İşçinin tercihini bu kez patron belirleyemeyecek
Ors rulman fabrikasında çalışan işçilerle referandum kararlarını ve nedenlerini konuştuk.
Ayhan AYDOĞAN
Ankara
Ors rulman fabrikasında referandum için yekpare bir tutum olduğunu söylemek güç. Konuştuğumuz işçiler daha önceki referandum ya da seçimlerde patronları Ahmet Aslan’ın bir yeri işaret ettiğini, kemik bir siyasi yapıya mensup olmayanların de bu işareti takip ettiğini belirtiyor. Ama 2015 yazında yaşanan direniş sonrası patronla aralarındaki “baba-oğul” ilişkisinin dağılmış olması, patronun “işaret fişeği” olma özelliğini elinden almış durumda.
İşçi-patron arasındaki yol göstericilikteki bu değişimle birlikte, ORS’nin siyaseten dört belirleyici damarı var; MHP’li işçiler, Menzil Tarikatı, AKP’li işçiler ve köylerden gelen Kürt işçiler.
MHP’Lİ İŞÇİLERDE ‘EVET’ RAHATSIZLIĞI
Konuştuğumuz kesim içinde en belirsiz kesim MHP tabanı. Büyük çoğunluğu AKP’nin kendilerini siyaseten yok ettiğini, ülkücülüğü bitirdiğini düşünüyor ve AKP’nin tüm dönüş anlarında yolda kalmamak için MHP’yi kullanmasını gurur meselesi yapıyor. Bu tanıma denk düşen MHP’li bir işçi durumunu şöyle açıklıyor: “Ben Polatlı Meslek Lisesi mezunuyum. Lisede benim zamanımda AKP’li olmak diye bir şey yoktu. Tüm sağ kesim ülkücüydü ve okulun raconunu biz belirlerdik. Okuldan bir çıktık, lisede ne kadar kat görevlisi, reis, ne kadar önde gelen Ülkü Ocaklarına giden vatandaş varsa hepsi hayatın bir yerinden AKP’ye tutunmuş. Kimisi utana sıkıla tutunmuş, kimisi Allah ne verdiyse tutunmuş ama tutunmuş. Bizim o lisedeki ağırlığımızın tamamı gerçek hayatta AKP’ye kaymış. Lisede fotokopi ihalesini bizim istediğimiz esnaf alırdı. Şimdi dışarıda ihale mi alacaksın, belediyede işe mi gireceksin, kurumsal bir yerde işe mi başlayacaksın; mecbur AKP’nin bir yanına dokunmak gerekli. Erdoğan ve AKP’nin bizi bu kadar dışarı atmasını kendime yediremiyorum. Ülkücülüğün sokakta bir şekli kalmadı. Liseden yetişmiş hakiki ülkücü kadroların da benim gibi Erdoğan’ı daha da güçlendirecek başkanlık sistemine hayır diyeceğini düşünüyorum. Kendim öyle yapacağım en azından.”
Fabrikada konuştuğumuz kendini sadece ‘ülkücü’ kimliğiyle tanımlayan kesimin düşünceleri ‘hayır’a daha yakın. Fakat kendilerini ‘ülkücüyüm ama AKP’ye oy veriyorum’ diye tanımlayan kesim bu referandumda büyük oranda ‘evet’ diyecek gibi görünüyor.
MENZİLCİLER İKİRCİKSİZ ‘EVET’ DİYOR
Konuştuğumuz işçiler arasında ana akım söylemlerden en uzak olan, sadece kendi örgütünün fikriyle beslenen ve kendi medya kuruluşlarından örnek veren tek siyasi kanat Menzilciler. 15 Temmuz süreci sonrası devletin kadrolarında önemli yer tuttuklarını, başkanlığın da bu süreci hızlandıracağını açıktan söylüyorlar. Konuştuklarımızdan hiçbirinin kafası ikircikli değil, hiç istinasız hepsi başkanlık rejiminin kendi siyasetlerini ve kadrolaşmalarını güçlendireceğini söylüyor.
Görüş aldığımız AKP kitlesinde ‘hayır’ yönünde bir kırılma görünmüyor. Büyük çoğunluğu Erdoğan’ın işaret ettiği yolda mührü basacaklarını belirtiyor. Küçük bir kısım ise Bülent Arınç’ın anayasayla ilgili yaptığı son konuşmadan etkilenmiş ve bu başkanlığın AKP’yi de bitirecek bir tek adamlığa gittiğini söylüyor.
SIKKIN BİR ‘HAYIR’
Polatlı’nın köylerinden gelen Kürtlerin ağırlıkta olduğu HDP tabanı ise, diğer kesimler kadar yoğun bir tartışmanın içinde değil. Neredeyse yarıya yakını ‘Sandığa gidiyoruz da ne oluyor, seçtiğimiz vekillerin birçoğu hapiste’ duygusuyla yaklaşıyor. Seçim mefhumuna inançlarını yitirmiş gözükseler de büyük çoğunluğun ‘hayır’ diyeceğini söyleyen HDP seçmeninin ufak bir bölümü sandığa gitmeyeceğini belirtiyor.
‘BABAMIZ OLMADIĞINI GÖRDÜK’
Kısacası fabrika içinde kendilerini bir siyasette tanımlayanların hepsi o siyasetin verdiği karara uygun davranıyor diyemiyoruz. Kendi merkezi siyasetleriyle en çok örtüşen Menzilciler, en az örtüşen ise MHP tabanı gibi gözüküyor.
‘Evet’ veya ‘hayır’dan bağımsız, fabrika içinde işçiler “İlk defa bir seçimde bu kadar tartışıp konuşuyoruz, önceden patron ‘İstikrar giderse fabrika batar, hepimiz işsiz kalırız’ diyordu. Onu dedikten sonra senin ne düşündüğünün çok önemi kalmıyordu. Ama şimdi patron öyle bir şey söylese dahi kimsenin umurunda değil. Babamızın o olmadığını öğrendik” diyerek içerideki tartışma ortamını aktarıyor.