23 Şubat 2017 23:57

Fahd; Irak halkının idam edilen ilk evladı

Nasır Nazal ve Ali Karataş Irak'ta idam edilen ilk siyasi olan ve Marksist Partinin kurucusu sayılan Yusuf Selman Yusuf'u yazdı.

Paylaş

Nasır NAZAL
Ali KARATAŞ

Irak deyince genelde mezhep savaşları, mezhepsel örgütler, bu örgütlerin liderleri ve dini şahsiyetler akla geliyor. Oysa çok da uzak olmayan tarihlerde Irak’ın, bölge halklarının ve emekçi sınıflarının mücadelesinde önemli izler bırakan devrimci partiler ve onların liderleri mevcuttu. Bunlardan birisi Irak’ta Marksist Partinin kurucusu sayılan Yusuf Selman Yusuf’tur. Hareket içinde genel olarak “Fahd” olarak bilinirdi. 1901 yılında dünyaya gelen Fahd’ın, Bağdat’ta doğduğu belirtilse de Ninova (Musul) vilayetinde doğduğuna dair söylentiler de var.

Ailesinin Basra şehrine göç etmesiyle beraber ilkokulu burada okuyan Fahd, daha sonra bir Amerikan okuluna yazıldı. Babasının hastalanmasından ve ailesinin maddi durumundan kaynaklı okulunu bırakıp çalışmaya başladı. İş hayatı boyunca işçilerin durumunu yakından izleme fırsatı buldu.

Fahd, daha genç yaştayken 1918 yılında Basra kentindeki tersane işçilerinin grevi sırasında şirkete iletilmek üzere işçilerin taleplerinin yer aldığı dilekçeyi kaleme aldı. 1920’li yılların başlarında da Irak Ulusal Partisine üye oldu.

PARTİNİN İLK HÜCRE YAPILANMALARI

Komünist fikirlerle Nasıriye kentinde tanışan Fahd, arkadaşlarıyla beraber kentteki ilk hücre tipi komünist yapılanmaların oluşumuna öncülük etti. Sümer uygarlığının topraklarında 18. yüzyılın ortalarında kurulan Nasıriye antik, entelektüel bir kent olarak bilinir. İlk tiyatro, ilk sinema salonu ve siyasi parti bu kentte kuruldu. Tanınmış sosyal ve entelektüel açıklığı ile bilinirdi.

Daha sonra Nasıriye, Bağdat ve Basra’daki irili ufaklı yapıların birleştirilmesinde en önemli rol kuşkusuz Fahd’a ait. Bu birimler birleştiğinde daha sonra resmi olarak 31 Mart 1934 yılında kurulan Irak Komünist Partisinin esasını oluşturacaktı.

Fahd, Marksizme, insani devrimci bir bakış açısı olarak yöneldikten sonra onun okumaları birçok Iraklı vatansever için siyasi hayatta bir kılavuz niteliğinde oldu.  

Yine aynı tarihte Irak ve İngiltere arasında imzalanan 1930 anlaşmasına tepkiler giderek büyüyordu. Fahd bu sırada eğitim için Sovyetler’de bulunuyordu. Diğer yandan bağımsızlık talepleri de yayılmaya devam ediyordu. İşte tam bu dönemde olayların kalbinde yer almak için Sovyetler’den döndü. 

1931 yılında Nasiriye’deki genel greve öncülük etti ve orak-çekiçli beyanı bu grev esna-sında okudu. Beyanda işçilere birleşme çağrısı yapılıyordu.

‘BEN BİR KOMÜNİSTİM’

Fahd, 20 Şubat 1933’te tutuklandı. Ve mahkemede komünist olduğunu kabul eden ve bunu haykıran ilk Iraklı oldu. Mahkemede “Ben bir komünistim ve inancım budur” diyerek ilan etti. 1934’te ise tekrar eğitim için Moskova’ya gönderildi ve burada evlendi. Bu evlilikten Suzan adında bir kızı oldu. 

Moskova’da 7. Komintern başta olmak üzere birçok uluslararası toplantıya katılan Fahd, eğitimini tamamladıktan sonra bu sefer Fransa’ya devrimci komünist mücadele alanında uzmanlaşması için gönderildi. Burada “Fredirik” adıyla çağrılan Fahd, maden işçilerinin yanında yer aldı. İspanya iç savaşının başlamasıyla İspanya’ya geçmek istedi ancak bu talebi parti tarafından reddedildi. 

1938 yılında ülkeye döndüğünde ise burada partinin, yönetim tarafından ağır darbe aldığını gördü. Birçok yönetici tutuklanmıştı ve bazı kesimler Irak’ta komünist hareketin tamamen bitirildiğini düşünüyordu. 

