Referandumda önemli bir kavşak: 8 Mart
Çok iyi tanıdığımız “tek adam”ı kapı dışarı etme zamanı, tek bir kum tanesi olarak değil yan yana gelmiş bir kum yığını olarak.
PAÜ Ekmek Ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi
Denizli
16 Nisan’da yapılacak olan referandumda önemli bir kavşak, Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Bir tarafta bulunduğu her alanda sesini duyurmaya çalışan, baskı ve şiddet bombardımanında daha çok yan yana gelmeye çalışan bizler. Diğer yanda ise bizlerin üstüne karabasan gibi çökmüş, yaratabildiği tüm ayrışmaları kullanarak bizi kümeleyen AKP hükümeti. OHAL sürecinde baskılardan, dayatmalardan ve talandan başka bir şey yapmamış olan AKP hükümeti. Zaten 15 Temmuz’dan sonra fiilen sürdürdüğü tek adam diktatörlüğünü, getireceği yeni anayasayla güvence altına almaya çalışıyor. AKP, referandumda “evet” sonucu çıkmadığı takdirde iç savaş çıkacağını ima ediyor. Dış güçler, üst akıl vb. yalanlarla ülkeyi bir olmaya ve “evet” demeye çağırıyor. “Hayır” diyeceklerini belirten akademisyenler, gazeteciler ve öğrenciler mesleklerinden uzaklaştırılıyor, ihraç ediliyor.
MEMLEKETİN VE KADINLARIN ZOR GÜNLERİ
Ülkemizde bu kadar sıcak gündemler varken biz kadınlara ise: “Memleketin bu zor günlerinde kendi küçük dertlerimizi mi düşünelim?” fikriyatı kalıyor. Memleketin zor günlerinde katledilen kadınların, fabrikadan hiçbir hakkı verilmeden atılan işçi kadınların, meslekten ihraç edilen kadınların sesi daha da bastırılıyor. Önümüzde bu baskı ve şiddet ortamına bizi mahkum etmeye çalışanların anayasası var.
KADINLAR NEDEN KARARSIZ?
Referandum için yapılan anketlerde kadın seçmenlerin oyunun kararsız olduğu yazıyor. Bir çok veri gösteriyor ki, kadınların çoğunluğunun oyu şu anlık belirsiz, AKP alarm vermiş durumda bu konuyla ilgili. Kadın seçmenlerin neden karasız olduğunu bir kez daha belirtmek gerek. Haziran 2012’de getirilen öneri ile kürtaj yasaklanmaya çalışıldı. Ağustos 2015’te “Bir kadın börek yapmayı bilmiyorsa, aile dağılmaya mahkumdur.” dendi. Kasım 2015’te önerilen yasa ile tecavüzcüler aklanmaya çalışıldı. Özgecan Aslan’ın katledilişinin 2. yılında açıklanan verilere göre iki yılda 700 kadın katledildi. Tecavüzcülere mahkemeye takım elbiseyle geldiği için iyi hal indirimi verildi. Birçok kadına “Kocandır yapar, bozmayın yuvanızı” dendi. Kaç çocuk yapacağımızdan tutalım, giyeceğimiz kıyafete kadar, hayatlarımız elimizden alındı. Bu liste bu şekilde böylece uzayıp gidebilir.
Kadınlar her 4 dakikada bir şiddet görmüş, bir yılda binlerce kadın katledilirken, binlercesi tecavüze maruz kalırken ve günlük yaşantımızda bile defalarca tacize uğramışken, kadınları koruyan hiçbir şey yapılmadı. Çıkan yasalar, verilen cezaların hiçbiri kadınları koruyamamışken aksine tacizcileri ve tecavüzcüleri korudu.
KADINLAR “TEK ADAM”I İYİ TANIYOR
Bunca yıldır yüz binlerce kadın katledildi, “fıtrat” denerek bizler tacize, tecavüze mahkum edildik. Hangi kadın taciz, tecavüz ve şiddet düzenine “evet” der ki?
Yasalarla güvence altına almaya çalıştıkları “tek adam”ı bizler çok iyi tanıyoruz. İlk olarak baba baskısıyla tanıştığımız bu tek adamın yerini ileri yaşlarımızda koca baskısı alıyor. Bu çok iyi tanıdığımız “tek adam”ı kapı dışarı etme zamanı, tek bir kum tanesi olarak değil yan yana gelmiş bir kum yığını olarak. Kadınların sözünün çok önemli bir etkisinin olacağı bir tarihe geliyor 8 Mart. Bu sebeple evdeki “tek adam”a da, referandumdaki “tek adam”a da “Hayır” demenin günü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olacak.