindeki işbölümü için de, aynı zamanda çalıştırılan işçi sayısı zorunlu bir önkoşuldur. İşyerindeki işbölümü pek çok bakımdan toplumsal işbölümünden farklıdır. Örneğin, manifaktürdeki (imalat sanayiindeki) işbölümünü karakterize eden şey, parça işçinin tek başına meta üretmemesi gerçeğidir. Ancak, parça-işçilerin hepsinin ortak ürünü, meta halini almaktadır. Burada, üretim araçlarının mülkiyeti tek bir kapitaliste aittir ve üretim süreci onun bilinçli denetimi altındadır.
ÖZEL MÜLKİYET VE İŞBÖLÜMÜ
Kapitalist üretim biçimine dayalı toplumda, toplumsal işbölümü, gerekli düzenlemeler yapılmadığı için anarşik, işyerindeki işbölümü ise, artı-değer amacına dayalı olduğu için kaçınılmaz olarak despotiktir. Toplumsal işbölümü sonucu, bir azınlığın, maddi varlığa, emek ve üretim araçlarına, üretilen ürüne sahip olmasına karşılık, çoğunluğun, pazarda satacak emeğinden başka bir varlığı olmayan, üretimi gerçekleştirdiği halde ondan artı bir pay almayan kimseler haline geldiği görülür. "Kaldı ki, işbölümü ve özel mülkiyet özdeş deyimlerdir: birincisinde faaliyete göre anlatılan şey, ikincisinde bu faaliyetin ürününe göre dile getirilmektedir.” (Alman İdeolojisi, Sol yay.s. 63)
MAKİNELEŞME VE İŞBÖLÜMÜ
Makineleşme işbölümünü hızlandırdığı gibi, makinelerin gitgide özelleşmesi, işçinin de tek bir makine üzerinde sınırlı bir uzmanlığa ulaşmasını zorunlu kılar. İşçi, belli bir işi, belli bir zamanda yapan mekanik bir araç haline gelir. Bunun, kişiliğinin gelişmesi üzerindeki olumsuz etkileri açıktır. Manifaktürde, işçinin, parça-işçi haline gelmesiyle başlayan tek bir işte uzmanlaşma süreci, makineleşme ile birlikte doruk noktasına tırmanır ve işçi makinenin değil makine işçinin yöneticisi ve denetleyicisi haline gelir. Tekdüzeleşen üretim süreci içerisinde işçi, inisiyatifini kaybetmiş, sürecin maddi bir ögesi haline gelmiştir. Ne var ki, kapitalist sistemde, teknolojinin ve dolayısıyla üretici güçlerin gelişmesiyle birlikte, önce işyerinde başlayan ve manifaktür dediğimiz yeni teknik ve ekonomik bilimde gelişen, daha sonraları da fabrika denen dev üretim birimini yaratan yine bu işbölümü olmuştur.