18 Şubat 2017 00:31

Urfalıların aklında Suriyeliler ve işsizlik var

Referandumu AKP’nin etkili olduğu kentlerden Urfa’da işçilerle konuştuk. İşçilerin aklında başkanlık anayasasından çok Suriyeliler ve işsizlik var.

Paylaş

Yusuf KARATAŞ
Urfa

Diyarbakır’dan Urfa’ya gitmek için bindiğim otobüste yanıma 17-18 yaşlarında bir genç biniyor. Muavinin sorularına cevap verememesinden Suriyeli olduğunu anlıyorum. Arapça Suriye’nin neresinden olduğunu soruyorum. Çoğunluğu Kürt olan Hasekê’nin Araplarındanmış. Hasekê, Kürtlerin ve kısmen de rejimin elinde olan bir kent. “Orada çatışmalar yok. Neden gitmiyorsun?” diyorum. “Hangi tarafa gidersem beni askere alırlar, ondan gitmiyorum” cevabını veriyor. Türkiye’deki durumlarından konuşuyoruz, Erdoğan’ı sevdiğini söylüyor. Urfa’ya gelince “Urfa’da kimse bizi istemiyor, ücretlerin düşmesinden, işsizlikten ve yaşamlarının bozulmasından bizleri sorumlu tutuyorlar” diyor.

Ş. Urfa; Kürtlerin, Arapların ve Türkmenlerin birlikte yaşadığı 2 milyon nüfuslu bir kent. Ama bu sayıya kentin demografik yapısını ve sosyal yaşantısını önemli oranda değiştiren 400 bin Suriyeli mülteciyi de eklemek gerekiyor. Çünkü resmi rakamlara göre 401 bin ile Türkiye’nin en çok Suriyeli mülteci bulunan kenti Urfa, Suriye’deki gelişmelerden en doğrudan etkilenen kentlerin başında yer alıyor. Son birkaç yılda Suriye’deki gelişmelerin kentin siyasi yaşantısına da önemli oranda etkileri olduğu söylenebilir. AKP’nin bölgedeki ‘kale’lerinden biri olarak görülen Urfa’da 2014’ten sonra Kürt siyasetinin de toparlandığını belirtmek gerekiyor. 2014 Yerel seçimlerinde Osman Baydemir’in BDP adayı olması ve Rojava’daki gelişmeler (Urfa Kürtlerinde ulusal duyguların gelişmesi/güçlenmesi) Kürt siyasetinin toparlanmasında önemli rol oynamıştı. Sonuç olarak AKP’nin gücünü korumaya devam etse de (oy oranı yüzde 50-60 bandında)  Kürt siyaseti de AKP’nin rahatını bozacak bir oy oranına (yüzde 30’un üstünde) ulaşmış durumda.

SURİYE POLİTİKASI SORUNLARI BÜYÜTTÜ

Kime oy verirse versin Urfa’da herkes Suriyeli mültecilerden sonra daha da ağırlaşan işsizliği, kentin en büyük sorunu olarak görüyor. Gerçekten de TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) 2015 verilerine göre Urfa-Diyarbakır bölgesi (Karacadağ Kalkınma Ajansı bölgesi) ülkenin gelir düzeyi en düşük ve işsizliğin en yüksek olduğu bölgesi. Kentte sayıları 200 bini bulan ve ağır koşullarda çok düşük ücretlerle çalışan mevsimlik tarım işçileri bile daha düşük ücretlerle çalıştırılan Suriyeli mültecilerden sonra iş bulamaz hale gelmiş. 

Böylesi ağır sorunlarla boğuşan kentte referandumun nabzını tutmak için tarihi Samsat Kapısı’daki ‘amele pazarı’na gidiyoruz. İşçilerle görüşmeye birlikte gittiğimiz Ramazan Bağış, Emek Partisi il başkanlığını da yapmış olan bir işçi. AKP tabanını da yakından tanıyan Bağış, konuştuğu AKP’lilerin azımsanmayacak bir kısmının referandum için ‘hayır’ eğiliminde olduklarını aktarıyor. Samsat Kapısı’ndaki saat kulesinin önünde bekleşen işçilerle selamlaşıp konuşmaya başlıyoruz.

‘İŞ KRİZİ VAR’

İlk olarak Ramazan Bağış’ın da daha önce birlikte çalıştığı Cemal Demir’le konuşuyoruz. Cemal, Urfa’nın Araplarından. 13-14 yıldır amele pazarında yevmiyeli iş yapan bir işçi. Son 3 ayda sadece 10 gün iş bulabilmiş. Bu durumu “İş krizi var” sözleriyle açıklıyor. Amele pazarında ustalar günlük 100 ve düz işçiler de 60 TL’ye çalışıyor. Ancak Suriyeliler daha düşük ücretlerle çalışmayı kabul ettikleri için işçilerin çalışmaya gidebildikleri gün sayısı giderek düşmüş. Suriyelilerden şikayet ediyor Cemal. “Bu sorunların oluşmasında iktidarın Suriye politikasının etkisi yok mu?”  diye soruyorum. “Müslüman, başka Müslümanların acısına seyirci kalmaz. Askerimiz tabii oraya girecek” diyor. Referanduma geliyoruz, “evet vereceğim, Erdoğan iyi yapacak” sözleriyle oyunun rengini açıklıyor. “Peki, 15 yıldır Erdoğan yönetmiyor mu, niye iyi olmadı?” diyorum. Hemen “Erdoğan’ın önünü açmıyorlar ki” yanıtını veriyor. Sonra kendisi soruyor: “Arap takviminde (Hicri takvimi kastediyor) hangi tarihteyiz, biliyor musun?”  “Bilmiyorum”, diyorum. “İşte bir hadis-i şerifte tarihte her şey Müslümanlar için iyi olacak” deniyor diye açıklama yapıyor sonra. “Erdoğan, kutsal bir kişi mi yani?” diyorum. “Ben öyle demiyorum, sadece hadis-i şerifin dediğini söylüyorum” diye bitiriyor.

‘KİRA ÖDEMEK İÇİN TARLAMI SATTIM’

Cemal’e itiraz eden işçilerden Yaşar’la konuşmaya başlıyoruz. Yaşar, dedeleri zamanında Kobanê tarafındaki köylerden gelmiş Urfalı bir Türkmen. “35 yıllık işçiyim, çocukluğumdan beri tarım ve inşaat işi yapıyorum” diye söze başlıyor. “Erdoğan başta iyiydi, ama sonra her gelen dönem daha kötü oldu. Suriye’den sonra burası bataklığa döndü” diyerek devam ediyor. Yaşar da Suriyelilerden şikayetçi. “Bütün yardımları ve iyi kömürleri Suriyelilere veriyorlar ama ülkedeki fakirleri görmüyorlar.”  Sonra biz sormadan sözü referanduma getiriyor. “Referandumda ‘hayır’ diyeceğim. İş yok. Kiramı ödeyebilmek için köydeki tarlamı sattım.” Referandumla ilgili kaygılarını anlatarak bitiriyor Yaşar, “Urfalılar tepkili ama OHAL var, oyların çalınacağından kaygı duyuyoruz.”

‘KAFASI KARIŞIK’

Bozova köylerinden gelip Urfa’ya yerleşmiş Kürt İşçi Mustafa Saraçoğlu’yla konuşuyoruz sonra. 5 yıldır yevmiyeli işçi olarak çalışıyor. “Yevmiyemiz 60 TL ama Suriyeliler 20TL’ye çalışıyor. Suriyelilerden sonra iş bulamaz olduk” diyor Mustafa. Referandumda ne yapacağı sorusuna “Erdoğan iyidir. ‘Evet’ diyeceğim. ‘Hayır’ dersek daha kötü olmaz mı, kimi getireceksin?” diyor. Ardından hükümetten beklentisini de aktarıyor: “Fabrika kursunlar, hepimiz iş buluruz. Tek hastane yetmiyor ki” (Yeni kurulan devlet hastanesinde çalışan 600 taşeron işçiyi kastediyor).

Mehmet Şerif de 20 yıllık bir Kürt işçi. “Suriyeliler gitmeden düzelmez” diye söze başlıyor. “Eskiden günde iki iş yaptığımız bile olurdu. Şimdi saat 3’e kadar aç bekleyip eve ekmeksiz dönüyoruz” diyor. Referandum konusundaki tutumunu  “Devlet kenti vatandaşına bakmıyor. Benim niyetim ‘hayır’dır, işsizlikten ‘hayır’ diyorum” sözleriyle açıklıyor.

Sonra anlatmaya devam ediyor. “Benim engelli oğlum var. 18 defa ameliyat oldu. İş için İŞKUR’a başvurduk. Almıyorlar. Orada işler torpil ile dönüyor.”

Daha önce ‘evet’ diyeceğini söyleyen Mustafa, “Doğru söylüyor”  diyerek söze giriyor. “İyi ama sen ‘evet’ diyeceğim demiştin” diyorum, bu kez çevredekiler gülerek söze giriyorlar, “Onun kafası karışık, sen ona da ‘hayır’ yaz” diyorlar.

Mehmet Şerif’e dönüyorum son olarak söyleyeceği bir şey var mı diye, “Savaş dursaydı, millet biraz rahat ederdi. Ama başkanlık çıkarsa savaş bitmez” sözleriyle bağlıyor konuşmasını.

‘SESİMİZİ HERKES DUYSUN’

Son olarak yanımıza sonradan gelen Mehmet Kızılelma ile konuşuyoruz. “Televizyon yok mu, sesimizi herkes duysun” diye söze başlıyor. “ŞUSKİ’de (Şanlıurfa Su ve Kanalizasyon İşleri) 10 sene çalıştım. Celalettin Güvenç (Celalettin Güvenç, Urfa valisi iken 2014 yerel seçimlerinde AKP’den Urfa Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. 1 Kasım seçimlerinde ise AKP’den K. Maraş milletvekili seçildi) zamanında işi müteahhide devredip bizi işten attılar. Burada yevmiyeli iş arıyoruz. Kalifiye elemanım, on işi yapabiliyorum ama iş yok.” Referandumla ilgili düşüncelerini de “Tek adam olmaz, 550 milletvekili boşa düşer o zaman. Ben ‘hayır’ diyeceğim” sözleriyle açıklıyor. İktidara tepkisini de “Partide adın yoksa işten de atılırsın, iş de bulamazsın. Bize asgari ücreti bile çok gördüler” sözleriyle ortaya koyuyor.

Urfa’nın amele pazarından yansıyan fotoğrafı bu. İktidarın ortada bıraktığı mülteciler ve işsizlik, kentin büyüyen sorunları olarak dikkat çekiyor. Urfalılar referanduma başkanlık anayasasından çok bu sorunları tartışarak gidiyor. Bu sorunların referanduma nasıl yansıyacağını ise, önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Grevleri yasaklanan işçilere sefalet zammı dayatılıyor

SONRAKİ HABER

Bakan Özlü: Evet kararı, istikrarı teminat altına alacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa