10 Şubat 2017 11:16

Hasret KANAT
Çağlayan
İstanbul

Mine, on altı yaşında bir çocuk işçi. Ortaokulu bitirir bitirmez tekstil atölyelerinde çalışmaya başlamış. Olgunluğunu, genç yaştaki yaşam mücadelesiyle edinmiş. Bir buçuk yıldır çalışan Mine’ler yedi kardeşler; dört erkek, üç kız.

İki yaşında Batman’dan  İstanbul’a Çağlayan’a göç etmişler. Babası inşaat işçisi olarak çalışmış yıllarca, bundan üç ay öncesinde çalıştığı inşaatın dördüncü katındaki iskeleden düşüp ölmüş. Aylarca yoğun bakımda kalan babası için işverenler hiçbir şey yapmamış. Sigortasız, tazminatsız hiçbir hak talebini alamayan ailenin omuzlarına düşüyor geriye kalan yaşam mücadelesi. Acılarını bile yaşamadan cenazenin ardından çalışmak zorunda kalıyorlar. Evleri, sağlık güvenceleri yok. Hayata dair, kendilerine dair hiçbir güvencesi olamayan Mine’nin yaşam öyküsü ona göre yeni başlıyor ama her şeyin farkında olarak. Toplumun ve ailesinin ona biçtiği roller, sorumlulukları pek hayli onu aşmış, buna rağmen genç yaşında mücadele etme azmi yaşamın da ailesinin biçtiği sorumluluklarla savaşmakla başlıyor.

“ÜNİVERSİTE OKUYACAĞIM”

Eğitim hayatına devam etmek isteyen Mine’ye “Kızlar okuma yazma bilsin yeter, sen okuma! Erkek kardeşin okusun.” demişler. Annesine açıktan okumak istediğini söyleyen Mine’ye açık öğretimden kayıt yapmaya gidecekken annesi engel olmuş, boşver demiş.

Şimdi okusaydım lise ikinci sınıfta olacaktım diyor. Hayali rehber öğretmeni olup topluma insan kazandırmakmış. İyiyi doğruyu öğretmeye çalışmak, doğru yolu göstermeye çalışmak bütün arzusu. Üniversiteyi okuyacağım diyor.

Madde bağımlısı olan abisi var bir de, yaşça çok büyük Mine’den. Başına bir sürü olaylar gelmesine çok öfkeli. Kürt gençlerin de madde bağımlılığının çok fazla olduğunu düşünüyor, abisinden kaynaklı içicileri, satıcıları çok iyi tanıyor. Bunları satanların gençlerin beyinlerini uyuşturmak istediğini, yozlaştırmaya çalıştıklarını söylüyor. Birbirini bıçaklayan mı dersin, bunun için adam öldüren mi…

Madde bağımlısı olan abisine öfkeli olmasının en büyük sebebi Mine’nin bu yaşta çalışıp abisinin çalıştığı parayla madde almaya çalışıyor olması. “Kendi paramla yaşayamıyorum, aldığım maaşı aileme veriyorum. Benim geleceğime yatırım yapacaklarını söylerken kız çocuklarını okutmuyorlar. Bir de erkekler de çalışmıyor.” diyor Mine.

“BENİ SÖMÜRENLERE KARŞI MÜCADELE EDECEĞİM”

Aile baskısını çok yaşıyor olmasından kaynaklı “Nereye gitmem gerekiyorsa ablamla gitmem gerekiyor. Çevreye güvenmedikleri için dışarı çıkartmadıklarını söylüyorlarmış. Kaçırırlarmış kız çocuklarını…”

Mine’nin erkeklerle konuşmasına izin vermiyorlar, bu erkek kuzeni olsa bile. “Kız ve erkek arasında çok ayrımcılık yapıyorlar. Aile evin içinde küçük devlet gibi.” diyerek kısaca ailesinin baskılarını anlatıyor Mine.

Aylık 1000 lira maaş alıyor, bunun 100 lirası ile yaşıyor koca ay boyu. Kendi biriktirdiği parayla ailesinden gizli ucuzundan bir telefon alıyor. Yaşadıklarının çok zor şeyler olduğunu söylüyor: “Yaşadıklarımı takmıyorum, yoksa ruh sağlığımı bozarım. Elimden ne gelirse onu yapacağım aileme karşı. Beni ucuza çalıştıran, sigortamı yapmayan, emeğimi yok sayan, sömüren ailemle de, patronlarla da mücadele edeceğim” deyip son noktayı koyuyor Mine..

Evrensel'i Takip Et