'Ülkenin kaderi tek bir kişinin elinde olamaz'

Burcu AKTAŞ
Ankara

Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Mamak’ın Tuzluçayır Mahallesi’nde de özellikle kadınların gündemi referandum. Muhalif bilinen mahallede, konuştuğumuz kadınların çoğu hayır oyu kullanacaklarını söylüyor. AKP iktidarı süresince kadınların haklarına ilişkin çıkarılmaya çalışılan yasalar, örneğin kürtajın yasaklanmaya çalışılması, çocuk istismarının evlilik yoluyla meşrulaştırılması için verilen önerge, Meclisteki Boşanma Komisyonunun açıkladığı raporda yer alan çocuk evliliklerini meşrulaştıran ifadeler, kadınların bu kararında etkili olmuşa benziyor. Kadınlar bu tip uygulamaların tek adam rejiminin kabul edilmesi durumunda daha da artacağından endişe ettiklerini belirtiyorlar.

Özel bir işletmede aşçı olarak çalışan iki çocuk annesi Sevda Diyip, “Bu bir parti seçimi değil, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğinin seçimi. Demokratik haklarımız ellerimizden alınmaya çalışılıyor. Başkanlık sistemi geldiğinde istedikleri yasayı değiştirip, işlerine geldiği gibi yasa çıkarabilecekler. AKP mensupları ve Cumhurbaşkanı her fırsatta kadınları aşağılayan söylem kullanıyor. Kadın cinayetleri, şiddet, taciz ve tecavüz artıyor, cinsel istismar meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bu rejimin geçmesi kadınların özgürlüğünün iyice kısıtlanması anlamına gelir. Kendi haklarımızı, çocuklarımızın haklarını korumak için karanlığa izin vermemeliyiz. Bu referanduma da hayır demeliyiz” dedi.

‘ÜLKÜCÜYÜM, AMA HAYIR DİYECEĞİM’

Kendini ülkücü olarak tanımlayan Esra Özçelik 35 yaşında. Özel bir şirkette çalışan Özçelik, bugüne kadar hep MHP’ye oy verdiğini, ancak referandumda “hayır” oyu kullanacağını söyledi. Özçelik, bu kararının sebebini “Mantıklı düşünen herkesin de ‘hayır’ demesi gerekiyor. Tüm yetkilerin tek bir kişide toplanmasını istemiyorum. Ülkenin kaderi tek bir kişinin elinde olamaz” diye açıkladı. 

‘HAYIR DEMEYE BİLE KORKUYORUZ’

Tuzluçayır’da ‘hayır’ eğilimi fazla olmasına rağmen ‘hayır’ demekte çekimser olanlar var. En büyük gerekçeleri ise, AKP yöneticileri ve hükümetin basındaki sözcülerinin sıkça kullandıkları “Ya istikrar ya kaos”, “referandum sonucu hayır olursa iç savaş çıkar” benzeri açıklamaları.

Kendine ait kuaför dükkanını işleten Sercan Yanar, çekimser kalmasını şöyle açıklıyor: “Geçtiğimiz genel seçim döneminde Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin tek başına iktidara gelebilmek için neler yapabildiğini gördük. Önce seçimi iptal ettiler, ardından ülkeyi kan gölüne çevirdiler ve sonunda başardılar seçimleri kazanmayı. Şimdi de referandumda ‘hayır’ sonucu çıkarsa neler yapabilirler düşünemiyorum. Sonuçta bu bir parti seçimi olmayacak. Referandumda sonuç ne çıkarsa çıksın yine bunlar başımızda olacak. Çocuklarımızın geleceği için ‘hayır’ demeye bile korkuyoruz.”

‘BAŞÖRTÜSÜ’ FAKTÖRÜ HÂLÂ ETKİLİ

Geçmişten bu yana iktidarlara muhalif kimliğiyle tanınan Tuzluçayır’da kesin olarak “evet” diye görüş bildiren herhangi bir kadınla karşılaşmadık. Bu durumu sorduğumuz kadınlar çevrelerinde “evet” diyeceğini söyleyen kadınların çoğunun başörtülü olduklarını belirterek bir noktaya dikkat çektiler. Kadınlar evet diyenlerin, bu iktidar döneminde başörtüsü konusunda sınırlamaların kalktığını, bu nedenle referandumda iktidarın “evet” tutumunu destekleyeceklerini söylediklerini aktardı. “Hayır” diyen kadınların ise yalnızca kendileriyle sınırlı kalmayıp gittikleri her yerde, akraba-komşu ziyaretlerinde, çocuklarını almak için gittikleri okul bahçelerinde, bindikleri otobüslerde, selam verdikleri her kişiyle bu referandumu tartıştıkları da söylenebilir.

‘HALİDE EDİP’Lİ MOTİVASYON

Yarı zamanlı işlerde çalışan iki çocuk annesi Güldane Büğrü, “Var olan iktidar dini istismar ederek buralara kadar geldi. Ancak şimdi kadınların bir araya gelmesi ve bu gidişe dur demesi gerekiyor. ‘Evet’ diyecek insanların olduğu yerlere belki bir başımıza değil ama on-on beş kadın bir araya gelerek gidebiliriz ve neden ‘hayır’ dediğimizi anlatabiliriz. Nasıl ki cumhuriyetin kurulması için Halide Edip canla başla çalışmışsa bizler de birer Halide Edip olmalıyız” diye konuştu. 

Tuzluçayır Mahallesi’nde uzun yıllar öğretmenlik yapan bir kadın ise referandumda neden “hayır” diyeceğini şu sözlerle açıkladı: “Yıllar geçtikçe eğitimin nasıl içinin boşaltıldığını, dindar ve kindar bir gençliğin nasıl yaratılmaya çalışıldığını görüyoruz. Zorunlu olarak verilmeye çalışılan din dersleriyle küçücük çocukların seçim hakları ellerinden alınıyor. Meslektaşlarım sendikalarının çağrılarına katıldıkları için soruşturuluyor, FETÖ ile alakası olmayan binlerce insan ihraç edildi, edilmeye devam ediyor. Yarın başımıza ne gelecek bilmiyoruz. Akademisyenler, gazeteciler işlerinden ediliyor. Karşılarında muhalif hiçbir ses istemiyorlar. Böyle bir iktidarın getirmek istediği sisteme nasıl ‘evet’ denebilir.”