''Yaşasın ölüm'' diyenlere inat ''Hayır''
ROTA
Michel de Unamuno İspanyol bir profesördür. Madrid Üniversitesi'nde rektörlük görevi yapmaktadır. Görev yaptığı dönem İspanya'da faşizmin egemen olduğu Franco dönemini de kapsamaktadır. Bir gün kendi üniversitesinde ondan izinsiz olarak gerçekleştirilen ırk şenliğinde, faşist bir güruhun karşısında bir konuşma yapar. Konuşmasını yapacağı sırada o dönem İspanya’da faşistlerin kullandığı ve oldukça yaygın olan “Yaşasın ölüm” sloganları atılır. Buna tepkisini korkusuzca şöyle gösterir: “Hepiniz benim susmadığımı ve susmayacağımı biliyorsunuz. Yetmiş üç yıllık ömrümde susmayı, suskun kalmayı bir türlü öğrenemedim. Ve bugün de öğrenmek istemiyorum suskun ve sessiz kalmayı. Bazı durumlar vardır ki, orada susmak, yalan söylemektir. Marazi ve anlamdan yoksun bir çığlık dinledim: ‘Yaşasın ölüm!’ Ben ki, ömrümü, anlamını kavrayamayanların tüylerini diken diken eden paradoksları hale yola koyup aşmaya çalışmakla geçirdim, uzman kimliğimle, bu barbar paradoksun benim için tiksindirici olduğunu söylemeliyim... Yenmek ikna etmek demek değildir; aslolan önce ikna etmektir; oysa duyguya ve tutkuya yeterince yer vermeyen kin, hiçbir zaman ikna edemez. Siz yeneceksiniz, çünkü siz, gerekli olandan daha fazla kaba kuvvete sahipsiniz. Ama kandıramayacak, inandıramayacaksınız. Zira, inandırabilmeniz için, ikna edebilmeniz gerekli. Oysa ikna etmek için, size, sizde bulunmayan iki şey gerekir: Akıl ve mücadelede haklılık. Sizi İspanya’yı düşünmeye çağırmanın, İspanya için tasalanmanızı beklemenin bir yararı olmadığını, bunun beyhude bir çaba olduğunu düşünüyorum. Bu kadar!”
Onun bu sözleri “ Yaşasın ölüm” diyerek ölümü kutsayan faşizme karşı mücadelede, sembol haline gelmiştir.
BUGÜNÜN UNAMUNO'LARI
Geçtiğimiz hafta pek çok üniversite de dersler başladı. Bu üniversiteler arasında öyle bir tanesi vardı ki, bazı fakültelerinden muhalif olduğu bilinen profesör, doçent, araştırma görevlisi ile toplam 70'den fazla akademisyeni çıkan KHK ile ihraç edilmişti. Ankara Üniversitesi'nden bahsediyorum. Özellikle atılan akademisyenlerin yarısı Siyasal Bilgiler ve İletişim Fakülteleri'ndendi. Peki bu duruma yanıt ne oldu? Bir hafta boyunca öğrencisi ve hocası ile ders boykotu örgütleyerek, baskılara direnen bir öğrenci-akademisyen birlikteliği oldu. Odtü, Boğaziçi gibi üniversitelerden destek mesajları gecikmedi. Atılan sloganlardan en çok kullanılanı, geçmişte Osmanlı'daki otoriter rejime karşı kullanılan “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” sloganı idi. Akademiyi, bilimi, nitelikli eğitimi, özerk ve özgür bir üniversiteyi savunarak bugünün baskıcı ablukasına karşı duranlar bugünün Unamuno'ları oldular.
“EVET ÇIKMAZSA EN BÜYÜK ZARARI GENÇLERİMİZ GÖRÜR”
Bu sözleri geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı söyledi. “Evet çıkmazsa iç savaş çıkar”,” Hayır çıkarsa terör devam eder” gibi Akp cenahından yapılan tehditlere bir yenisini eklemiş oldu. Anlaşılan o ki referanduma kadar bu tehditler böyle devam edecek. İstedikleri sonucu alana kadar her türlü yöntemi başvurmaya hazır bir iktidarla karşı karşıyayız. Bugün ilan ettigi OHAL'lerin sürekli hale gelmesi, her ay çıkan KHK'lerin alışılagelmiş bir hale getirilmek istenmesi bunun bir parçası. Ama burada AKP'nin bu politikaları duvara çarpıp dönmektedir. Tepkiler giderek büyümekte, gençliğin bugününe ve geleceğine sahip çıkma mücadelesi daha cesaretle ilerlemektedir. Bu mücadeleyi büyütmede ve tehditlere pabuç bırakmamak da başta Genç Hayat dergisi okurlarına büyük görev düşmektedir. Haydi mücadeleyi büyütmeye, “Hayır” demeyi ve bunu örgütlemeyi ilk adim olarak atmaya...