06 Mart 2017 02:10

Sonuç ne olursa olsun tedirginlik hakim!

Kayseri, Elazığ ve İzmir'den Evrensel'e mektup yazan kadın öğrenciler öğrenci yurtlarındaki başkanlık referandumu tartışmalarını yazdı.

Paylaş

Kız yurdunda kalan bir grup öğrenci
Kayseri


Referanduma bir buçuk aydan az bir süre kaldı. Ülkenin her yerinde olduğu gibi, yaşam alanlarımız olan yurtlarda da ana gündemimiz “yeni anayasa ve referandum”. 

Bazılarımız “Evet”, bazılarımız “Hayır” diyoruz. Ama tercihimiz ne olursa olsun hepimizdeki korku ve kaygılar konuşmamızda vücut buluyor. Yurtta yapılan etkinlikler bu korkuyu yaymanın bir aracı haline gelmiş durumda. Yaklaşık bir hafta önce yurtta yapılan etkinliğin konuşmacısı Terörle Mücadele Şube başkanıydı. Toplantıda, yurt çalışanlarının terör örgütleriyle ilişkili olduğunu düşündükleri öğrencileri kendilerine bildirmesini istedi. Söyleşi boyunca izletilen videolar ve yapılan konuşma yurtta korku ve gerginliğin yayılmasına katkı sağladı diyebiliriz. 

Arkadaşlarımızla konuşmaya çalıştığımızda, referandumda tercihi ne olursa olsun herkesin yurttan atılma, arkadaşları arasında dışlanma hatta ihbar edilme korkusu yaşadığını gördük. Hatta bazı öğrencilerin bu söyleşinin hemen ardından arkadaşlarını “yaşanan bir terör saldırısına sevindikleri” gerekçesiyle ihbar ettiğini öğrendik.

Yaptığımız sohbetlerin birinde bir arkadaşımız “Evet” diyeceğini fakat gerekçesini açıklamak istemediğini söylüyor. Sebebini sorduğumuzda “ Böyle tartışmalar arkadaşlarımla aramın bozulmasına sebep oluyor” cevabını verdi. Daha sonra görüştüğümüz bazı arkadaşlarımız da benzer cevaplarla yaşadıkları tedirginliği ve nihayetinde ülkenin içinde bulunduğu gergin durumun yaşam alanlarımıza ne kadar etki ettiğini gösterdi.

“Hayır” diyen arkadaşlarımız, anayasa paketinin geneline itiraz etmekle birlikte, durumu farklı noktalardan ele alıyor. Arkadaşlarımızdan Seda, “Ülkemizde birçok düşünceye ve kimliğe saygı duyulmuyor. Hatta yaşamalarına dahi izin verilmiyor. Kadınlar ve eşcinseller yapılan saldırıların merkezinde yer alıyor bence. Ben de bir kadın olarak, kimliğimize, cinsel yönelimlerimize saygı duymayan bir adamın başkan olacağı bir anayasayı kabul edemem. Ayrıca yeni anayasa kadınların sorunlarının çözümü için hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu anayasa halk tarafından onaylanırsa kadınlara, farklı inançlara, cinsel yönelimlere ve düşüncelere sahip olan insanlara yaşama hakkı tanınmayacak” şeklinde yeni anayasayla ilgili düşüncelerini ifade etti. 

“Hayır” diyeceğini söyleyen başka bir arkadaşımız “Milletvekili olma yaşı 18’e indirilecekmiş. Sanki biz mi milletvekili olacağız? Babası, annesi zengin olan ve AKP’li olan 18 yaşındakiler milletvekili olacak. Sadece gençlerden oy almak için bu maddeyi eklemişlerdir” diyerek gerekçesini açıklıyor.

Bu yılın başından itibaren yurtlarda yapılan AKP ve darbeyle mücadele propagandaları referandum sürecinde hız kazandı. Yapılan propaganda “terörle mücadele ve öğrencileri ayrıştırma” süreci olarak ilerliyor şimdilik.  “Evet” ya da “hayır” diyecek öğrencileri karşı karşıya getirmek şüphesiz ki “tek adam, tek parti diktatörlüğünün” bir provası. Fakat “Ya hayır çıkarsa?” korkusunun hükümette ve kanallarında da hakim olduğunun bir kanıtı niteliğinde.


Fırat Üniversitesi kadın yurdunda referanduma doğru!

Hejir PEK 
Elazığ

1 Kasım seçimlerinde AKP ve MHP’nin toplam oyun yüzde 80’nini aldığı Elazığ’da, bu politik ortalamanın etki ettiği Fırat Üniversitesi kadın yurdunun nabzını tuttuk. Azımsanmayacak oranda ‘hayır’ yönünde oy kullanacağını belirten kadın öğrenci olduğunu fark ettik. Kendilerine yönelttiğimiz soruları içtenlikle cevaplayan üniversiteli kadınlar, her fırsatta gelecek kaygılarını dile getirdiler.

Referandumda “Evet mi? Hayır mı?” sorusunu yönelttiğimiz kadın arkadaşlar içinden “evet” diyenlerin sayısının “hayır”a oranla daha düşük olduğunu gözlemledik. Evet diyenler daha çok “Cumhurbaşkanının yanlış bir karar alacağına inanmıyoruz. Ona güvenimiz sonsuz. Reis öyle istiyor. Ailemiz öyle istiyor. Recep Tayyip Erdoğan sayesinde başörtülü olarak derslere girebiliyoruz. Başörtülü olarak çalışıyoruz. Hepsi onun sayesinde oldu” gibi cümlelerle kendilerini anlattılar. 

