18 Şubat 2017 00:34

'Soruların kafayı kurcalıyor, bir daha bakmak lazım'

'Evet'e yakın, kararsız, AKP'li seçmen ve tekstil işçisi Mehmet, konuştuğumuzda: Soruların kafayı kurcalıyor, bir daha bakmak lazım

Paylaş

Uğur ZENGİN
İstanbul

Mehmet, 24 yaşında. Kürt. Sultanbeyli’de yaşıyor. Dindar, AKP’li bir tekstil işçisi. 15 yaşında “Kur’an öğrenmek” niyetiyle Menzil tarikatına giren Mehmet, bugün gördüğü rüyayı yine kendi deyimiyle “Medrese bitirmiş hocaya” soruyor. Kendi tarikatının “siyasete girmeyen” iki tarikattan biri olduğunu ısrarla savunuyor.

Mehmet’e kendisiyle aynı atölyede işçilik yapan Fatma adlı başka bir işçi aracılığıyla ulaştık. Atölyedeki mesai bitince, beraber buluşma yerimize geldiler. Masaya oturur oturmaz Fatma ablaya “Eve gidince bakacağım” dedi. Atölyeden buluşma yerimize kadar olan 10 dakikalık mesafede başkanlık meselesini tartışmışlar. Kafası karışmış biraz. Fatma abla anayasa değişikliğine ‘hayır’ diyor. 

Mehmet, yürüyüş boyunca başkanlık sistemine dair daha önce duymadığı şeyler duyduğunu söylüyor, “onu bilmiyordum”a benzeyen cümlelerle. Sohbetimiz böylece başlıyor. 

Hangi gazete ve televizyonları takip ediyorsun?

CNN, NTV, A Haber bazen Halk Tv, gazetelerden Star, Sabah bazen spor gazeteleri, bazen Sözcü, Takvim...

Sözcü’ye, Halk Tv’ye neden bakıyorsun?

Merak ediyorum. ‘Acaba ne diyor’ diyorum. Hani mantıklı bir şey söylüyor mu? Karşılaştırıyorum. Özellikle seçim dönemlerinde bunu çok yaparım. 

Şu anda da yapıyor musun?

Şu anda bakamıyorum. Çünkü evden çıkıyorsun sabah 7 karanlık, gidiyorsun akşam 8 yine karanlık. Gazeteyi nasıl göreceğim (Gülüyor).

Evrensel okudun mu?

Yok, sadece bir kere stantta göz ucuyla baktığımı hatırlıyorum, çünkü bilinen bir gazete değil.

Başkanlık sistemi tartışmalarını takip edebiliyor musun?

Ben ilk başta bu olaya mesafeli yaklaştım. Çünkü bilmiyorsun neyin ne olduğunu. Ama şunu söylüyorlar, çok başlılık ortadan kalkacak. Bu iyi bir şey mi? İyi bir şey. Aslında Rusya’da, ABD’de çok başlılık yok. Orada da tek başlılık var. Suudi Arabistan’da da tek başlılık var. Dolayısıyla hızlı yönetim olacak diyorlar. Açıkçası her ağızdan bir ses çıkmasından, tek kişiden bir ses çıkması daha iyi gibi geliyor. Mesela bir madde var, diyor ki, 18 yaşındaki adam da milletvekili olabilecek. 50 yaşındaki adam Meclise giriyor da ne oluyor? O sandalyede yatıyor. Ya da gidip kürsüde boş boş konuşuyor. 18 yaşındaki adamın en azından hevesi olacak. Belki bir icraat yapar. Bir de başkanlık seçimine giren, kaybettiğinde milletvekili olamayacak diyorlar. Bunun iki yönü var. O adam yüzde 20 oy aldı, o yüzde 20 oy çöpe mi gidecek? Şöyle de iyi bir tarafı var, halkın istemediği adam olmayacak. 

Şu anda milletvekili seçilme yaşı 25, ama AKP’nin kadrosunun da bakanların, milletvekillerinin yaş ortalaması da çok yüksek. Anayasa değişikliği kabul edilirse birkaç gencin dışında Meclise gençlerin girebileceğine inanıyor musun?

Öyle bir yasa olduğunda adam girmek istedikten sonra kim almayacak? Her partinin gençlik kolu var. Gençliğini siyasete adayan adamlar var. Çıkacağını umut ediyorum.

Anayasa paketiyle Meclis işlevsizleştiriliyor; bütçe hazırlayamıyor, milletvekilleri gensoru bile veremiyor. Cumhurbaşkanı bakanları tayin edebiliyor, Meclisi feshedebiliyor, KHK çıkartabiliyor... 

