23 Şubat 2017 05:40

'Erdoğan, Suudilerin arkasında yeni bir pozisyon alıyor'

Elijah Magnier, Cenevre görüşmeleri öncesi tarafların pozisyonunu masaya yatırdı. Magnier, Türkiye'nin değişen pozisyonuna dikkat çekti.

Paylaş

Suriye krizine çözüm bulma iddiasıyla yapılan Cenevre-4 görüşmeleri bugün başlıyor. Deneyimli Ortadoğu Muhabiri Elijah Magnier, görüşmelere dair tarafların durumunu masaya yatırdı. Magnier’e göre ana oyunculardan biri olan Türkiye’nin sürekli pozisyon ve plan değiştirmesi kafa karışıklığı yaratmasının yanında ülkedeki düşmanlıkları da körüklüyor ve karamsar bir sonucun çıkma olasılığını artırıyor. Magnier, “Erdoğan, Suudi Arabistan’ın arkasına saklanarak yeni bir pozisyon alıyor ve İran’a karşı ABD’nin düşman tutumunu taklit ediyor” diyor.

Magnier’in Kuveyt merkezli er Rai gazetesinde ‘Cenevre görüşmeleri başarısızlığa mahkum’ dediği yazısından öne çıkanlar şöyle:

ABD TARAFI

"Donald Trump’ın dış politikası özellikle Suriye’de halen belirsiz. Terörizmle savaşma yönünde irade beyan ettiler ama sadece IŞİD’den bahsediyorlar, Heyet Tahrir’uş Şam’la temsil edilen el Kaide göz ardı ediliyor. Dahası Trump, Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgeler oluşturmak istediğini açıkladı ve Körfez ülkelerinden bu bölgenin finansmanını karşılamalarını istedi. Aynı zamanda Suriyeli Kürtlerin YPG’sine askeri ekipman ve özel kuvvetler gönderdi. Amacı Kürtleri ve Suriye Demokratik Güçleri’ni IŞİD’in Suriye’deki başkenti Rakka’ya sürmek. Yine de ABD planı belirsiz ve birkaç sebepten ötürü başarısızlığa mahkum:
*Terörizmle savaş sadece IŞİD’le sınırlı olamaz. El Kaide, Suriye’de güçlü ve her cephede var. Grup, demokrasiye ya da BM vs.’nin yürüteceği herhangi bir seçime karşı. Barış görüşmelerine de karşılar ve şimdiden Suriyeli muhaliflere saldırarak onları böldüler.
*ABD, YPG ve Türk güçlerine aynı anda destek sağlayamaz özellikle de önümüzdeki Rakka harekatı öncesi. Türkiye, YPG’yi PKK’nin bir kolu olarak görüyor ve bu örgüt ABD’nin de terörist örgütler listesinde.
*ABD’nin Rakka’yı 10 ila 20 bin Kürt ve Arap’la ele geçirme planı gerçekçi değil. Musul’u almak için 50-60 bin asker, Irak ve Koalisyon helikopterleri ve uçaklarıyla birlikte savaşıyor. Musul savaşı kolay olmaktan çok uzak ve daha küçük bir şehir olsa da Rakka için de durum aynı.
*ABD, göçmenlerin Suriye’de kalması için “güvenli bölgeler” öneriyor. Aslında Halep savaşının bitmesiyle yerinden edilen Suriyelilerin sayısı artmıyor, bu yüzden güvenli bölgelere gerek yok. Herhangi bir güvenli bölge ABD’nin kuzeydoğu Suriye’yi işgali ve ülkede askeri üsler kurması olarak görülecektir. Böylesi bir adım Şam’dan sert tepki görecektir.

TÜRKİYE

*Birkaç ay önce Suriye’deki siyasi görüşmelerde başarının anahtarı, cihatçılar üzerindeki etkisi sebebiyle Türkiye’nin diyaloga dahil edilmesiydi. İran ve Rusya’yı Astana’ya davet etmeye iten şey buydu. Ancak Türkiye en büyük muhalif gruplardan Ahrar Şam’ı masaya oturtma konusunda başarısız oldu.
*El Kaide’nin Astana’ya katılan gruplara yaptığı darbe sonrası muhalifler her zamankinden daha bölünmüş durumda bu da Suriye ordusu ve müttefikleri tarafından yenilgiye uğratılmalarını kolaylaştırıyor.
*Türkiye, IŞİD’in elindeki el Bab’a yönelik saldırılarını sürdürüyor ancak hızlı bir zafer kazanamıyor. Ankara, dünkü müttefiklerine karşı pozisyonunu değiştiriyor ve siyasi silahlarının yönünü buraya çeviriyor. Türkiye, Trump’ın İran’a karşı agresif tutumunu ve Suudi Arabistan’a karşı yakın duruşunu görüyor. Bunun sonucu olarak Erdoğan, Suudi Arabistan’ın arkasına saklanarak yeni bir pozisyon alıyor ve İran’a karşı ABD’nin düşman tutumunu taklit ediyor. Bunun sonucu olarak bir kez daha kendisini Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın karşısında konumlandırıyor.
*Türkiye’nin İran’a, onu bölgedeki terörizmin kaynağı olarak değerlendirerek sertçe saldırması Türk politikasındaki ciddi u dönüşünü gösteriyor ve bu Suriye’ye kesinlikle yansıyacaktır. Hatta Şam ve İran, müttefikleriyle birlikte güçlerini el Bab’a doğru sürüyor ve Türk güçlerinin Rakka yolunda daha fazla alan kazanmasını engellemek istiyor.
*Türkiye, ABD’nin güvenli bölge(ler) planını sadece kendi güçlerini ABD Truva atına dahil etmek için destekliyor. Bu, Rusya ve Şam’ı kızdırırken Türkiye’nin artık bir partner olmadığını ortaya koyuyor. Bu aynı zamanda Suriye’nin bölünmesini önlemeye dönük taahhütlerine yönelik de saygısızlık anlamına geliyor. Güvenli bölgeler kurma, Suriye’yi sadece bölünmeye götürür ve Rusya’nın istikrarlı birleşik bir ülke kurma planını olumsuz etkiler. Bu hamlenin Türk güçlerinin ve müttefiklerinin Suriye’deki ilerlemesine ciddi pratik sonuçları olacaktır.
*Erdoğan, halihazırda IŞİD’den ABD destekli SDG-YPG tarafından özgürleştirilen Menbic’in kendi güçleri tarafından “özgürleştirileceğini” ilan etti. Erdoğan’ın sözlü dile getirdiği bu niyet, Suriye hükümeti ve Rusya tarafından boş bir hayal olarak değerlendiriliyor. Rusya, Suriyeli Kürtleri potansiyel müttefik olarak değerlendiriyor ve Şam, savaş bittiğinde Kürtlerle kazan-kazan anlaşmasına varmanın ve ülkenin bölünmesini önlemenin mümkün olduğu konusunda kendinden emin. Şam, Türkiye’nin bu manevrasına sadece karşı çıkmakla kalmıyor aynı zamanda onun ve güçlerinin ülkenin kuzeyindeki ilerlemesine karşı koymaya da hazır. Görüldüğü üzere Türkiye, politikasını bilinmez bir yöne doğru değiştiriyor
*Türkiye, ABD’ye Rakka’ya ilerlemeyi önerdi. Bu plan gerçekçi olmaktan uzak. El Bab’la Rakka’nın arasında 200 km var ve bölge Suriye ordusu, IŞİD ve Ankara’nın terörist kabul ettiği Kürtler tarafından kontrol ediliyor. Türk güçleri ve vekillerinin el Bab’daki performansı yüreklendirici olmaktan uzak. Dolayısıyla Türkiye’nin Rakka’ya yürüme teklifi gerçekçi değil ve gerçekleştirilemez duruyor.

SURİYE

*Suriye ordusu ve müttefikleri, Astana görüşmelerinin “olması gerekenden erken” gerçekleştiğini düşünmüştü. Yine de Rusya’yla birlikte ateşkes ve el Kaide’yi diğer muhaliflerden ayırma umuduyla görüşmelere katılmıştı. Türkiye Ahrar Şam’ı masaya getiremedi ve el Kaide herkes için tabloyu değiştirerek yeniden çatışmaların başlamasını sağladı.
Suriye ordusu şu anda;
*Türkiye ve vekaleti altındaki güçlere sınır çizmek için el Bab civarında Deyr Hafer’e ilerliyor ve onların daha fazla ilerlemesini önlüyor.
*Palmira’yı yeniden ele geçirmek, Deyrezzor ve Rakka’ya doğru ilerlemek için operasyonlarını sürdürüyor.
*Halep kırsalında güçlerini toplayarak el Kaide’nin merkezi İdlib’e ilerlemeyi hedefliyor.
Tüm bunlar Rusya’nın muhalifleri masaya oturtmadan önce kendisini geniş kapsamlı bir savaşın içinde bulacağına ve Türkiye’yi gerçekçi olmayan “çok cepheli rüya”sından uyandıracağına işaret ediyor. Türkiye, Rusya ve Şam için uygun bir partner olmadığını gösteriyor. Suriye’deki tutarsız stratejisi ve ittifaklarını sürekli değiştirmesi onu Moskova ve Şam’ın gözünde güvenilmez kılıyor. Bu nedenle önümüzdeki aylarda daha agresif bir Suriye ordusu göreceğiz ve Rus uçaklarının pek çok cephede daha aktif olduğuna tanıklık edeceğiz. Rusya, Trump’ın Suriye politikasının nasıl şekilleneceğini bekliyor. Kremlin, çatışmaları başlatan taraf olarak görünmek istemiyor.
*Suriye’deki ABD politikası sahada yeterince güçlü müttefiklere sahip değil ve sadece Kürtlerle Rakka’yı almak mümkün değil. Washington-Riyad balayının da Suriye’deki savaşa olumsuz etkisi olacaktır. Bu, Rusya ve İran arasındaki yakınlığı artıracaktır ama Rusya ve ABD arasındaki ayrılık da büyüyecektir: Bir taraf(ABD) Suriye’nin bölünmesini, diğer taraf el Kaide ve IŞİD’den arınmış, Türkiye’nin kuzeyini işgal etmediği, Suudi Arabistan’ın Bilad-ı Şam’a dönmediği birleşik bir Suriye istiyor.

Bu aşamada tüm bu uyumsuz hedeflerin sahada neler yaratacağı üzerine spekülasyon yapmak zor.” (DIŞ HABERLER)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

7 aylık çocuğu ile cezaevine konuldu

SONRAKİ HABER

Kayyımın kapattığı kreşin yerine Kuran kursu açıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa