Yüksekdağ'ın davasına katılan Özgökçe: Dava hukuk garabeti
Yüksekdağ'ın duruşmasına katılan Özgökçe: ‘Böyle hukuk garabetine uğrayan dosya ile karşılaşmadım’ dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmasına katılan Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, il örgütünde bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
Ertan, Yüksekdağ'ın "Barış ve demokrasi şehitleri" sözünden dolayı yargılandığını vurgulayarak "Ben insan hakları alanında çalışan bir avukat olarak böylesine hukuk garabetine uğramış dosyalarla karşılaşmadım" diye konuştu.
Ertan şunları ifade etti:
“Bugünkü duruşmada Figen Başkanımız, kürsü sorumsuzluğunun nasıl engellenmek istendiğini, Hükümetin yargı üzerinde nasıl bir tahakküm kurduğunu gözler önüne serdi. Barış şehitlerini anmanın bizim siyasi ve ahlaki sorumluluğumuz olduğunu belirtti.
Bugünkü dosyadan beklediğimiz sonuç aslında yargılamanın beraatle sonuçlanmasıydı. Fakat öyle olmadı. Dava, benim de içerisinde olduğum bir başka dava ile birleştirildi. Önümüzdeki hafta görülecek olan o dosya da geçen yıl 8 Mart’ta Van’da düzenlenen mitingde benim ve eşbaşkanımızın yaptığı konuşmalardan ibaretti.”
SİYASETÇİLER OLARAK ELBETTE ELEŞTİRECEĞİZ!
Özü itibariyle bütün duruşmaların hem Meclis kürsüsünde hem de diğer etkinliklerdeki demeçlerden ibaret olduğunu belirten Özgökçe: “Temel olarak barışa çağrı yapan, ülkenin şimdi bulunduğu noktadan geri adım atma çağrısı yapan konuşmalardan ibaretti. Bir siyasetçinin görevi elbette ki eleştirilerini ve kamuoyunun çağrılarını dile getirmektir. Bu yargılamaları kabul edilemez buluyoruz.
Bugünkü davada hukukçu olarak utanç duyduğum bir iddianameyle karşı karşıyaydık. Eş Genel Başkanımızın “Barış ve demokrasi şehitleri” sözü “terör örgütü” propagandası sayılmış. Bizim bütün eylemlerimizde, basın açıklamalarımızda, protesto gösterilerimizde yaptığımız açıklamalar halkın taleplerini dillendiren söylemlerden ibarettir. Tamamı barışçıl, hükümete adım atması yönündeki çağrılarımızdan ibarettir. Biz sadece barışla çağrı yaptık” dedi.
İnsan hakları alanında çalışan bir avukat olarak böyle hukuk garabetine uğramış dosyalarla karşılaşmadığını söyleyen Özgökçe şunları söyledi: “Tarif yok, belirleme yok, suç unsuru yok. Dokunulmazlıkların kaldırıldığı gün olan 20 Mayıs’a dosya yetiştirmek üzere savcılar adeta seferber oldular. Benim hakkımda açılan davalar resmi tatil olan 19 Mayıs’ta Meclis’e sevk edilen dosyalardan ibaret. Ne yapmışım, konuşmuşum. Ne yapmışım talepte bulunan halkın yanında olmuşum.
SELAM VERDİĞİMİZ GÖZALTINA ALINIYOR
Meydanda olmak devlet yöneticileri açısından teşvik edilmesi gereken bir husustur. Bütün toplantı ve gösteri yürüyüşleri en tahammül edilemez düşünceye ait bile olsa devlet halkın önünü açmak zorundadır. Halk neden meydana çıkar; bir meramını dile gidermek için, yanlış giden bir şey varsa bunu söylemek için. Eski zamanlarda meydanlar kralın, yöneticinin görebileceği yerlerde yapılırdı ki halk oradan meramını anlatsın, yönetici de duysun. Yöneticiler de halkın ne dediğine bakıp ona göre kararlar alırdı. Bunun siyasi kökeni budur. Ama demokrasiden nasibini almamış yöneticiler asla bizim sesimizi duymak istemezler. Özellikle kısarlar. İşte bugün böylesi bir dönemde yaşıyoruz. Sokağa çıkmak suç, açıklama yapmak suç, ifade etmek suç, düşünce açıklamak suç, konuşmak suç. Neredeyse selam verdiğimizi gözaltına almaya ve tutuklamaya başladılar. OHAL koşullarında yaşıyoruz, nefesimiz kesilmeye çalışılıyor. Bütün bu uygulamaların bir an önce son bulması için çaba sarf ediyoruz. Daha büyük imkanlar devletin elindeyken bunu yapmaması, asli görevini de yapmaması ile eş değerdir” dedi. (HABER MERKEZİ)