Maddelere göz attım. Meclis Cumhurbaşkanı hakkında fezleke hazırlanmasını salt çoğunlukla sağlayabilir. Cumhurbaşkanını Yüce Divan yargılar. Suç kesinleşirse Cumhurbaşkanının görevi düşer. Verilen hükmü de giyer. Gizli oylama ile karar alınıyor. 

İlk etapta salt çoğunluk gerekiyor ama soruşturma komisyonu kurulması için 360 oy gerekiyor. Soruşturmada suçlu bulunursa Yüce Divan’a sevki için bu kez 400 milletvekilinin oyu gerekiyor...

Nasıl yani? Oradaki insanların vicdanına kalmış.

Yüce Divan’ı da iktidar partisi belirliyor... 

İnsan tek başına okuyunca (değişiklik önerilerini CNN Türk’ten okumuş) demek ki farklı düşünüyormuş. Dolayısıyla senin söylediklerin açıkçası kafayı kurcalıyor. Düşünerek bir daha bakmak lazım. Şu anda senin söyleme şeklinle ben bir daha kararsız kaldım. Bütçe hazırlayabilir diyor?

Hazırlayamıyor...
Bütçeyi görüşebiliyor mu?

Cumhurbaşkanının partisinin çoğunlukta olacağı Mecliste bütçenin reddedilme olasılığı yok...
O zaman iktidar ne yapacak kardeşim? O zaman bir daha okumalı. Demek ki ben anlamamışım. 

PEKİ YA ‘HAYIR’CILARIN DEDİĞİ DOĞRUYSA?

Hayır oyu vermeyi düşündün mü?

Düşündüm. Hatta şu an bile düşünüyorum. Ama ‘evet’e daha yakınım. Kesin değil. Biraz daha bekleriz, bakalım Kılıçdaroğlu ne diyor? Erdoğan ne diyor? 

Bir işçisin, tekstil atölyesinde çalışıyorsun. Başkanlık sisteminin senin hayat şartlarında, çalışma koşullarında olumlu bir değişiklik yaracağını düşünüyor musun?

Vallahi kardeşim ‘ülke uçacak’ diyorlar. Ama ben uçmadıktan sonra ülke uçsa ne? Diyorlar ki ülke kalkınacak. Devlet Bahçeli de diyor ki olumlu bir şey. Ben de kararsızım yani. Şu anda konuşurken bile evet mi desem hayır mı desem iki arada bir deredeyim. Ama evet demeyi düşünüyorum. Neden? Çünkü azınlık hayır diyor. 

Peki ya ‘hayır’cıların dediği doğruysa ne olacak?

Dananın kuyruğu kopmuş olacak. 

O ne demek?

İş işten geçmiş demek. Şu anda kimse açık açık anlatmıyor.

DİKTATÖRLÜK İHTİMALİNİ ZAYIF GÖRÜYORUM

‘Başkanlık sisteminde seçilecek kişinin yetkileri çok geniş, nereye gideceği belli değil. Diktatörlüğe kadar gidebilir’ deniliyor. Sen bunu nasıl yorumluyorsun?

Diktatörlüğün olduğu yerde seçim olur mu? Olmaz. Olsa da her zaman aynı adam kazanır. Mesela Suriye’de iç savaş var adam seçim yapıyor ve seçimi yine kendisi kazanıyor. Dolayısıyla ülkede böyle bir diktatörlüğün oluşacağını düşünmüyorum. İhtimalini çok zayıf görüyorum. Çünkü ülkede seçim var ve son 15 yıla baktığımızda da iyi giden bir şeyler var.

Ne iyi gidiyor?

İnsanların bakış açıları değişti. Ben Sultanbeyli’de oturuyorum. Pendik’te küçükken Kürt olduğum için dayak yediğimi biliyorum. Daha okula bile gitmemişim, 6-7 kişiden dayak yiyorduk. Şimdi bu yok. Eskiden büyüklerim anlatır, Kürtçe kasedi lastiğin içine saklayıp da geliyordu. Şimdi bu da yok. İstediğin yerde Kürtçe konuşuyorsun. Geçmişe baktığımızda şimdi HDP milletvekili olanların Meclisten yaka paça dışarıya atıldığını cümle alem biliyor.

Şu anda da tutuklular ama...

Sanki biraz suçlular. Aslında Demirtaş’a 7 Haziran döneminde oyumu da verdim. Eve bir bildiri geldi. Çok mantıklı geldi. Dedim ki ‘Madem bu kadar zahmet ediyorlar. Bir şans ver adamlara.’ Şansı verdik, ortada icraat yok. 

Neydi mantıklı gelen?

Tekstilde cumartesi öğleye kadar çalışıyoruz. Öyle bir şey olmayacak diyor. Herkes eşit olacak, asgari ücret şu kadar olacak, Diyanet İşleri kaldırılacak, camiye ne yardım yapılacaksa kiliseye de o yardım yapılacak, cemevleri yasal olacak, Doğu Anadolu’ya yatırımlar yapılacak, barış kalıcı olacak. Madem böyle şeyler sunuyorlar bize, o zaman ben bir şans vereyim dedim. Yüzde 20 alacağız dediler, yüzde 13 aldılar, PKK’yı terör örgütü olarak görmüyoruz dediler. Dünyanın hiçbir yerinde 35 yıl süren savaş yok. Görünüşe göre mevcut hükümet bu işi bitirmek istiyor, ama sürekli onlardan bir zorlama geliyor.

1 Kasım’da ne yaptın?

Baktım adam “Asgari ücret 1300 lira olacak, oyunuzu verin” diyor. Samimi olduğum insanlar 7 Haziran’da HDP’ye vermişlerdi. Onlar HDP’ye vermeyeceklerini söyledi. 3-4 aydır ne yaptılar, o zaman başka konuşuyorlardı şimdi başka konuşuyorlar dediler. Biz Ak Parti’ye vereceğiz dediler. Ben de öyle verdim.

Hazirandan sonra başlayan çatışmaların sorumlusu olarak HDP’yi mi görüyorsun yani?

Biraz onları biraz onları. İkisinin de yanlışı var. Biri ateşken biri su olacaktı.

İktidarın yanlışı ne, HDP’nin yanlışı ne sence?

Ben çözümü buzdolabına koyuyorum diyor. Herkesi buzdolabına koymuşsun demektir. Öbürü diyor ki bizim için bitmiştir. O zaman sen halkı bitirmişsin. 

Sadece barış istediği için farklı kesimlerden çok sayıda insan tutuklu. Hayır diyenler dayak yiyor, tehdit ediliyor, işten atılıyor, gözaltına alınıyor... Bunları biliyor musun?

Bunlardan haberim yok. Ama seçim dönemleri gergin olmuştur.

Gerginlikten ziyade ‘Hayır’ diyenlere bir baskı var... 

7 Haziran’da da Ak Parti’ye oy verenlere baskı vardı. PKK kalkmış doğuda muhtar kaçırıp öldürmüş, niye öldürmüş, Ak Parti yanlısı diye.

ŞİMDİ DİYECEKSİN Kİ ASFALT MI YİYECEKSİN, ZİFT Mİ İÇECEKSİN...

Muhalefet hakkında ne düşünüyorsun? 

Muhalefete bakıyorsun yok şuraya silah gönderiyor, buraya silah gönderiyor, şu saray kaçak... Hükümet bir suçlama yönelttiğinde kanıtla diyor. Kardeşim o zaman sen de kanıtla. Sarayın kaçak olduğunu muhalefet kanıtlarsa kapı kapı muhalefet için dolaşırım. Adam diyor ki istediğin televizyona çıkıp tartışalım. Seni çağırıyorlarmış, sen gitmiyormuşsun. 

Muhalefet mi gitmiyormuş?

Aynen, muhalefet gitmiyormuş. Hatta internette okudum, biz çağırıyoruz kendisine ulaşamıyoruz diyor. Hükümet dört dörtlük değil. Hatta dört üçlük de değil. Ama hükümete oy verenler kötünün iyisi diyor. Mevcut hükümete oy verenlerin en az yüzde 50’si güçlü muhalefet yok diye veriyordur. Kılıçdaroğlu’na silahlı saldırı yapıldığında “Canımız vatana helal olsun” dediği gün, “Helal olsun” dedik eğer içtenlikle söylüyorsa hakikaten bu adam doğru yola giriyor. Ama sonra baktık gene aynı.

Neyi yanlış yapıyor?

Bir insanın suçu varsa kaçar mı? Devlet diyor ki Nazlı Ilıcak suçlu, kaçıyor mu kaçıyor. Sen gidiyorsun Nazlı Ilıcak’ı meydanlarda alkışlattırıyorsun. Neden? Muhalefet ya derdini anlatamıyor ya da anlatacak bir şeyi yok. İnsanlar mecburen yöneliyor.

Neden yöneliyor?

Eskiden Malatya’nın yolları daracıktı. Şimdi diyeceksin ki asfalt mı yiyeceksin, zift mi içeceksin. (Gülüyor) Bir yere gidene kadar arabanın lastiği 10 kere patlıyordu. Şimdi yollar güzel, memleketin ambulansı oldu, hastanelerde sıra azaldı. Tamam çok abartı bir fiyat koymuşlar Osmangazi Köprüsü’ne, ama en azından bir rekabet sistemi oldu. 

Eğitim, sağlık gibi alanlar için ne dersin?

Şöyle bir örnek vereyim iki kardeş sınıfta birbiriyle Kürtçe konuştular diye okuldan atıldı. Okula başörtüyle girmek yasaktı şimdi değil. Kötü yaptığı şeyler de olabilir.

Nedir mesela?

(Erdoğan’ın) Şehit cenazesinde elini tabutun üstüne koyup, eline mikrofon alıp konuşma yaptığı gün ben o adamdan nefret ettim. Yapmayacaktı. Yapılmaması gereken bir hareketti. Belli ki ders çıkarmış bir daha onu yapmadı. Çünkü her kesimden çok tepki aldı.

Şu anda nefret ediyor musun?

Etmiyorum. 15 Temmuz zamanında askerdeydim, neyin ne olduğunu az buçuk öğrendik. Bilmiyoruz acaba derininde bir şeyler var mı? Bunu kimse bilmiyor. Bazıları tiyatro diyor, öyleyse Allah’a havale ediyoruz. 15 Temmuz’da da haklı olduğunu gördük. Dolayısıyla biraz sempati oluştu.

Erdoğan ‘Kandırıldık, farkına varmadık’ dedi...

Bence olabilir. 

Gülencilerin en çok Erdoğan döneminde palazlanmasına, en güçlü olduğu dönemin AKP iktidarı olmasına ne diyorsun? 

Erdoğan’ın açıklaması var (dershanelerle ilgili) “Mamayı ağızlarından aldık diye gerçek yüzlerini ortaya çıkardılar” diyor. Aslında doğru... O zaman Tansu Çiller de kandırıldı. Muavinlikten örnek vereyim. Şoför 40 tane yolcu taşıyor. 40 yolcunun canı şoföre emanet. Hata yaptığında herkesin canı gider. O zaman bu adam da hata yapmayacaktı. Ee bu adam hata yaptı, indirelim mi? İndirelim. Kimi yerine koyacağız? 

Şoför hata yapıyor, ama arabadan yolcu atılıyor. Bunda adaletsizlik yok mu?

Adam “Kardeşim ben bilmiyordum” diyor.

Darbe girişimine katılmamış insanlar soruşturulmadan işlerinden edilirken Cumhurbaşkanının hesap vermemesini nasıl değerlendiriyorsun?

Bildiğim kadarıyla açığa alınıyor, kesinleşirse işten atılıyor.

KHK ile direkt atılıyor, soruşturma yok.

Geri alınanlar da oldu. 

Çok az sayıda... 

FETÖ çok yaygınlaştı ama... 

Eğitim Sen’den de atılanlar oldu...

Neden olmasın? TSK mensubu da oluyor, Eğitim Sen’e de üye olabilirler... Ama senin soruna göre adaletsizlik var.

Daha çok iktidardan bir şey beklemen gerekmiyor mu?

İstikrar dediler, ama 15 Temmuz’u gördük, El Bab’a girdiler bizim mahalleden bir tane şehit verdik. Operasyon gerekli miydi? Gerekliydi.

Neden?

PYD, PKK’nın Türkiye’nin toprak bütünlüğüne saldırmayacağı ne malum? Elin Amerikalısı giriyor sen niye girmiyorsun. El Bab dediğin yer 100 yıl önce kendi öz topraklarındır. Niye girmesin?

ABD’nin El Bab’a girmesi doğru bir şey mi yani?

Değil. Adam giriyor, süper güç. Adama kim ne diyebilir?

Daha önce de terörün durması için tek başına iktidar olmamız gerekiyor deniliyordu, yine benzer şeyler söyleniyor. Başkanlık olursa durur mu bunlar?

Böyle diyorsa demek ki bir bildiği var. 

‘BENCE FAZLASINI HAK EDİYORUM’

Mehmet, tekstilde ütücü, atölyenin en sıcak yeri onun ütü masası. Kış akşamı atölyeden ter içinde çıkıp, ter içinde bindiği otobüsle eve gidiyor. Yaz ayı onun için çok daha zor. Her gün yüzlerce parçaya yaptığı ütü karşılığı ayda 1500 lira alıyor. Bunun için asgari ücrete yapılan zamma da tepkili. “Asgari ücrete zam yapıyor, 100 lira. Sigaraya yapıyor, 1 lira. Bir yerden kaşıkla veriyorsun, kepçeyle alıyorsun. Tekstilden zevk almıyorum. Her zaman aynı işi yapıyorsun. Her zaman aynı yerde, aynı insanları görerek çalışıyorsun. 1500 lira alıyorum. Bence biraz daha fazlasını hak ediyorum ama kalıcı değilim” diyen Mehmet yakın zamanda daha çok sevdiğini söylediği muavinliğe dönme planı yapıyor.

ÖNCEKİ HABER

Nâzım'ın vasiyetini yerine getiren muhtar hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

Kuzeninin evlenmek için talip olduğu genç kadın kendini astı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa