Korkmuyorum çünkü kadınlar var
Ebru Nihan Celkan, 'kadın'ı yok sayan ardışık politikalar ile kadınların 'varız' dediği ardışık eylemleri Evrensel Pazar'a yazdı.
“Bir kadın olarak benim ülkem yoktur
Bir kadın olarak bir ülke de istemiyorum
Bir kadın olarak tüm dünya
benim ülkemdir.”
Virginia Woolf
Ebru Nihan CELKAN*
Virginia Woolf’un Orlando isimli öyküsü yazarın diğer romanları ile kıyaslandığında nispeten daha az konuşulmuş bir kitabıdır. Bazı iddialara ve yorumlara göre Virginia Woolf’un Vita Sackville-West için yazdığı edebiyat tarihinin en uzun aşk romanıdır. Roman İngiltere’nin 400 yıllık tarihine Orlando isimli karakter eşliğinde bakar. Orlando İngiltere’de erkek olarak başladığı hikayesine İstanbul’a büyükelçi olarak atanması sonrasında kadın olarak devam eder. Sadece cinsiyeti değil yaşadığı yer, mesleği, sosyal çevresi, sevgilileri değişim içinde olan Orlando dönemin kadınlık erkeklik algısını hicvetmenin yanı sıra İngiltere’nin entelektüel çevresini, üretimlerini ve ortamlarını da müdanasızca alaya alır. Orlando’yu okuduğumda çok heyecanlanmıştım. Herhangi bir sınırı kabul etmeyen çizilen sınırları sürekli aşan bu karakter oldukça ilham vericiydi. Sanki “istediğiniz her şey olabilirsiniz” diyordu Orlando. Çingene ve/veya soylu, şair ve/veya devlet memuru, kadın ve/veya erkek olabilirsiniz. Ruh haliniz de değişken olabilir. Hatta zaman ve mekan da sınır çizemez yaşam enerjinize. Orlando insan zihniyle üretilen afaki tüm kısıtlamaları yok sayan, onları tersyüz ederek alaya alan bir karakterdir. Orlando kitabın sonunda kadın yazar kimliğine ulaşır. Uzun, renkli ve değişken yolculuğunu güçlü bir kadın olarak tamamlamayı seçen Orlando benim için daha çok kadınlara konuşan, kadın diliyle ve hayal gücüyle şekillenmiş bir hayat rehberidir.
Bugünlerde Türkiye kadın hareketinin mensubu kadınlar fazlasıyla Orlando’yu hatırlatıyor. Yapay bir şekilde oluşturulan sınırları, yasakları tanımayan kendilerine has alaycı üsluplarını oldukça güçlü ve dirençli muhalefet dili ve yöntemiyle birleştiren kadınlar, sessiz sedasız odasında oturan ve endişelere gömülen sıradan insanlara başka bir gelecek kurma hayali konusunda cesaret veriyorlar. İnsan olma erdemine haiz bireyler için kavranması oldukça güç OHAL koşullarında hayata anlam ve değer katmak üzere mücadelelerini kesintisiz sürdürüyorlar. Tıpkı Orlando gibi zaman, mekan, biçim tanımaksızın bir araya geliyor kesintisiz bir şekilde başka dünya ve dünyaların mümkünlüğünü anlatıyorlar. Sadece bizim coğrafyamızda değil dünyanın her köşesinde kadınlar şoven erkek iktidarları sorgulamaya ve sarsmaya devam ediyorlar.
‘KADIN’I YOK SAYAN ARDIŞIK POLİTİKALAR
Nerdeyse birbirinin aynı nobran, kavgacı, tek sesli, tek renkli, sığ, incelikten, yaratıcılıktan ve derinlikten yoksun “çözüm” önerilerini farklı erkeklerden duymanın topluma bir faydası olmadı, olmuyor. Kalkınma, gelişme, büyüme gibi kelimeler önce düşüncede ve planlamada sonra da uygulamada kadınları yok saydı, saymaya devam ediyor. İnatla sürdülen sonu gelmez savaşlarsa özü itibariyle kadınların olmadığı bir dünya tahayyülünü işaret ediyor. Sadece bunlar değil yıllar içerisinde birbiri peşi sıra yapılan hamleler kadınları sistematik şekilde kaynaklardan, fırsatlardan ve haklardan uzaklaştırdı. Kadın Bakanlığı kaldırıldı. Kadınlar böylece devletin ve toplumun önce dilinden sonra gözünden uzaklaştırıldı. Eğitim sistemiyle ilgili yapılan düzenlemeler ağırlıklı olarak kız çocuklarının rahatlıkla sistemin dışına çıkarılmasının önünü açtı. Her yıl eğitim hayatınadan çıkarılan kız çocuk sayısı katlanarak artıyor. Çalışma hayatına yönelik düzenlemeler kadınların çalışma hayatından uzaklaştırılmasını kolaylaştırdı. Hiçbir yerde öncelikli olarak akıllara gelmeyen kadınlar işten çıkarmalar söz konusu olduğunu ilk sırayı alıyor. Bazı kesimlerce “başarılı” olarak nitelenen bir iktidar kız çocuklarını ve kadınları yok sayarak söylem geliştirmeye ve politika üretmeye devam ediyor. Hiçbir zaman tam anlamıyla eşit olmadığımız anavatanımızda şimdi tamamen yok edilmeye çalışılıyoruz.
KADINLARIN ‘VARIZ, GÜÇLÜYÜZ!’ DEDİĞİ ARDIŞIK EYLEMLER
İktidarın kadınları hayatın her alanından soyutlamayı amaçlayan politikalarına karşın, kadınlar renkli ve çoğulcu bir gelecek hayali kurmaya, kendine özgü güçlü bir muhalif dil yaratmaya muktedir olduklarını art arda gerçekleştirdikleri eylemlerle gösteriyorlar. Binlerce sıradan kadın muhalefetin kekeme kaldığı, çaresizlik içinde olanları izlediği, sokağa çıkmanın endişe verici olduğu zamanlarda hakikatleri söylemeye, konuşmaya, diyalog kurmaya, sokaklarda bir araya gelmeye devam ediyor. Anavatanın her şeye rağmen hâlâ aktif, hayat ve umut dolu, dinamik muhalifleri kadınlar.
Kadınlar tam anlamıyla özgür oluncaya dek hiç kimse özgür olamayacak. Umutlu ve cesur olmak için kadınların güçlü iradesiyle her şeye rağmen devam eden bu özgürlük ve eşitlik mücadelesinin farkına varmak yeterli. Kadınların attığı adımlarda, kurdukları cümlelerde, söyledikleri şarkılarda, bir araya geldikleri her yerde çok güçlü bir inanç çok güçlü bir mesaj var…
Korkmayın kadınlar var, bu günlerin üstesinden geleceğiz.
* Oyun yazarı