Hangi çiçek açtığında bahar gelecek?
Dengin Ceyhan gibi genç bir sanatçının kelepçelenmesine, bir sanat okulunun tıpkı Sivas 1993’te olduğu gibi ateşe verilmesine susuyorlar mı?

Orhan AYDIN
Biz bu filmi gördük. Senaryosu, rejisi, oyuncuları, yönetmeni aynı olan bu film tutmadı.
Tutmaz.
Değil otobüslerle vagonlar, gemiler dolusu seyirci taşısanız yine tutmayacaktır.
Bu filmin aklı kara, yüreği kara, vicdanı kör, kulakları sağır.
Bir dili var o da düşmanlık.
Barışı, eşitliği, aşkı, özgürlüğü hayata katmak isteyenler, birlikte yaşamanın erdemini bilenler bu filmin seyircisi olmadılar, olmayacaklar.
Boşunadır bu zorlama bu dayatma bu baskı, bu zulüm.
İnsanlık ne Mehmet Aksoy’un anıtı yıkıldığında sustu, ne Fazıl Say yasaklandığında.
Ne Atatürk Kültür Merkezi çürümeye terk edildiğinde, ne Muammer Karaca Tiyatrosu ölüme terk edildiğinde.
Ne ‘Gezi direnişine destek verdiler’ diye tiyatroların, sanatçıların karalanmasına, ne sansür ve oto-sansürün gündelik iş yapılmasına.
Ne festivallerin içinin boşaltılmasına-yasaklanmasına ne şehir tiyatrolarından sanatçıların kovulmasına.
Ne devlet tiyatroları, opera, bale ve senfonide yaratıcıların hakkında soruşturma açılmasına, ne hayata aydınlık ve eşitlik ve özgürlük ve barış katan televizyonların, radyoların, dergilerin kapatılmasına susmadı.
Ne gazetecilerin kelepçelenmesine, ne düşüncelerini açıklayan insanların tutuklanmasına, ne emek örgütlerinin tırpanlanmasına, ne işçi-emekçi haklarının gasp edilmesine, ne akademik hayatın yok edilmesine susmadı.
Savaşa susmadı, kana, kine, öfkeye, nefrete ve yalana susmadı, talana susmadı, ötekileştirmeye susmadı, adaletsizliğe susmadı.
Ormanların, göllerin, ırmakların, derelerin, kentlerin, sokakların, meydanların rant alanları ilan edilmesine susmadı.
Kültürel ve tarihsel mirasların yağmalanmasına susmadı.
Susmayacak.
Şiirler, romanlar, öyküler yine yazılacak, şarkılar-türküler yine söylenecek, heykeller yine yontulacak, oyunlar yine oynanacak, filmler yine çekilecek, gazeteciler çıkacak ve yine yazacak, hayat yine ve yeniden dansa duracak.
Tam tersi mi oldu yoksa ne yani ben bir düş mü görüyorum?
Film kapalı gişe mi oynuyor ve insanlık bu rezilliği seyrediyor olmaktan haz mı alıyor?
Tecavüzlere, çocuk istismarına, tacizlere, kadın cinayetlerine, din simsarlığına susuyorlar mı?
Eğitimin bitirilmesine, emekçilerinin atılmalarına, sürülmelerine, bilimin hançerlenmesine, binlerce yurttaşın aşsız ve işsiz bırakılmasına susuyorlar mı?
‘Vatan haini, terörist’ ilan edilmeye, işsizliğe, yoksulluğa, yolsuzluğa, hırsızlığa, kardeşkanının üstümüze sıçratılmasına susuyorlar mı?
Hayata sevinçler katmış Dengin Ceyhan gibi genç bir sanatçının kelepçelenmesine, bir sanat okulunun tıpkı Sivas 1993’te olduğu gibi ateşe verilmesine susuyorlar mı?
Ben hayal mi görüyorum?
Yoksa çürüdük dibe vurduk da benim haberim mi yok?
Ne bu, bir karasaban mı?
Peki, ne zaman çıkarız yeşil ve rengarenk çiçekli bir dağ yamacına, ne zaman ılgın esen rüzgârlara şarkı söyleriz, ne zaman şiirleriz bu hayatı?
Ne zaman?
Yetmez mi bunca elem, bunca keder, bunca kahır, bunca eza, bunca hüzün?
Bakın çocukların çaresizlikte sızlayan gözbebeklerine.
Evrensel'i Takip Et