LYSISTRATA’DAN ÖĞRENECEKLERİMİZ
Atina kadınları ile Sparta kadınları gibi biz de bir araya gelsek sınıfımızda, atölyemizde, altın gününde, kampüste, her nerede isek “Hayır” desek
Kocaeli Üniversitesi öğrencisi
Siyasetin bu kadar hayatın her alanında olduğunu gördüğümüz günlerde siyaset felsefesinin temelinin atıldığı zamana dönelim istiyorum, Antik Yunan’a. Çok eski bir zamanda -MÖ 411-yılında yazılmış bir oyundan bahsedeceğim. Oyunun adı Lysistrata, Aristofanes tarafından yazılmış tek perdelik bir oyun. Tiyatro tarihinin ilk savaş karşıtı tiyatrosu. Savaş karşıtlığının oyundaki temsili tabii ki kadınlar.
Oyun, erkeklerin amaçsızca giriştiği savaşı bitirmemeleri ve erkeklerinin savaştan dönmelerini beklemekten usanan kadınların savaşa son vermek için savaş bitene kadar erkeklerle yataklarını paylaşmamaya karar vermeleri ile başlar. Lysistrata, Sparta ve Atina kadınlarını bir araya toplar. Kadınlardan her zaman savaşlar için iki türlü fedakârlık yapmaları istendiğini söyler. Bunlar çocuk yapmaları ve çocukları savaşa yollamalarıdır. Lysistrata’nın aklına işi kadınların ele alıp barışı zorlamaları gerektiği düşüncesi gelir. Kadınlara birinci olarak cinsel perhiz yapmaları gerektiğini söyler. İkinci olarak Lysistrata ve kadınlar dini kurbanlarda bulunma bahanesiyle savaşı sürdürecek paranın bulunduğu Akropolis’teki tapınağın yönetimini üstlenirler. Erkekler bu saçma savaşa son verene kadar kimse teslim olmayacaktır. Sonuçta iki tarafın erkekleri de bu savaşı bitirmeye razı olur ve kadınlar kendilerini siyasal alanda kabul ettirirler. Eşitliği sağlayamamış olsalar da ayrımcılığa bir nebze son verebilmişlerdir.
KADIN CİNAYETLERİ %1400 ARTTI
Şimdi biraz daha yakın bir tarihe 2002 yılına gidelim. AKP’nin iktidara geldiği yıllara ve hâlâ devam etmekte olan iktidarına bir bakalım kadınlara neler getirmiş neler götürmüş. AKP hükümeti döneminde kadın cinayetleri %1400 arttı. Savcılığa göre 2002-2016 arasında 6 bine yakın kadın, erkekler tarafından katledildi. BM istatistiklerine göre 15 bin civarında. Cinsiyet Eşitliği Raporu’nda Türkiye, kadın erkek eşitliğinde 142 ülke arasında 125’inci sırada yer alıyor. Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın kaldırılarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın oluşturulması, yeni hükümetin “kadın sorunu”nu “aile” başlığıyla ele alacağını, kadınının aileden bağımsız bir sorunu olmayacağını düşündüklerini göstermişti. Getirdiği 4+4+4 eğitim sistemi ile 2014 yılında ortaokuldan mezun olan 36 bin 401 kız çocuğunun açık liseler de dahil olmak üzere hiçbir kuruma kayıt yaptırmadı. Örgün eğitimdeki kız çocuklarının sayısında ciddi bir düşüş yaşandı. Kadınlara 3 çocuk yapma özgürlüğü(!) verildi. Tecavüzcülere, katillere iyi hal indirimleri verdi. Esnek çalışma ve eve kapatma politikaları palazlandı. TBMM Boşanma Komisyonu, kadın ve çocuk haklarını sıfırladı. Buradaki bazı öneriler çocukların tecavüzcüleriyle evlendirilebilmesi, 5 yıl sorunsuz bir evlilik sürdürürlerse tecavüzcünün denetimli serbestlikten yararlanabilmesi. Eğer istismarı gerçekleştiren de 15 yaşın altında olursa istismarın suç olmaması. Bununla ailelerin 15 yaş altı çocuklarını (şimdilik resmi nikahla olmasa bile) fiilen “evlendirmelerinin” yolu açılıyor. Rapor cinsel saldırı, cinsel istismar ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarında hadım uygulanmasını öneriyor. Şiddet gören kadını uzlaştırmayı, bunun gibi pek çok öneriyi sunuyor.
LYSISTRATA’NIN DEDİĞİ GİBİ “HAYIR”
Şort giyen kadının tekmelendiği, kadınların cenazelerinin sınırlarda bekletildiği, parkta spor yapan kadına saldırıldığı, kadınların cenazelerinin çıplak olarak sokaklarda sürüklendiği günler geçti bu iktidar döneminde. Her geçen gün annelerin ocaklarına acılar düştü. Yetmedi OHAL geldi. OHAL koşullarında kadına yönelik şiddet daha da arttı. Kadın işçilerin grevi ilk olarak yasaklandı. Kadınların programı Ekmek ve Gül kapatıldı. Kadın dernekleri kapatıldı. Tarikat yurtlarına mecbur bırakılan kız çocukları yanarak öldü. Tecavüz yasası çıkarılmak istendi. Fakat artık yeter der gibi kadınların direnişi ile engellendi. Bir araya geldiğimizde nasıl da karşı koymuştuk yasağa rağmen. Peki bugün de yine amaçsız ve bize hiçbir faydası olamayan başkanlık için AKP hükümetinin yıllardır süren savaşını engelleyemez miyiz? Her birimiz Lysistrata’nın yaptığı gibi tüm kadınları toplasak bir araya ve “Hayır”ın biz kadınlar için neden önemli olduğunu anlatsak... Atina kadınları ile Sparta kadınları gibi biz de bir araya gelsek sınıfımızda, atölyemizde, altın gününde, kampüste, her nerede isek “Hayır”ı ilmek ilmek beraber örsek? Eşitliği sağlayamasak bile bu iktidarın uygulamalarını kabul etmediğimizi göstersek? İki ters bir düz diye örgü ören babaannemizle, yurtta oda arkadaşımızla, atılan hocamızla, annemizle; elinde steteskopu, kalemi, kağıdı, deterjanı, çocuğu; kafasında rastası, başörtüsü, şapkası, kırmızı saçlısı, tüm kadınlar bir araya gelsek de bu başkanlığa bir dur desek? Haydi hep birlikte hayır demeye!