Kararsızların büyük bir kısmının ‘hayır’a yakın olduğunu fakat ‘hayır’ demenin kendi partilerine (büyük bir çoğunluğu AKP bir kısmı MHP) ihanet olacağını düşünüyorlar. Kararsız olan ancak önceki seçimlerde AKP’ye oy vermiş kadın öğrenciler bazı konularda kafalarının karıştığını belirterek, “Terörü bitirmek için neden 16 Nisan?” diye sorarak tepkilerini ifade ettiler. 

TEK BİR ADAM BÜTÜN KADINLARI NASIL ANLASIN

“Hayır” diyenler ise “o kadar erkek bir kadını anlamazken hatta bir kadın bile bir kadını anlamazken tek bir adam bütün kadınları nasıl anlasın?” diyerek  “Benim düşüncemi tek kişi nasıl temsil edebilir?” sorusunu yönelttiler. Aladağ Kadın Yurdunda yaşanan yangın sonrasında “Neden hâlâ cemaat yurtları kapatılmadı?” diyerek tepki gösteren öğrencilerden biri Ensar Vakfı’nda yaşananları hatırlatarak “Birçok defa kandırıldığını iddia eden AKP iktidarının bir daha kandırılmayacağına inanmıyorum o yüzden ‘hayır’ diyorum” dedi. Neden ‘hayır’ diyeceklerini anlatan kadın öğrenciler dünyada dahi kutlanılan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün OHAL bahane edilerek kutlanılmasının engellenmek istenirken, referanduma gidilmesinin kendisinin saçma olduğunu dile getirdiler.

Hayır diyeceğini söyleyen kadınlardan bir kaçı ise konuşmalarını şu sözlerle bitirdiler: 

-Ülkenin en çok oy alan üçüncü partisinin 10 bine yakın üyesinin tutuklanmasından ve bu halde referanduma gidilemeyeceğinden dolayı ‘hayır’ diyorum. 

-‘Kadın dediğin yüksek sesle gülmez, hamile sokağa çıkmaz, evdeki işler yetmiyor mu da kadınlar çalışıyor’ diyen, ‘işsizlik kadınlar iş hayatına atıldığı için artıyor diyenler kadının fıtratında köle olmak var diyenler’ nasıl milyonlarca kadını temsil edecek? Mecliste geçirilmek istenen tecavüz yasası tepkilerden dolayı geri çekildi. Tek adam olursa bu gibi yasaların geçmesi daha kolay olacak. Bu nedenle hayır diyorum.

Geleceklerinden kaygılı olan genç kadın öğrenciler çoğunlukla tek adamlığa karşı çıkıyor ve geleceklerine de sahip çıkmak istiyorlar. Evet diyenler de, karasızlar da, hayır diyenler de mutlu bir ülkede umutlu yaşamak istiyorlar.


Hayatımız iki şık arasına sığmaz!

Nazlı KIZILTAŞ
Dokuz Eylül Üniversitesi / İzmir

Dokuz Eylül Üniversitesi KYK yurtlarında kalan kadın arkadaşlarımızla kaldıkları yurtlardaki sıkıntılar üzerine kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Kaldıkları yurtlarda erkek görevlilerin de ‘asansör tamiri’ için kaldıklarını belirten arkadaşlarımız bu durumdan şikayetçi olduklarını dile getirdiler. Bu konu hakkında yurt yönetiminin her hangi bir şekilde önlem almadığını söyleyen arkadaşlarımız, ülkede kadına yönelik taciz ve tecavüzün bir hayli arttığı bu dönemde korkmakta haklı olduklarını ve bir an önce bu konuda önlem alınması gerektiğini belirttiler. “Giyimimizden tutun da gece giriş çıkış saatlerine kadar belli başlı yasaklar getiren yurt yönetiminin, böylesi bir olay karşısında hiçbir önlem almaması da tartışmaları beraberinde getirdi. Bu zihniyetin yeşerttiği yasakları ve baskıları sadece yurtlarda değil gündelik hayatımızda da gördüğümüzü ve bu yüzden biz kadınlar olarak hayatın her alanında bu zihniyete karşı gelmemiz gerekiyor” diyerek 8 Mart’ı hatırlattılar; “8 Mart’a yaklaştığımız bugünlerde böylesi bir zihniyetin pervasızca arttığını görebilmekteyiz. OHAL koşulları gerekçe gösterilerek yasaklanan 8 Mart mitinglerini örnek olarak gösterebiliriz. Bizler üniversiteli genç kadınlar olarak yaşam hakkımızın, geleceğimizin ve eğitim hakkımızın 2 şık arasına sıkıştırılmasını değil güvence altına alınmasını istiyoruz. Bu sebeple biz kadınların en doğal hakkı olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü bütün renklerimiz ve taleplerimiz ile en coşkulu şekilde kutluyoruz.”

ÖNCEKİ HABER

Siz evde annenizin karşısına takım elbiseyle mi çıkıyorsunuz

SONRAKİ HABER

Türk Metal’in kahvaltısında AKP propagandası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa