26 Şubat 2017 00:30

‘No’ sevdasına birkaç itiraz…

Şenay AYDEMİR

Tarihte bir filmin adının bu kadar çok geçtiği başka bir seçim var mıdır, bilinmez. Ama Pablo Larraín’in 2012 tarihli filmi “No”, Türkiye’de devam eden referandum sürecinin en önemli aktörlerinden birisi haline gelmiş durumda. Ülkenin dört bir yanında filmin gösterimleri yapılıyor, filme konu olan Şili referandumunun aktörleri gazetelerde hatta ülkede boy gösteriyor. 

Bilmeyenler için hatırlatırsak, ‘No’,  Şili Diktatörü Pinochet’nin 1988 yılında biraz da içeriden ve dışarıdan gelen baskılara boyun eğerek ‘iktidarda kalıp kalmamasını’ referanduma götürdüğü süreci ele alıyor. Pinochet’nin yeniden iktidara gelmesini istemeyen muhalefetin oluşturduğu birlik bu kara dönemden çıkış fırsatı olarak gördükleri referandumu kazanmak için strateji geliştirirler ve dönemin ‘liberal’ ikliminde yetişmiş ama ailesi Pinochet’nin gadrine uğramış reklam dünyasının prensi René Saavedra ile anlaşırlar.  Film, Saavedra’nın yürüttüğü reklam kampanyasının ortaya çıkışı ve Pinochet’in iktidarı kaybedişine giden süreci anlatıyor. 

FİLMİN ANLATMADIKLARI

Ancak, ‘No’ ile ilgili söylenmesi ve tartışılması gereken başka şeyler de var. Film kendi içinde bütünlüklü ve etkili bir yapı kursa da, doğası gereği dönemin birçok gelişmesini de dışarıda tutuyor. Örneğin, Pinochet’yi bu referandumu yapmaya zorlayan dışarıdan gelen baskılar ve içeride yıllardır sürdürülen mücadele filmin ilgi alanına girmiyor. Yönetmenin anlatmayı tercih ettiği dünya içerisinde girmesi de gerekmiyor. 

Zor yoluyla siyasal ve ekonomik dönüşüme tabi tutulmuş bir ulusun artık gitmesinin vakti gelmiş ve ‘ömrünü’ tamamlamış bir diktatörü gönderişinin öyküsü bir bakıma ‘No.’ Film hem iş çevrelerinin hem de başta ABD olmak üzere Pinochet’nin hamisi konumundaki ülkelerin ona verdiği desteği geri çektiklerini göstererek de anlatıyor bunu bizlere. 

‘No’yu, iki türlü de okuyabiliriz. Birincisi ağır dönem geçirmiş bir ulusun eline geçen ilk fırsatta diktatörü nasıl gönderdiği şeklinde; ikincisi de zaten ömrünü tamamlamış ve kendisine verilen ödevi harfiyen yerine getirmiş bir darbeci eskisinin altındaki zemin kayınca iktidarını bırakmak zorunda kalışı biçiminde. Aslında her ikisi de. 

Ancak filmin içindeki malzeme üzerine biraz kafa yormak gerekiyor. Mesela filmin kahramanı René Saavedra’nın, Pinochet iktidarının yaratmak istediği toplumsal düzenin en başarılı örneklerinden birisi olması. René Saavedra ülkenin önde gelen dahi reklamcılarından birisi, çalıştığı şirket aynı zamanda Pinochet’in de propaganda faaliyetini yürütüyor. Bu durum Larraín’in aslında kazananın kim olduğunu göstermedeki mahareti açısından oldukça etkileyici duruyor filmde. Şili’deki darbe yalnızca kayıplar, infazlar, işkencelerden mürekkep bir dönemin kapısını aralamadı. Tıpkı Türkiye’deki 12 Eylül darbesi gibi asıl olarak liberal ekonominin ülkede egemen kılınması ve sermayenin iktidarının pekiştirilmesi için yapılmıştı. Referandum için hem hayır hem de evet kampanyasının aynı reklam şirketince üstlenilmesi bu amacın gerçekleştirildiğini göstermiyor mu? Zaten filmin yönetmeni Pablo Larraín de bir söyleşisinde “Benim için ‘hayır’ kampanyası, Şili’deki tek geçerli sistem olan kapitalizmin yerleştirilmesi için ilk adımdı. Bir metafor değildi, doğrudan kapitalist bir hareketti. Siyasete alet edilen reklamın saf ve gerçek ürünüydü” diyerek filme bakış açısını da anlatmış oluyor. 

Film gösterime girdikten sonra tüm dünyada büyük beğeni kazanmasına rağmen ülkesinde çokça eleştirilmişti. Özellikle de ‘hayır’ kampanyasını yürüten sendikaların, kitle örgütlerinin ve halk hareketlerinin temsilcileri filmin yapılan çalışmaları görmezden gelip bütün meseleyi televizyonlardaki reklamlara ve propaganda faaliyetine indirgemesinin doğru olmadığını belirttiler. 

SOKAK SOKAK HAYIR ÖRGÜTLENDİ

“No”, inşa edilmiş neoliberal rejimin artığı haline gelmiş bir diktatör eskisinin tasfiyesini anlatıyordu nihayetinde. Bunu yaparken de yönetmenin de vurguladığı gibi “Pinochet’in en büyük yenilgisinin aslında en büyük zaferi” olduğunu hissettiriyordu seyircisine. Filme itiraz eden Şililerin önce Pinochet’i bu referandumu yapmaya zorladıklarını sonra da ev ev sokak sokak dolaşarak ‘hayır’ı örgütlediklerini görmezden gelmemek gerekiyor. Aksi takdirde iki reklam cıngılı, üç twitter fenomeni, beş ‘hayır’ viralinin yaratacağı etkinin ortaya çıkacak sonuçla çok ters orantılı olma ihtimaliyle karşı karşıya kalabiliriz.  Filmin, referandum sürecinde Pinochet diktatörlüğünün kanlı geçmişini vurgulamaya çalışan ‘eski solcular’ın söylemlerini ‘kaba’ bulup, “geçmişi değil, geleceği anlatmalıyız” vurgusunun siyasal olarak ne anlam ifade ettiği tartışılabilir belki ama işlevselliği su götürmez. ‘No’nun en büyük mahareti ‘hayır’ın ardından ortaya çıkacağını düşündükleri belirsizlikten korkanların tedirginliklerini gidermede kullanılan dili göstermesi. “Aman başımız ağrımasın” diyen yaşlılar, Pinochet’in başka kimseyi görmemiş gençleri ‘değişimin’ çok güzel olacağına inandırmayı başaran propaganda/reklam dilinin işlevselliğini aktarmadaki başarısı. Üstelik Türkiye’de belirsizliğin kapıları ‘hayır’la değil ‘evet’ ile açılacak. 

‘No’yu izlemekte ve ondan ilham almakta bir sakınca yok. Ama iki ülkenin özgün koşullarını sağlıklı değerlendirmeden karşılaştırmak da sıkıntı yaratabilir. Mesele hangi malzemeden hangi materyali çıkaracağınızla ilgili. Görmesini bilene ‘Kibar Feyzo’da tek adam rejiminin nasıl bir şey olduğunu anlatmakta mahir bir filmdir! 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et