PARTİ TABANA YAYILIYOR

1939’da, parti tekrar Iraklı emekçilerin siyasi oluşumu olarak sahneye çıktı ve yayımladığı bildiride halkın taleplerini sıraladı. Bu taleplerin başında, sendika ve parti kurma hakları geliyordu.

1941’de merkezi komiteye seçilen Fahd, daha sonra komitenin genel sekreterlik görevine getirildi. 1945 yılında ise partinin ve Fahd’ın teşvikiyle “Siyonizmle mücadele milisleri” oluşturuldu. Bu milisler, Filistinlilere destek verme amacını taşıyordu. 

26 Haziran 1946 yılında Fahd, ilk halk intifadasına öncülük etti. Gösteriye 3 bin dolayında kişi katıldı. Göstericiler demokrasi, Filistin’deki siyonist uygulamaların son bulması gibi taleplerini yükseltti. Ayrıca kardeş Mısır halkının İngiliz sömürgesine karşı mücadelesi de destekleniyordu. 

Krallık polisinin cop ve silahlarla karşılık verdiği ve 5 göstericinin hayatını kaybettiği Haziran intifadası, bir siyasi deprem niteliğindeydi ve başka halk ayaklanmalarının önünü açtı.

Dünyada devrimci ayaklanmaların faşizm karşısındaki yükselişi ve Hitler’in yenilmesiyle oluşan siyasi atmosfer Irak’ta da devrimci eylemlerin artmasına neden oldu. Araştırmacılara göre 1941-47 yılları arasında parti Fahd’ın liderliğinde büyük bir siyasi güç haline geldi. Partinin yayın organı Kaide gazetesi o dönemlerde 3 bin nüsha basılıyordu. Dönemin koşullarında bu büyük bir rakamdı.

YARGILANMA HALKIN TALEPLERİ İÇİN FIRSAT

Fahd’ın bazı yoldaşlarıyla beraber tutuklanarak Ebu Gureyb askeri hapishanesine götürülmesi sadece Irak Komünist Partisi için değil, bütün yurtsever partiler için bir kayıptı.  Mayıs 1947 yılında 35 parti yöneticisiyle beraber yargılanmasına başlandı. Ancak mahkeme komünist fikirlerin ve halkın taleplerinin savunulması için önemli bir fırsat sundu. Bazı ulusal gazeteler de savunmalarından bölümler yayımladı. Hatta bazı gazeteler, daha fazla okuyucu kitleyi kendine çekmek için Fahd’ın savunmasını yayımlamayı bir fırsat olarak gördüler. 

Fahd’ın ve arkadaşlarının savunmalarının halk arasında ilgi görmesinden dolayı, mahkemenin gizli yapılması kararlaştırıldı. Ancak Fahd ve arkadaşlarının savunmaları sızdırılmaya ve halk arasında yayılmaya devam etti.

26 Haziran 1947’de hakkında idam kararı verildi. Tüm dünyadan gelen tepkiler ve protestolar karşısında hükümet idam cezasını müebbete çevirdi.  Ancak Fahd partiyi hapishaneden yönetmeye devam etti. 

  • Fahd ve iki yoldaşının krallık yönetimi tarafından idam edilmeleri o dönemlerde ilk siyasi idamlar olarak bilinir

İLK SİYASİ İDAM

Halk ayaklanmalarının ve gösterilerin artmasıyla, o dönemde komünizm düşmanlığıyla bilinen hükümet, bu gösterilerin arkasında komünist partisinin olduğunu ve parti yöneticilerinin hapishaneden partiyi yönlendirdiklerini düşünmeye başladı. Bunun üzerine de Fahd ve arkadaşları tekrar aynı suçlamalarla yargılanmaya başlandı ve hakkında idam kararı verildi. 14 Şubat 1949 tarihinde ise halktan gizli bir şekilde infazlar gerçekleştirildi. Fahd’ın idamı esnasında İngiliz büyükelçisi de bizzat hazır bulundu. 

Ne tesadüftür ki Baas Partisi de 14 Şubat 1963 yılında kanlı bir darbe gerçekleştirerek binlerce komünisti ve hareketin ileri gelenlerini idam etti. 

14 Temmuz 1958 yılında krallığın devrildiği devrimle beraber komünist parti yöneticileri ve Fahd için iadei itibar kararı çıkarıldı. Fahd ve arkadaşlarının işledikleri suçlar, ulusal mücadele eylemleri olarak nitelendirildi. 

Fahd ve parti yöneticisi iki yoldaşının İngiltere’nin baskıları sonucu krallık yönetimi tarafından idam edilmeleri o dönemlerde ilk siyasi idamlar olarak bilinir.

ÖNCEKİ HABER

Made Manuş İsinom: Ben de İnsanım

SONRAKİ HABER

Escondida maden işçilerinin mücadelesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa