EMEP: Bugünkü baskılar 28 Şubat’ı da aşmıştır
Emek Partisi (EMEP), 28 Şubat'a dair açıklamasında mağdur olduğunu söyleyenlerin uyguladğı baskının 28 Şubat'ı aştığı belirtildi.
EMEP’ten 28 Şubat’ın 20. yıl dönümüne dair yapılan açıklamada ’28 Şubat’ın mağduru olduğunu öne süren AKP iktidarı, o dönemki baskıları daha da aşan politikalara imza atıyor’ denildi. Açıklamada emekçilerin bu baskılara ‘Hayır’la yanıt vereceği ifade edildi.
Genel Başkan Selma Gürkan imzasıyla yayımlanan açıklama şöyle:
“20 yıl önce gerçekleştirilen ve 9 saat süren 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısında alınan kararlarda ifadesini bulan müdahale; dönemin generalleri tarafından ‘postmodern darbe’ olarak adlandırılmıştı. Generaller, yönetime doğrudan el koymak yerine, ‘bu kez Silahsız Kuvvetler halletsin’ diyerek, medya, yargı bürokrasisi, rektörler, patron örgütleri ve işçi konfederasyonlarını harekete geçirdi. REFAHYOL Hükümeti’nin düşürüldüğü ve siyasetin yeniden dizayn edildiği bu süreç, yine dönemin generalleri tarafından ‘demokrasiye balans ayarı’ olarak adlandırıldı.
20 yıl sonra bugün ise, 28 Şubat’ın mağduru olduğunu söyleyen ve hatta onları yargıladığını öne süren AKP iktidarının, yine zor destekli politikalarla siyaset dizaynına giriştiği bir dönemdeyiz. Meclis’in 3. partisi HDP’ye verilen halk desteği yok sayılarak, eş genel başkanlarının ve milletvekillerinin tutuklandığı, Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürüldüğü, böylelikle HDP’nin siyaset dışına itilmek istendiği, Anayasa değişikliği referandumunun da bu koşullarda gündeme getirildiği bir dönem bu. Tutuklanan gazeteci, kapısına mühür vurulan televizyon, radyo, gazete ve dergi sayısı bakımında ise, hiçbir darbe dönemi ile kıyaslanamayacak bir dönemdeyiz. Üstelik bu dönemde tüm bu yapılanlar ‘15 Temmuz darbe girişimi’ ile mücadele olarak gerekçelendiriliyor.
Bursa’daki Asil Çelik Fabrikası’ndaki grevin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasının bulunduğu Bakanlar Kurulu kararıyla ‘milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü’ gerekçesiyle yasaklanması yine bu dönemin bir olgusudur.
Türkiye tarihinin hiçbir döneminde bu kadar kamu çalışanın, bilim insanının ihraç edilmediğini, bu ihraçların, bugün aslında politik bir cinayet olan intihara yol açabilecek boyutlara varmış olduğu da unutulmasın.
Ülkenin bir ‘tek adam’ yönetimi için OHAL baskısı altında referanduma götürüldüğü bu dönemde, 28 Şubat’ın mağduru olduğunu öne sürerek, aslında onu da aşan baskı politikalarına imza atan AKP iktidarına, Türkiye’nin işçi ve emekçileri, halkları ‘hayır’ diyerek gereken yanıtı verecektir.” (HABER MERKEZİ)